Çanakkale Zaferinin Sırları - Çanakkale Zaferi Nasıl Kazanıldı?

Türk milletinin varlık mücâdelesinin dönüm noktası olan Çanakkale Savaşı’na ait sözlü edebiyatımızda yer etmiş, toplumsal hafızamızda derin izler bırakmış olan 284 hikâye tek kitapta topladı. Kitapta, ‘İlâhî ışık’ hikâyesi ve birçok hikâyenin detayları ilham veriyor.

Kara Fatma’dan Derviş İbrahim’e…

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Arslan tarafından hazırlanan bu kitapta, gözünü budaktan sakınmadığı için "kara" namıyla anılan Fatma Ana’yı, yağmurdan ıslanmaması için bebeğinin battaniyesini mühimmatın üstüne örten Halime Kadın'ı, savaştan 300 sene evvel yaşadığı söylenen Derviş İbrahim’i ve nice yiğitlerle alâkalı 9 ayrı bölüm ve 284 hikâyeden oluşuyor.

İşte kitapta yer alan hikâyelerden seçmeler…

ALLAH’IN MEHMETÇİK’E YARDIMI

"İlahî Işık" (Memorat)

Anneannemin babası Çanakkale Savaşı’nda askermiş. Anneannem, babasından dinlediklerini bize anlatırdı. Anlattığı ilginç olaylardan biri şöyleydi: Babası, taarruzdan evvel namaz kılar ve sonrasında çatışma başlar. Çatışma esnasında bir arkadaşı vurularak yere düşer. Bir süre sonra beyaz bir ışık, bu arkadaşının üzerine düşer ve asker, hiçbir şey olmamış gibi çarpışmaya devam eder. Bu olayı, birçok kişi de görür.

TABİAT UNSURLARININ OLAĞANÜSTÜLÜKLERİ

Bulutlar Yardıma Geldi (Efsane)

“Bugün tabiat Türkleri gizlemiş, Allah onları korumuştu.” General Hamilton

Türk cephesi üzerinden yükselmeye başlayan sabah güneşinin ışıkları düşman askerlerinin gözlerini kamaştırıyor, isabetli atışlar yapamıyorlardı. Hem güneşin bu konumu hem de Türklerin yoğun ateşi yüzünden öğleden sonraya kadar ileri hücuma geçemediler. Öğleden sonra Türklerin işini bitireceklerine kesin gözüyle bakıyorlardı. Çünkü yaptıkları hesaba göre şu anda kendi gözlerini kamaştıran güneş ışınları, öğleden sonra kendi taraflarına doğru eğilecek, dolayısıyla bütün parlaklığıyla Türklerin gözlerini kamaştıracak, kendilerinin de hedeflerini seçmelerine ve vurmalarına yardımcı olacaktı.

Güneş gerçekten de eğilmeye başladı, harekete geçmek üzereyken inanılması güç bir olay meydana geldi: Hava pırıl pırıl, berrak iken birden sağdan soldan bulutlar gelip güneşin önünü kapayıverdiler. Dahası da hiç beklenmiyorken bir sis tabakası Türklerin önüne çöküverdi. Buna çok şaşırdılar, saat 14.30’da top başı yaparak yoğun bir ateşe başladılar. Türk siperlerini göremeden ateş ettiklerinden atışlarının çoğu boşa gidiyordu. Üstüne üstlük bu bombardıman için getirilmiş bulunan altmışlık toplarından çoğu sebepsiz yere arızalanarak saf haricine çıktılar. Bu çarpışmayı dürbünü ile izlemiş olan General Hamilton o akşam hatıra defterine kısa bir cümle yazmıştır. “Bugün tabiat Türkleri gizlemiş, Allah onları korumuştu.”

PEYGAMBERİMİZ VE ASHAB-I KİRAM’IN YARDIMLARI

Bir Alman Subayının Anlattıkları (Memorat)

Alman Subayı Hans Kannengiesser Çanakkale Savaşlarından sonra hatıralarının bir bölümünde şöyle ifade ediyordu: “Bir gün, emir erimin vücudunun yarısını bir gülle parçası götürmüşttü. Koştum, başını kucağıma aldım. Hiç de iyi değildi. Başını dikti, bir noktaya dalgın dalgın bakıyordu. Ben de onu teselli etmeye, kurtulacağını söylemeye çalışıyordum. O, gözlerini diktiği noktadan ayırmayarak: - Ben şehit oluyorum kumandanım, bak işte Peygamberim beni çağırıyor! dedi. İrkildim, onun gözlerini diktiği noktaya dikkatle baktım. Hiçbir şey göremedim. Tekrar ona döndüm, hayal mi görüyor diye gözlerine baktım. Hayır! Bu gözler hayal görmüyordu! Aslında Ben görmüyordum ama o Peygamberini görüyordu! Ve ruhu Peygamberine doğru uçtu gitti!”

HIZIR ALEYHİSSELAM’IN MEHMETÇİK’E YARDIMI

Toprağın Kurşuna Dönüşmesi (Efsane)

Yine Çanakkale Savaşı’nda söylentilere göre, çok darda kaldığı zaman bir asker Allah’a yalvararak uykuya dalar. Rüyasında nur yüzlü bir zât yani Hızır, bu askere, çok sıkıştığı bir anda yerden bir avuç toprak alıp üflemesini, içinden kurşun çıkacağını söyler. Bu rüyayı gören asker çok darda kaldığı bir anda Hızır’ın değini yapar, yerden bir avuç toprak alıp üfler, bu toprak kurşun olur. Bu kurşunları alıp düşmana ateş eder, kurşunlar alev alır, karşısındaki askerleri öldürür.

TÜRK MİLLETİNİN OLAĞANÜSTÜ HASLETLERİ

Son Oğlunu Cepheye Gönderen Ana (Anekdot)

Çanakkale Gazisi Hüseyin Kaçmaz’ın oğlu Turgut Kaçmaz babasının durumunu şöyle anlatır: Babası savaş esnasında 45 gün boyunca ayağından botunu çıkartmadığını fark ediyor. Botunu çıkarmak istiyor ama botun ayağına yapıştığını görüyorlar. Tedâvisi için İstanbul’a naklediyorlar. Tabii ki annesi de bu olayı duyup geldiği zaman doktorlar ona durumu anlatıyor. “Bu yüzden mi savaştan geri kalacak? Bir an önce tedavisini yapın, Çanakkale’ye geri gönderin. Ben onu şehit olsun diye yetiştirdim.” diyor.

MEHMETÇİK’İN OLAĞANÜSTÜ HASLETLERİ

“Biz Allah İle Savaştık ve Yenildik!” (Anekdot)

Çanakkale Savaşlarının fikir babası olan Churchill, bütün üstünlüğüne rağmen İngilizlerin Mehmetçik karşısında niçin mağlup olduğu hususunda sorgulanırken, üzerine fazla gelindiği bir anda, çaresiz kalır ve şöyle der:

“Anlamıyor musunuz, biz Çanakkale’de Türklerle değil, Allah ile savaştık! Tabii ki yenildik...”

Bizim cephenin kumandanı olan Alman Liman von Sanders de, bu hususta şu hatırasını nakleder:

Teftiş sırasında Mehmetçiğe soruyorum:“İyi savaşıyor musunuz?”

“Evet kumandanım!”

“Niçin savaşıyorsunuz?”

“Allah rızası için!”Bütün Mehmetçiklerden hep aynı cevabı alan Alman General şu çok ilginç ve doğru yorumu yapar:

​“Evlatları Allah rızası için çarpışan bir millet, ebediyen var olur!”

ÇANAKKALE CEPHESİ FOTOĞRAFLARI

1. Esat Paşa ve subaylar parçalanmış bir düşman topun başında

2. Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Mirliva Cevat Paşa

3. Yemek kazanları

4. Cephede yemek yiyen Türk askerleri

5. Düşman hücumu ve bombardımanı

6. Siperde mevzilenmiş Türk askerleri

7. Tabyalardaki Türk subay ve askerleri

8. Askerlerin tedâvi edildiği bir şifahâne

9. 215 kg ağırlığındaki top mermilerini sırtlayarak top kundağına yerleştiren ve düşman gemisini batıran Seyid Onbaşı

10. Seddülbahir'de düşmandan ele geçirilen büyük bir top

11. 27. Alay Sancağı Kanlısırt'a dikilyor

12. Silah eğitimi alan Türk askerleri

İslam ve İhsan

ÇANAKKALE SAVAŞI VE HİKAYELERİ

Çanakkale Savaşı ve Hikayeleri

ÇANAKKALE SAVAŞI’NIN TARİHÇESİ VE ÖNEMİ - ÇANAKKALE SAVAŞI KISACA

Çanakkale Savaşı’nın Tarihçesi ve Önemi - Çanakkale Savaşı Kısaca

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Bu sitede huzur buluyorum...

    Allah daim biz inanan müslümanların yanında inşallah. Allah razı olsun .

    EMEĞİNİZE SAĞLIK,ÇOK GÜZEL OLMUŞ,TEBRİKLER

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.