Mümine En Yakışmayan Haslet Nedir?

Cenâb-ı Hak; cennetine davet ettiği mü’minlerden hangi çirkin huyunu terk edip cennete gelmesini istiyor? Bir mümine yakışmayan hasletler nelerdir? Kul Rabbine nasıl yaklaşır? İşte cevapları...

Rabbimiz’in rahmetini arzu ediyorsak, bizler de gönlümüzden rahmet taşıralım.

Rabbimiz’in bizi affetmesini niyaz ediyorsak, biz de affedelim. Affede affede affedilenlerden olalım.

Rabbimiz bizi yüce dergâhından geri çevirmesin diye yalvarıyorsak; biz de kapımızdan kimseyi eli boş, hor ve hakir döndürmeyelim.

Şeyh Sâdî buyurur:

“Kapına bir garip gelirse, eli boş gönderme. Allah göstermesin belki bir gün sen de garip olur, kapıları dolaşırsın.

Gönlü yaralı olanların hatırlarını sor, onlara bak. Belki bir gün sen de o vaziyete düşersin.

Sen ki bir şey istemek için kimsenin kapısına gitmiyorsun; buna şükrâne olarak, kapına gelen yoksulu kovma, ona surat asma, onu tebessümle karşıla…”

Hazret-i Mevlânâ buyurur:

“Mademki fakr, cömertlik kereminin aynasıdır; haberin olsun ki, aynanın üzerine hohlamak zararlıdır.”

CİMRİLİK NEDİR?

Yani, fakiri ve garibi red için ağızdan çıkacak her ses ve nefes, onun kalbini incitir. Sanki sathına hohlanmış ayna gibi kalp buğulanır. Cömertliğin keremini göstermez olur. Amellerimiz, infaklarımız dâimâ gözümüzde devleşir. Bizi oyalar ve aldatır.

İnsan; ilâhî terbiyeye girmeden evvel nasıl bilgisiz, câhil ve âciz ise, aynı zamanda da cimri ve bencildir. Âyet-i kerîmede buyurulur:

“De ki: Rabbimin rahmet hazinesine eğer siz sahip olsaydınız, harcanır korkusuyla kıstıkça kısardınız. İnsanoğlu da pek eli sıkıdır!” (el-İsrâ, 100)

Cenâb-ı Hak; cennetine davet ettiği mü’minlerden bu çirkin huyunu terk edip, cömertlik, ikrâm edicilik ahlâkıyla ahlâklanmasını arzu etmekte… Âyet-i kerîmede buyurulur:

“Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (el-Haşr, 9; et-Teğâbün, 16)

Yüce Mevlâ; nefsimizin câhilliğinden, tembelliğinden ve cimriliğinden korunup felâha erenlerden olmayı cümlemize nasîb eylesin. Bizlere râzı olduğu duygu ve davranışları ilhâm eylesin. Gazap ettiği his ve amellerden bizi ve nesillerimizi muhafaza buyursun. Amellerimizin değersizliğine bakmayıp, bizi af ve merhamet deryâsına gark eylesin. Âmîn!..

Kaynak: osmannuritopbas.com

CİMRİLİK BİR HASTALIKTIR

CÖMERLİK VE İSAR NEDİR?

İNFAK NEDİR? NASIL VERMELİYİZ?

BENZER HABERLER

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.