Peygamber Efendimizin, Ebû Hureyre'ye Vasiyeti
Altınoluk Dergisi'nin Mart sayısında Merhum Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretleri'nin "Kibir İnsanı Alçaltır" başlıklı makalesi yayımlandı.
Allah Teâlâ buyuruyor:
«Allah, mülkünü kime dilerse ona verir.»
İsrâîl oğulları mülk ü saltanattan mahrûm edildiler. Çünkü onlar kendilerini beğenir oldular. Tâlût’a karşı mütekebbir davranarak, ona hakaret nazarı ile baktılar. Şaşkınlıklarından dolayı dediler ki: «Biz, ondan hükümdarlığa daha lâyıkız.» Tâlût’a karşı tekebbürlerinden dolayı da «Nasıl olur da bizim başımızda padişahlık onun olabilir?» dediler. Yine Tâlût’u küçümsediklerinden dolayı da şöyle dediler: «Kendisine maldan bir bolluk verilmemiştir.» Binâenaleyh, onlar kibirlenince Allah onların kadrini alçalttı ve saltanattan mahrûm oldular.
ALLAH'IN HÜKMÜNE KİMSE İTİRAZ EDEMEZ!
Şüphesiz ki: İlâhî nazar bir taşa taalluk etse onu cevher yapar, dikene taalluk etse gül ve çiçek yapar. O halde hükmünde Allah’a itirazda kimse bulunamaz. O’nun kaza ve kaderini reddecek de yoktur. İnsanlar kendi aralarında yükseltseler de Allah’ın alçalttığı kimse alçaktır. İnsanlar hakîr görseler de Allah’ın yücelttiği kimse yücedir. Akıllı kimse bu gibi misâlleri düşününce vicdanında insaf ve sükût belirir. İşi ölmeyen Allah’a bırakır. Hakk’ı söyleyen Allah, doğruyu gösteren yine O’dur.
Allah Teâlâ Dâvûd -aleyhisselâm-’a şöyle vahyetti:
– «Ey Dâvûd! Sen de diliyorsun, ben de. Eğer sen benim dilediklerime razı olursan, senin dilediklerinde ben sana kâfi gelirim. Şayet benim dilediklerime razı olmazsan seni yorarım. Sonunda yine ancak benim dilediğim olur.» Binâenaleyh, insanlar (Benî İsrail) cismânî (maddî) tabiatın kaynağı olan bir nehirle imtihan edildiler, hırsla kana, kana içmeye çalışanlar hakîkat ehlinden değil, tabiat ehlindendir. Aynı zamanda kendilerini Allah’tan uzaklaştıran şehevî arzuların kölesidirler.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN EBÛ HUREYRE'YE VASİYETİ
Rivâyete göre Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- Ebû Hüreyre’ye vasiyyetinde şöyle demiştir:
"Yâ Ebâ Hüreyre! Sen, bir takım kavmin yoluna gir ki, insanlar, korku ve dehşete kapıldıkları zaman onlar titremez, Cehennem’den emân istediklerinde onlar korkmazlar."
Ebû Hüreyre:
«Onlar kimdir ey Allah’ın Rasûlû!» deyince, Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
“Onlar, âhir zamanda benim ümmetimden bir topluluktur ki, kıyamet gününde, peygamberler gibi haşrolunacaklar. Onları görenler, hallerinden, onları peygamber zannedecekler. Nihâyet ben onları tanıyacağım, ümmetim, ümmetim! diyeceğim. O zamanda diğer insanlar da onların peygamber olmadığını anlayacaklar. Onlar Sırat köprüsünü, şimşek veya rüzgâr gibi geçeceklerdir. Nurlarından, dünyâ bağlısı kişilerin gözleri dönecek.”
Dedim ki:
"Ey Allah’ın Rasûlû! Bana da onların ameli gibisini emret ki, belki onlara katılabilirim." Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdular ki:
“Onlar, çetin bir yola girdiler: Allah onları doyurduktan sonra onlar açlığı, giydirdikten sonra açıklığı, suya kandırdıktan sonra susuzluğu tercih ettiler. Bütün bunları, Allah’ın yanındaki nimetleri umarak, terkettiler. Hesabından korkarak helâli bile terkettiler. Dünyâda bedenleriyle bulundular. Dünyânın herhangi bir şeyi ile iştigâl etmediler. Melekler, peygamberler onların Allah’a olan tâatlerine hayret ettiler. Onlara müjdeler olsun. Ben de istiyorum ki, Allah Teâlâ benimle onların arasını cem’etsin.”
Efendimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- böyle söyledikten sonra, onlara hasret duyduğu için ağladı ve şöyle buyurdu:
– «Cenâb-ı Allah ehl-i arza azâb murad edip de, onlara nazar ederse, azabı onlardan başkasına çevirir. Ey Ebâ Hûreyre! Onların yoluna sarıl!»
Allah’ın selâmı, rahmet ve bereketi onların üzerine olsun. Allah’ım bizi de onlara katılanlardan eyle! Âmin.
Kaynak: Ramazanoğlu Mahmud Sâmi, Bakara Sûresi Tefsîri, s. 345-352
YORUMLAR
Allah razı olsun