10 Yıl İtikafta Kalmaktan Daha Hayırlı Amel
“Her kim, din kardeşinin bir işini tâkip eder ve o işi görürse, bu kendisi için on yıl îtikâfta kalmaktan daha hayırlıdır.” hadisi...
“Nefsî nefsî” hodgâmlığından kurtulup “ümmetî ümmetî” diğergâmlığına yükselmeyi teşvik eden nebevî ahlâkın, sahâbenin gönül dünyasındaki akislerinden bir diğeri de şudur:
10 YIL ÎTİKÂFTA KALMAKTAN DAHA HAYIRLI AMEL
İbn-i Abbâs -radıyallâhu anh- bir gün Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-’in mescidinde îtikâfta iken bir kimse yanına gelerek selâm verdi ve oturdu. İbn-i Abbâs -radıyallâhu anh-:
“–Kardeşim, seni yorgun ve kederli görüyorum.” dedi ve konuşmaları şöyle devâm etti:
“–Evet ey Rasûlullâh’ın amca oğlu, kederliyim! Falan şahsın benim üzerimde velâ hakkı var (mal mukâbilinde beni âzâd etmişti), fakat şu kabrin sahibi (Allah Rasûlü) hakkı için söylüyorum ki onun hakkını ödeyemiyorum.”
“–Senin hakkında onunla konuşayım mı?”
“–Sen bilirsin.”
İbn-i Abbâs -radıyallâhu anh- ayakkabılarını alarak mescidden çıktı. Adam ona:
“–Îtikâfta olduğunu unuttun mu, niçin mescidden çıktın?” diye seslendi.
İbn-i Abbas -radıyallâhu anh-:
“–Hayır! Ben, şu kabirde yatan ve henüz aramızdan yeni ayrılmış olan zâttan duydum ki, (bunları söylerken gözlerinden yaşlar akıyordu):
“–Her kim, din kardeşinin bir işini tâkip eder ve o işi görürse, bu kendisi için on yıl îtikâfta kalmaktan daha hayırlıdır. Hâlbuki bir kimse Allah rızâsı için bir gün îtikâfa girse, Cenâb-ı Hak o kimse ile ateş arasında üç hendek yaratır ki her hendeğin arası doğu ile batı arası kadar uzaktır.”[1]
Dipnotlar:
[1] Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, Beyrut 1990, III, 424-425.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, 12 Saadet Damlaları, Erkam Yayınları