“100 Kutu İlacın 72’sini Türkiye Olarak Üretiyoruz”

Sağlık Bakanı Demircan, “Türkiye ilaç sanayisinde gerçekten güzel yerde şu anda. Tükettiğimiz 100 kutu ilacın 72’sini Türkiye olarak üretiyoruz.” dedi.

Sağlık Bakanı Ahmet Demircan, Türkiye’nin, ilaç sanayisinde güzel bir yerde bulunduğunu belirterek, “Tüketilen her 100 kutu ilaçtan 72'si Türkiye'de üretiliyor.” dedi.

TBMM’de konuşan CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, kanser ilaçlarının, insanlardan bağışlarla toplanan kandan üretildiğini, Türk Kızılayı’nın, yılda ortalama 1,5 milyon ünite kan topladığını belirtti.

Pekşen, “Bu 1,5 milyon ünite kandan kanser ilacı yapmak için yapılması gereken toplam yatırım miktarı da 70 ila 100 milyon dolardır. En az 70, en çok da 100 milyon dolarlık bir yatırımla bugünkü o kanser ilaçları zincirindeki ilaçların tamamını üretmeniz mümkündür.” diye konuştu.

Türkiye'nin, kanser ilaçları üretebilecek ekonomiye de güce de sahip bir ülke olduğunu anlatan Pekşen, burada Sağlık Bakanlığı'nın yeterli kararlılık göstermesini istedi.

“GÖNÜL İSTER Kİ KANSER İLAÇLARINDA TÜRKİYE DIŞA BAĞIMLI OLMASIN”

Pekşen'in açıklamaları üzerine söz alan Sağlık Bakanı Demircan, kanser ilaçlarının pek çok kimyasaldan da yapıldığını, biyoteknolojiyle de üretildiğine işaret ederek, “İnsan kanından ise kan ürünleri diye zikrettiğimiz faktör 8, faktör 10 gibi ilaçlar üretiliyor, plazma üretiliyor. Bu konuya da Türkiye yatırımını yaptı, ihale yapıldı, bu işi yapacak olan firmalar faaliyete geçti.” ifadesini kullandı.

Bakan Demircan, sözlerine şöyle devam etti:

“Gönül ister ki kanser ve kanser ilaçları konusunda Türkiye dışa bağımlı olmasın. Türkiye ilaç sanayisinde gerçekten güzel yerde şu anda. Tükettiğimiz 100 kutu ilacın 72'sini Türkiye olarak üretiyoruz. Öbür taraftan, fiyat bazında şimdilerde yüzde 50-yüzde 50 noktasına geldi. Çünkü bazı ithal ilaçlar yeni patentli ilaç olduğu için fiyatları yüksek oluyor. Türkiye ne zaman ilaç üretir, patenti de kendi alırsa o zaman ilaç ihracatı da yapabilecek noktada olur. Şu anda ihracat da yapıyor Türkiye, kendi ilaç ihtiyacının da önemli bir kısmını karşılıyor.”

MHP Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy ise milli ferasetin milli eğitimle birleşmesi, milli eğitimin de milli teknolojiyle, milli siyasetle harmanlanarak uygulanmasının ülkede çok önemli sonuçlar vereceğini belirtti.

Ersoy, “Bizim temel problemimiz yabancılaşmayla ilgili, aydın yabancılaşmasıyla ilgili, aydınların toplumuna uzaklaşmasıyla ilgili hep dertli olmuşuzdur. Bu topraklarda neşet eden entelijansiya ne hikmetse kendi gerçeklerine yabancılaşarak kendini ifade edebilmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.