14 Temmuz Kerkük Katliamı Nasıl Oldu?

Irak’ın Kerkük kentinde onlarca Türkmen lider ve sivil halkın Kürt kökenli Komünist Partisi üyelerince hunharca katledildiği 14 Temmuz Türkmen katliamı, aradan geçen 59 yıla rağmen kapanmayan yara olmaya devam ediyor.

Haber: Murat Karadeniz

Irak’ın Kerkük kentinde, 59 yıl önce onlarca Türkmen lider ve sivil halkın Kürt kökenli Komünist Partisi üyelerince hunharca öldürüldüğü 14 Temmuz Türkmen Katliamı’nın acısı, yüreklerdeki tazeliğini koruyor.

1959 KERKÜK KATLİAMI NASIL GERÇEKLEŞTİ?

Türklerin varlık mücadelesinde geniş yer tutan 14 Temmuz 1959 Katliamı, eski kuşaklarda olduğu kadar, yeni nesillerde de tüyler ürperten etkisini sürdürüyor. O günlerin akıllardan silinmeyen anıları, Türk toplumuna karşı beslenen düşmanlık duyguları, 1918’den beri tarzı, sistemi değişse de değişmeyen Türkleri katletme, yani yok etme politikaları oldu.

Sovyetler Birliği’ne sığınan Molla Barzani, 1958 senesine kadar bu ülkede kaldı. Barzani, Sovyetler Birliği’nde iken 1953 Ocak ayında 3. Kongresi’ni yapan KDP, federal bir Irak için silahlı mücadele yöntemini kabul etti. Ancak, Irak'ta 14 Temmuz 1958’de General Kasım’ın krallığı devirmesinden sonra Barzani’nin 1946’da kurdurduğu KDP, yeni rejimi desteklediğini söyledi. General Kasım da Barzani’yi Bağdat’a davet etti.

1958 IRAK DARBESİ YA DA 14 TEMMUZ DEVRİMİ

14 Temmuz 1958’de gerçekleşen darbeden sonra General Kasım, yaptığı radyo konuşmalarında Irak’ı Araplar, Kürtler ve Türklerin asli unsur olarak oluşturdukları bir ülke olarak tanımlasa bile, sonra geri adım atılmış, Irak’ı Arapların ve Kürtlerin vatanı olarak tanımlayan bir Anayasa taslağı General Kasım tarafından kabul edildi.

General Kasım’ın gerçekleştirdiği darbenin bir sonucu da Irak’ın oluşmasından itibaren ezilen, baskı altında tutulan ve sistemden dışlanan Şii Arapların yavaş yavaş sistem ile bütünleşmeye başlamalarının önünün açılmasıydı. Şii Araplar, devlette oranları ölçüsünde temsil edilmeseler de mezhepler arası evlilikler başlamış ve Şii Araplar, 1951’de Irak’ı terk eden Yahudilerin yerine ticaret yaşamında etkin güç haline gelmeye başladı.

“İKTİDAR TÜRKLERDEN KORKTU”

Irak devleti bağımsızlığını ilan ederken devletin kurucu unsuru olan Türkler sessiz sedasız ortaklıktan çıkarılıp azınlık konumuna itildi. Bağdat’ta kim iktidarda oturur ise otursun, Kürtlerden çok Türklerden korktu. Çünkü, Kürtlerin ne kadar Bağdat’a sorun çıkarsa da bir şekilde denetim altında tutulacaklarına oysa Türklerin Türkiye’nin desteği ile Musul Vilayeti’ni her an Irak’tan koparma potansiyellerinin olduğuna inanıldı.

Molla Barzani’nin Irak’a dönmesinden sonra Kerkük’te büyük bir gerilim başladı. Kerkük’te yerleşik 2. Tümen komutanı General Nazım Tabakçalı, General Kasım’ı uyararak Türklere karşı bir saldırının başlaması ihtimalinden bahsetti. Kerkük’te öldürülmesi planlanan 400 Türk aydını olduğu haberi Türk basınına da 13 Kasım 1958’de yansıdı. General Tabakçı’nın yerine atanan komünist General Davur el-Cenabi, Moskova’da eğitim görmüş ve Kerkük Belediye Başkanı yapılan Maruf Berzenci ve Ermeni Halk Mukavemet Teşkilatı Ojin,Türklere karşı ortak hareket etmeye başladı.Yüzlerce Türk tutuklanırken, Kerkük’e peşmergeler sızmış ve yerleşti. 14-16 Temmuz 1959 arasındaki üç gün boyunca Irak Komünist Partisi militanları ve KDPli peşmergelerin işbirliği ile Türklere karşı bir katliam gerçekleşti. Üç gün süren saldırılarda 25 Türk aydını katledildi. Olayları yakından izleyen Ankara, 21-22 Temmuz 1959’da Bağdat’ta girişimlerde bulundu. 25 Temmuz 1959’da kamuoyuna açıklama yapan Türk Dışişleri Bakanlığı 30’a yakın Irak vatandaşı Türk’ün Kerkük’te şehit edildiğini, Irak hükümetinin olayların tekrarlanmayacağı konusunda Ankara’ya güvence verdiğini açıkladı.

31 Temmuz’da bir basın toplantısı yapan General Kasım olayları telin etti, Ağustos 1959’da yaptığı bir basın toplantısında Türklere destek verdi. Olayların sorumlusu olan 28 kişi 23 Haziran 1963’de Kerkük’ün üç ayrı meydanında asılarak idam edildi.

KERKÜK KATLİAMI ŞEHİTLERİ

1- Ata Hayrullah – Albay

2- İhsan Hayrullah – Yarbay Tabip

3- Selahattin Avcı – İş Adamı

4- Mehmet Avcı – Memur

5- Nihat Muhtar – Öğretmen

6- Cihat Muhtar – Öğrenci

7- Emel Muhtar – Öğrenci

8- Kasım Neftçi – Çiftlik Sahibi

9- Ali Neftçi – Serbest

10- Osman Hıdır – Kahve Sahibi

11- Cihat Fahrettin – Öğrenci

12- Zübeyir İzzet – Kahve Sahibi

13- Şakir Zeynel – Kahve Sahibi

14- Gani Nakip – Memur

15- Kemal Abdüssamat – Mühendis

16- Fatih Yunus – Teknisyen

17- Cuma Kanber – Teknisyen

18- Enver Abbas – Öğrenci

19- Kazım Bektaş – Öğrenci

20- Hacı Necim – Serbest

21- Hasip Ali – İşçi

22- Nurettin Aziz – İşçi

23- İbrahim Ramazan – Tamirci

24- Adil Abdülmecit – İşçi

25- Abdulhalik İsmail – Öğrenci

26- Abdullah Beyatlı – Teknisyen

27- Selahattin Kayacı – İşçi

28- Abbas Kadir – Öğrenci

29- İbrahim Hamza – Kasap

30- Halil … – Serbest

31- Salah Köprülü – Polis

32- Kemal’in Annesi – Ev Hanımı

Not: Haber, AA; 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü; Şemsettin Küzeci, Kerkük Soykırımları, Teknod Yayınevi kaynaklarından derlenmiştir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.