1442 Hicri Yılınızı Tebrik Ederiz

Bütün kardeşlerimizin Hicrî 1442 senesini tebrik eder, bu senenin ümmet-i Muhammed için hayır, bereket ve rahmete vesîle olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ederiz.

Kıymetli Kardeşlerimiz!

Muharrem ayının ilk on günü, mânevî bir hazine değerindedir. Ondan lâyıkıyla istifâde için; bilhassa seherlerini teheccüdle, gündüzlerini de oruçla ihyâ etmeye -mümkün olduğunca- gayret gösterelim. Nitekim Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:

“Ramazan orucu dışında en fazîletli oruç, Allâh’ın ayı Muharrem’de tutulan oruçtur. Farzlar dışında en faziletli namaz da gece namazıdır (teheccüd).” (Müslim, Sıyâm 202, 203; Nesâî, Kıyâmu’l-leyl, 6)

Yine bir sahâbî:

“–Yâ Rasûlallâh! Ramazan’dan sonra hangi ayda oruç tutmamı emir buyurur­sunuz?” diye sorduğunda Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şu cevabı vermiştir:

“–Eğer Ramazan’dan sonra oruç tutacaksan, Muharrem’de tut! Zira o, Allâh’ın ayıdır; onda bir gün vardır ki, Allah, bir kavmin tevbesini o günde kabûl bu­yurdu; başka kavimlerin de tevbe ve niyazlarını o günde kabûl eder.” (Tirmizî, Savm, 40/741)

Bu mübârek günlerde şunu da unutmayalım ki, hicrî takvim, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in Mekke’den Medîne’ye hicretiyle başlamıştır. Dolayısıyla hicrî sene başı vesîlesiyle Efendimiz’in ve ashâb-ı kirâmın hicretinin tefekküründe derinleşmeyi bilhassa bugünlerde ihmâl etmeyelim.

Sahâbenin; Allah ve Rasûlü için, dînini yaşayabilmek için malını-mülkünü geride bırakıp hicret etmesi gibi, günümüzde de her mü’min, Allâh’ın yasakladığı şeyleri terk ederek; şerden hayra, bâtıldan hakka, dünyadan âhirete hicret şuuruyla yaşamalıdır.

Bugün en mühim hicret; Allah ve Rasûl’ünün rızâ, muhabbet ve dostluğuna hicrettir. Esas hicret; günahlardan, mâsiyetlerden uzaklaşıp amel-i salihlere hicrettir.

Zira Allah ve Rasûl’ünden uzak yaşanan her asır, esâsen bir câhiliye asrıdır. İlâhî ve nebevî beyanlarla ıslah olmamış her asrın vahşetleri birbirine denktir…

Dolayısıyla günümüzde yaşanan modern câhiliyenin gafletlerinden de Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve O’nun güzîde ashâbının takvâ hayatına hicret etmemiz elzemdir.

Rabbimiz cümlemize bu şuur ve idrâk içinde bir ömür yaşamayı nasip ve müyesser eylesin.

Âmîn!..

Osman Nûri Topbaş

İslam ve İhsan

HİCRİ YILBAŞININ SIRRI NEDİR?

Hicri Yılbaşının Sırrı Nedir?

MUHARREM AYININ FAZİLETİ

Muharrem Ayının Fazileti

MUHARREM’İN BİRİNDE ÜÇ DEFA OKUNACAK DUÂ

Muharrem’in Birinde Üç Defa Okunacak Duâ

MUHARREM AYINDA OKUNACAK DUALAR

Muharrem Ayında Okunacak Dualar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.