4 Dakikada Bir İnsan Bu Nedenle Ölüyor

Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, her yıl dünyada yaklaşık 17 milyon kişinin inme geçirdiğini ve bu kişilerden 6 milyonunun hayatını kaybettiğini açıkladı.

Türk Nöroloji Derneği (TND) tarafından düzenlenen 52. Ulusal Nöroloji Kongresi, Antalya'nın Serik ilçesi Belek Turizm Bölgesinde bulunan bir otelde başladı.Kongre çerçevesinde düzenlenen basın toplantısında konuşanÖztürk, kongrenin ana temasını "vasküler nöroloji" olarak belirlediklerini söyledi. Beyin damar hastalıklarının bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de giderek artan ve halk sağlığını ciddi bir şekilde tehdit eden alan olduğunu kaydeden Öztürk, beyin damar hastalıklarının ölümcül sıralamada ikinci, sakat bırakmada, fonksiyon kaybına neden olmada ise birinci sırada bulunduğuna işaret etti.Öztürk, "Bu, pek çok salgın hastalıktan yaygın ölümlere neden olan trafik kazasına, birçok kanser türünden çok daha yaygın olan bir problem ve üzerinde yasal düzenlemelerin yapılması gereken bir alandır." diye konuştu.

Dünyada her 4 dakikada bir insanın inme nedeniyle hayatını kaybettiğine dikkati çeken Öztürk, şöyle konuştu:

"Bu çok ciddi bir rakamdır. Her yıl dünyada 17 milyon kişi inme geçiriyor ve bu kişilerden 6 milyonu hayatını kaybediyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde de 2015 yılında yaklaşık 40 bin kişi inme nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Oysa bu rahatsızlık önlenebilir ve tedavi edilebilir. Bu rahatsızlığı önleme ve tedavi edebilme konusunda, tedavi olanaklarının varlığının bilinmesi konusunda ve tedavinin yapılacağı ortamların en iyi şekilde hazırlanması konusunda toplumun bütün kurumlarının birlikte destek vermesi gerekiyor. Her nörolog inme tedavisini yapabilmektedir. İnmenin önlenmesi son derece önemlidir. Sadece risk faktörlerinin giderilmesiyle 10 inmeden 9'u önlenebilmektedir. Ancak bütün önlemlere rağmen inmeyle karşılaşmış, konuşma bozukluğu, yüzde oluşan ani asimetri, kol ve bacakta ani kuvvet kaybı gibi inme sendromlarıyla yüz yüze gelmiş bir bireyin ise en hızlı şekilde bir nöroloji uzmanı bulunan sağlık kuruluşa ulaşması gerekiyor."

3 SAATTE ULAŞAN HASTALARIN 8'DE 1'İ TAM OLARAK İYİLEŞİYOR

Sağlık kurumuna ilk 3 saat içinde ulaşan 8 hastadan 1'inin tam olarak, 3'ünün ise büyük ölçüde iyileştiğini kaydeden Öztürk, nörolog bulunan her merkezde bir inme ünitesi kurulması gerektiğini vurguladı.

Öztürk, "Unutulmamalıdır ki sağlıklı beyin sağlıklı yaşam için vazgeçilmez unsurdur. Bu nedenle beynimizi sevmeli, onu iyi korumalıyız. Bu nedenle yılda bir kez mutlaka nöroloğa gidilmesini öneriyoruz." dedi.

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Bakar da inmenin, beyin damarlarının tıkanması veya kanaması sonucu ani olarak gelişen ciddi bir hastalık olduğunun altını çizdi.

İnmenin yüzde 85'inin tıkayıcı, yüzde 15'inin ise kanayıcı beyin damar hastalığı şeklinde olduğunu belirten Bakar, "İnme, kalp ve kanserden sonra en fazla ölüme sebebiyet veren bir hastalık olup hastaları özürlü bırakması açısından da birinci sırada bir hastalıktır. Dünyadaki görülme sıklığına bakıldığında son verilerde her 2 saniyede bir inme vakası oluştuğu bildirilmiştir. Dünyada her yıl 17 milyon kişi inme geçirmekte ve bunun sadece üçte biri tam olarak düzelip işine gücüne dönebilmekte, üçte biri bağımlı olarak yaşamakta, kalan üçte biri ise hayatını kaybetmektedir." açıklamasında bulundu.

Risk faktörlerinin iyi tanımlanması, yoğum bakım teknolojilerinin gelişmesi, inme ünitelerinin yaygınlaşması nedeniyle, inme nedeniyle ölüm oranlarının eskiye oranla biraz daha azaldığını kaydeden Bakar, inmede zaman kavramının çok önemli olduğunu, hasta ne kadar erken acil servise götürülürse o ölçüde tedavi başarısı elde edildiğini vurguladı.

Bakar, "Ani olarak gelişen kol ve bacaklarda uyuşma veya güç kaybı, ani görme kayıpları, konuşma ve anlama güçlükleri, ani denge bozuklukları gibi bulgular ile karşılaşılan durumlarda hastanın en acil şekilde bir inme merkezinin de bulunduğu sağlık merkezine götürülmesi gerekmektedir." dedi.

Yaklaşık bin 500 sağlık çalışanının katıldığı kongre 1 Aralık 2016 tarihinde sona erecek

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.