40 Yaş Üzeri Daha Çok Nemlendirici Kullanmalı

Prof. Dr. Özçelik, "Kış aylarında havadaki nem oranı daha da düştüğü için, özellikle 40 yaş üzerindeki kişilerin daha fazla nemlendirici kullanılmasını tâvsiye ediyoruz" dedi.

Vücudun nem ihtiyacının arttığı kış aylarında, vücut fonksiyonlarının yavaşlaması sonucu gelişecek deri rahatsızlıklarından korunmak için özellikle 40 yaş üzerindeki kişilerin daha çok nemlendirici krem kullanmaları gerektiği bildirildi.

CÜ Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Özçelik, vücuttaki nemin derinin canlı görünmesini sağladığını söyledi.

Nemin deriyle gerçekleştirildiğini aktaran Özçelik, "Derimiz günlük yaşamımızda yaklaşık 400 santimetre küp kadar su kaybeder. Su kaybı bu oranın üzerine çıktığında deri kurur, üzerinde çatlaklar, kaşıntılar oluşmaya başlar ve kişiyi rahatsız eder" dedi.

Özçelik, derideki su kaybına mevsimlerin, aşırı deterjan ve sabun kullanımı gibi birçok etkenin sebep olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"İleri yaş grubundaki kişilerde kullanılan nemlendirici kremler, derideki kurumayı, kaşıntıyı, hasarı ve ve kışa özel egzamayı önler. Kapalı yerler, sobalı ve kaloriferli evler nem bakımından yetersiz. Bu da deriden aşırı miktarda su kaybına sebep olur. Ayrıca ileri yaş grubundaki kişilerde deri fonksiyonlarının azalmasına bağlı olarak, deri kuruması çok daha fazla görülür. Kış aylarında havadaki nem oranı daha da düştüğü için bu kişilerde kışa özel egzamalı deriler ortaya çıkar. Özellikle 40 yaşından sonra daha fazla nemlendirici kullanılmasını öneriyoruz."

KREMLER SAĞLIK BAKANLIĞI ONAYLI OLMALI

Özçelik, nemlendiricilerin hekim tavsiyesinde ve cilt yapısına uygun olarak kullanılması gerektiğine de değinerek, "Asıl önemli olan nemlendirici kremlerin Sağlık Bakanlığı onaylı olmasıdır. Kullanılan bitkisel kremlerde de buna dikkat edilmelidir çünkü her bitkisel krem cilde iyi gelmez."

Cildinin nemlenmesini ve yaşlanmanın etkilerini azaltmak isteyenlere özellikle A vitamini içeren kremler kullanmasını tâvsiye eden Özçelik, "B ve C vitamini içeren nemlendiriciler de kış aylarında kullanılabilir" dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.