60 Yaşından Sonra Kur’an Okumanın Sevincini Yaşadılar

Adıyaman’da yaşayan 60 yaş ve üzerindeki ev kadınları, düzenlenen kursta Kur’an-ı Kerim okumayı öğrenmenin sevincini yaşıyor.

Yaşıtları gibi evlerinde oturup örgü örmek ya da torunlarını sevmek yerine Kur’an öğrenmek için yollara düşen kadınlar, İl Müftülüğü bünyesinde açılan kursta Kur’an-ı Kerim okumayı öğrendi.

Siteler Mahallesi’nde bulunan kız Kur’an kursunda bir araya gelen kadınlar, öğretici eşliğinde Kur'an-ı Kerim okuyor.

Kursiyerlerden 65 yaşındaki Hatice Demir, yaklaşık 3 yıldır kursa devam ettiğini söyledi.

“EN SONUNDA, ŞÜKÜRLER OLSUN KUR’AN OKUMAYI ÖĞRENDİM”

Geç de olsa Kur’an-ı Kerim okumayı öğrenmek için azmettiğini dile getiren Demir, “En sonunda, şükürler olsun Kur'an öğrendim. Buradaki arkadaşlarımızla güzel vakit geçiriyoruz. Kur'an okuyunca dünya benim oluyor. Akşam daha rahat uyuyorum.” dedi.

60 yaşındaki Elifhan Bozan ise Kur'an-ı Kerim’i okumayı kursta öğrendiğini belirtti.

Daha önce yaşadığı mahallede kurs bulunmadığını aktaran Bozan, “Çok şükür Kur’an-ı Kerim’i öğrendik. Bir zamanlar bilmiyorduk ama şimdi okumanın heyecanını yaşıyorum. Bize emek veren hocalarıma teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

“KUR’AN OKUYUNCA KENDİMİ RAHAT HİSSEDİYORUM”

Mücella Çetin (62) de Kur’an okuduğu için kendisini rahat hissettiğini ifade etti.

Kur'an bilmeyenlere de öğrenmelerini tavsiye ettiğini dile getiren Çetin, azmedip Kur'an okumanın heyecanını yaşadığını aktardı. Kurs öğreticisi Fatma Erbay ise kurstaki 6 kadının 60 ve üzeri yaşta olduğunu söyledi.

Öğrencilerinin yeterli düzeyde olduğunu dile getiren Erbay, “Onlara ders programı çerçevesinde dini eğitim ve Kur’an dersi veriyorum. Kur’an okuduğunu görünce ben de mutlu oluyorum. Teyzelerimiz çok azimliler. Çeşitli rahatsızlıklarına rağmen kursa gelmeyi ihmal etmiyorlar.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.