700 Yıllık Bin 111 Taneli Tesbih İlgi Görüyor

Kayseri'nin Develi ilçesinde andız ağacından yapılan yaklaşık 700 yıllık bin 111 taneli tesbih ilgi görüyor.

Andız ağacından yapılan 13 metre uzunluğunda ve 5 kilogram ağırlığındaki tesbih, Anadolu'nun Moğol istilasına uğradığı dönemde Selçuklu Devleti'nin önemli bir merkezi haline gelen Develi ilçesindeki tarihi Sivasi Hatun Camiî'nde muhafaza ediliyor. Sivasi Siti Hatun tarafından 1281 yılında yaptırılan tarihi camide bulunan dev tesbihin, caminin yapımından yıllar sona Selçuklu'nun başkenti Konya'dan gönderildiği belirtiliyor.

Sivasi Hatun Camiî İmam Hatibi Oktay İşçi, Selçuklu Devleti döneminden kalma bin 111 taneli dev tesbihin yaklaşık 700 yıldır camilerinde muhafaza edildiğini söyledi.

"TESBİH TOZ TUTMAMA VE ÇÜRÜMEME ÖZELLİĞİNE SAHİP"

Duvara monte edilen ahşap bir kutu içerisinde korunan ve sergilenen tespihte yüzlerce yıl geçmesine rağmen hiçbir deforme olmadığını belirten İşçi, tesbihin toz tutmama ve çürümeme özelliğine sahip olduğunu ifade etti.

Cemaatin, sabah namazlarından sonra halka oluşturup dualar eşliğinde tespihi çektiğini aktaran İşçi, şunları kaydetti:

"Bu tesbih, Selçuklu ve Osmanlı döneminde Salat-ı Nariye duası okunarak çekilmiştir. Tesbihi, düşmana karşı galip gelmek, depremden, afetten korunmak için bu dua okunarak genellikle de sabah namazından sonra çekmişlerdir. İlmihallerde, bu dua 4 bin 444 kez okunursa "dileğiniz kabul olur diye' yazar. O yüzden tesbihimiz bin 111 tanelidir ve Salat-ı Nariye duasıyla okunarak 4 tur çekilirmiş."

İşçi, "Rivayete göre, Mevlana Hazretleri'nin de bu camiye gelerek tesbih halkasına oturup çektiği anlatılır hatta camimizde bir süre cemaate ders verdiği, cemaati aydınlattığı, medrese de ders verdiği, hamamda yıkandığı üniversitelerden gelen araştırmacı hocalar tarafından rivayet ediliyor." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.