Abdest ile İlgili Hadisler

Peygamber (sav.) Efendimiz nasıl abdest alırdı? Peygamberimiz (sav.) abdest ile ilgili hadislerinde ne buyurmuştur? Sahabenin rivayetine göre abdest ile ilgili hadisler...

Abdest, başta namaz olmak üzere bazı ibadet ve amellerin yerine getirilmesinden önce yapılan dinî temizliktir. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in abdest alma âdâbıyla ilgili şu rivâyetler nakledilmiştir.

ABDEST İLE İLGİLİ HADİSLER

Hz. Osman radıyallahu anh’ın azatlısı Humran bin Ebân radıyallahu anh şöyle dedi:

Osman bin Affan’ı radıyallahu anh abdest alırken gördüm. Ellerine su dökerek onları üç defa yıkadı. Sonra ağzına sonra burnuna su çekti. Dışarı attı sonra yüzünü üç kere yıkadı, sağ elini dirseğine kadar üç kere yıkadı. Sonra sol kolunu da sağ kolu gibi yıkadı. Başına meshetti, üç kere sağ ayağını yıkadı, aynı şekilde solunu da yıkadı ve dedi ki; Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in, benim aldığım gibi abdest aldığını gördüm. Sonra da şöyle buyurduğunu duydum: “Kim benim şu abdestim gibi abdest alır sonra kalbinden vesveseyi atarak iki rekat namaz kılarsa, Allah onun geçmiş günahlarını bağışlar.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/106; Buharî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 23, s. 48; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 3. n. 226, c. 1, s. 204; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 34, n. 84, s. 80, c. 1; İbn-i Mâce Kitâb’ut-Tahâret, b. 6, n. 285, s. 105, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Bazı nüshalarda istinsar yerine istinşak vardır. O zaman, ağzına ve burnuna su verdi, manası verilir. Çünkü istinsar burna su çekip onu eli ile atmaktır.

*

Humran’dan:

Affan’ın oğlu Osman radıyallahu anh’ı abdest alırken gördüm deyip önceki hadisin benzerini zikretti, fakat (Ebû Seleme) ağıza ve burna su vermeyi söylemedi. Bu rivâyetinde başını üç kere meshetti. Ayaklarını üç kere yıkadı sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i, böyle abdest alırken gördüm, (Rasûlullah): “Kim bundan az yıkayarak abdest alırsa ona kafi gelir” buyurdu, dedi. Ebû Seleme: Abdestten sonra namazı zikretmedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/107; Buharî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 23, s. 49, c. 1; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 3, n. 226, c. 1; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 34, Rasûl-i 84 c. 1. s. 80)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerifte Rasûl-i Ekrem Efendimiz abdest azalarının üçer kere yıkanmasının abdestin kemâli olduğunu tarif ettikten sonra, iki kere veya bir kere yıkayanın abdestinin sahih olacağını haber vermiştir.

“Bir de bu rivâyette mesh üç kere tarif edilmiştir. İmâm-ı Azam, Mâlik ve Ahmed bin Hanbel’e göre başa mesh bir keredir.

İmâm-ı Şâfiî ise meshi üç kere yapmak sünnettir diyor.

*

Osman bin Abdurrahman et-Teymî’den rivâyete göre:

İbn-i Ebû Müleyke’ye abdestten soruldu da, şöyle dedi:

– Osman bin Affan’a abdestten sorulduğunu gördüm. Su istedi. Bir çanakta su getirildi. Çanağı sağ eline eğdi, sağı ile su alıp üç kere ağzına üç kere burnuna su verip üç defa yüzünü yıkadı. Üç kere sağ: üç kere de sol, kolunu yıkadıktan sonra eliyle çanaktan su alıp başını ve kulaklarını meshetti. Kulaklarının iç ve dışlarını bir kere yıkadı.

Ayaklarını da yıkadıktan sonra, abdestten soranlar neredeler? Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i bu şekilde abdest alırken gördüm, dedi.

Ebû Dâvud dedi ki, Hz. Osman’dan sahih olarak rivâyet edilen hadislerin hepsi başa meshin bir kere olduğuna delalet eder. Hz. Osman’ın hadisini nakleden râviler abdestin üçer üçer yıkayarak alındığını söyleyip başına mesh eder dediler. Diğer azalarda adet zikrettikleri gibi mesihte aded zikretmediler. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/108)

Hadisin Açıklaması

İsğa: Eğmek demektir.

Mizat: Abdest alacak kadar su alabilen karnı geniş bir kaptır.

*

Ebû Alkame radıyallahu anh’den rivâyet edilmiştir:

Hz. Osman su istedi, sağ eli sol eline suyu boşalttı, sonra onları baş parmakların dibindeki iki kemiğe kadar yıkadı. Ebû Alkame Hz. Osman’ın abdest organlarını üç kere yıkadığını söyledi ve şöyle devam etti: Osman radıyallahu anh başını mesh etti sonra da ayağını yıkadı şöyle dedi:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in benim şu abdestim gibi abdest aldığını gördüm. Sonra (Ebû Alkame) Zührî hadisinin aynısını sonuna kadar okudu. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/109)

Hadisin Açıklaması

Kevabeyn: Bileğe bitişik iki kemiktir. Biri diğerinden daha incedir. Baş parmağın dibindeki dışarıya çıkkın kemik bunların belirli kısmıdır.

*

Şakîk bin Seleme radıyallahu anh’dan:

Osman bin Affan radıyallahu anh’ı kollarını üçer üçer yıkayıp başına üç kere mesh ettiğini gördüm sonra, Osman radıyallahu anh:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i böyle yaparken gördüm, dedi.

Ebû Dâvud dedi: Bunu Veki, İsrailden rivâyet etti yalnız üçer kere yıkayarak abdest aldı dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/110)

*

Abdu Hayr radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre;

Ali radıyallahu anh bize gelip namaz kıldı ve su istedi, biz:

Halbuki, namazı kıldı, suyu ne yapacak? Başka bir şey değil ancak bize abdesti öğretmek istiyor dedik, bunun üzerine içinde su bulunan bir çanak ve tas getirildi. Çanaktan sağ eline su döküp, ellerini üç kere yıkadı. Sonra üçer kere ağız ve burnuna su verdi. Su aldığı avuçla ağız ve burnuna su çekti. Üç kere yüzünü, üç kere sağ kolunu ve üç kere de sol kolunu yıkadı.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in abdestini öğrenmekten kim sevinç duyarsa, işte o, bundan ibarettir, dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/111; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 37, n. 93, c. 1)

*

Abdu Hayr radıyallahu anh’dan rivâyete göre:

Ali radıyallahu anh kuşluk namazını kıldı, (Kûfe’de) Rahba mahallesine girib su istedi. Hizmetçi O’na içinde su bulunan bir çanak ve bir de tas getirdi. Çanağı sağ eline alıp, sol eline dökerek avuçlarını (üç kere) yıkadı sonra sağ elini çanağa sokup, üç kere ağzına, üç kere burnuna su çekti.

Sonra bu hadisin râvilerinden Zâide bir önceki hadise benzeyen muhtevayı naklederek rivâyetine şöyle devam etti: Sonra Hz. Ali başının önünü ve arkasını bir kere mesh etti. Sonra bir önce geçen hadisin benzerini sevk etti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/112; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 40, n. 930, c. 1, s. 87)

*

Abdu Hayr radıyallahu anh dedi ki:

Hz. Ali’yi (Kûfe’de) gördüm kendisine bir oturak getirildi, üzerine oturdu sonra bir testide su getirildi. Üç kere elini yıkadıktan sonra bir avuç su ile hem ağzına, hem burnuna su verdi râvi önceki hadisin devamını nakletti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/113; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 40, n. 93, 94, 95, s. 87, c. 1)

*

Zirr bin Hubeyş radıyallahu anh’den rivâyete göre o, Hazreti Ali’ye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in abdestinden sorulduğunu işittim demiş ve yukarıdaki hadis-i nakletmiştir.

Bunu naklederken Zirr sözlerine şöyle devam etmiştir: Hz. Ali başına mesh etti, hatta damla akmadı, üçer kere ayaklarını yıkadı ve sonra işte Rasûlullah’ın abdesti böyle idi, dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/114; Tirmizî, Kitâb’ut-Tahâret, n. 48; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 40, n. 93, 94, 95)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerif başa mesihte su damlayacak kadar mubalağa yapılmamasının müstehap olduğuna delildir.

*

Abdurrahman bin Ebû Leyla radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre;

Hazreti Ali’yi abdest alırken gördüm. Üç kere yüzünü üçer kere kollarını yıkadı. Bir kere de başına meshedip sonra Rasûlullah işte böyle abdest alırdı, dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/115)

*

Ebû İshak’ın rivâyetine göre Ebû Hayye radıyallahu anh:

Ben Ali’yi radıyallahu anh abdest alırken gördüm demiş ve her abdest uzvunu üç kere yıkadığını naklederek demiştir ki: Sonra başını meshetti. Sonra ayaklarının topuklarına kadar yıkadı. Sonra ben size Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in abdestini göstermek istedim dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/116; Tirmizî, Ebvâb’ut-Tahâret, b. 37, n. 48, s. 67, c. 1; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 40, n. 39, c. 1, s. 87)

*

İbn-i Abbas radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Ebû Talib’in oğlu Ali radıyallahu anh yanıma geldi. Abdest bozmuştu. Abdest suyu istedi biz de içinde su bulunan küçük bir kap getirdik. Tam önüne koyduk. Ali radıyallahu anh ded iki; Ey İbn-i Abbas, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem nasıl abdest alıyordu sana göstereyim mi? Ben de evet dedim. Kabı eline eğerek (sağ) elini yıkadı. Sonra sağ elini çanağa soktu, onunla su aldı. Öbür eline döktü iki ellerini de yıkadı sonra ağzına su verdi. Burnuna su çekti, attı. Sonra her iki elini de beraberce çanağa soktu onlarla bir avuç su aldı. Onu yüzüne çaldı sonra baş parmakları ile kulaklarının iç kısmına soktu.

Yüzünü ikinci ve üçüncü yıkayışında da aynı şeyi yaptı. Sonra sağ avucuna tek avuçla su aldı. Onu başının ön tarafı saçına döktü onu öylece bıraktı. Su yüzüne akıyordu sonra iki kollarını dirseklerine kadar üçer üçer yıkadı.

Sonra başına mesh etti. Kulağının dış kısmını da mesh etti. Sonra ellerini suya daldırıp iki elinin dolusu su avuçlayıp ayağı nalinli iken üstüne dökerek ovdu. Sonra öbür ayağını da öyle yaptı. Ubeydullah Havlânî;

İbn-i Abbas’a ayağında nalin varken ha! dedim. İbn-i Abbas:

– Ayağında nalin varken cevabını verdi.

– Ayağında nalin varken de mi dedim:

– Ayağında nalin varken de dedi.

– Ayağında nalin varken de mi dedim? Ayağında nalin varken de dedi.

Ebû Dâvud dedi ki; İbn Cüreyc’in Şu’be’den rivâyeti Hz. Ali’den nakledilen hadise benzemektedir. Ancak Haccac’ın İbn Cüreyc’ten rivâyet ettiği hadis “başına bir defa mesh etti” denilirken İbn Vehb’in İbn Cüreyc’ten rivâyetinde “üç defa mesh etti” denilmektedir.

İbn-i Abbas’tan rivâyet edilen bu hadis üzerinde muhaddisler çok durmuşlar.

  1. İsmail Buharî ve İmam Şâfiî bu hadisin zayıf olduğunu söylemişlerdir.
  2. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in abdeste ayaklarını yıkadığı İbn-i Abbas’a ulaşınca İbn-i Abbas bu sözünden dönmüştür.
  3. Bu tatbikat İslam’ın ilk günlerinde idi sonradan hükmü kaldırılmıştır.
  4. Şîîler bu rivâyete dayanarak çıplak ayakları üzerine mesh ederler.
  5. Mu’tezile’den Cübbai’de bu rivâyeti benimsemiştir.
  6. Hz. Ali’nin ayağını ovuşturması suyun ayağının altına ulaşması içindir. (El-Menhel Azbal mevrut c. 2, s. 38)

Bu rivâyet Hz. Hasan’ın babası Hz. Ali’den rivâyetine de ters düşmektedir. Hz. Hüseyin babam Ali beni çağırdı abdest suyu istedi. Ben de suyu getirdim. Ellerini çanağa sokmadan üç defa yıkadı. Sonra ağzına, burnuna üçer defa su verdi. Yüzünü ve kollarını üçer defa yıkadı. Sonra başına bir kere mesh edip sonra üç defa sağ ayağını üç defa da sol ayağını yıkadı. Sonra doğruldu. Ayakta abdest suyunun artığından içti. Ben hayret ettim. Benim hayret ettiğimi görünce şöyle dedi.

Hayret etme ben deden Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i böyle yaparken gördüm dedi. (Avn’ül-Mabûd c, 1. 202) İbn-İbni Abbas’ın daha önce rivâyet ettiği ayakta nalin varken ayağın üstünün bir elle, altının da bir elle ovuşturulup yıkandığını açıkça göstermektedir. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/117)

Hadisin Açıklaması

Hadis metninde geçen “ehrâka, erâka” manasına döktü demektir. Bizim “idrar yaptı” tabiri yerine, su döktü dediğimiz gibi.

Tevr: Küçük bir tas adıdır.

Hafne: İki eli birleştirerek meydana getirilen avuca derler.

Testennu: Akıyordu manasınadır.

Bu hadis-i şerife göre kulağın yüze bakan kısmı yüzden sayılarak yıkanmış, dış kısmı ise baştan sayılarak mesh edilmiştir.

Sakalı olanlar favori ile kulak arasındaki kılsız yeri yıkarlar. Sakalı olmayanlar. Kulak yumuşağına kadar yüzlerinin tamamını yıkarlar. Fakat kulağı yıkamak şart değildir.

Hadiste ayakta nalin var iken bir avuç su ile ayaküstü oğuşturulduğu belirtiliyor. Demek ki su ayağının üstüne dökülünce altına geçmiş olduğunu anlamıştır. Yoksa çıplak ayağa mesh etmek caiz olamaz.

*

Âmr bin Yahya el-Mazenî’nin babasından rivâyete göre Abdullah bin Zeyd’e (Amr’ın dedesidir) şöyle dedi:

– Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in abdestinin nasıl olduğunu bana gösterebilir misin? Abdullah bin Zeyd:

– Evet dedi: Su getirtti ellerine su dökerek iki ellerini yıkadı. Üçer kere ağız ve burnuna su verdi. Üç kere yüzünü, iki kere dirseklerine kadar kollarını yıkadı. Sonra iki eliyle başını önden arkaya, arkadan öne her ikisiyle kaplama mesh yaptı şöyle ki: Başının önünden başladı sonra ellerini başının gerisine götürdü sonra elleri geri çevirdi başladığı yere varana kadar getirerek iki eliyle mesh yaptı. Sonra da ayaklarını yıkadı. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/118; Buharî, Kitâb’ul-Vuzuh, b. 24, s. 48, c. ; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 7, n. 235, c 1, s. 210; Tirmizî, Ebvâb’ut-Tahâret, b. 22, n. 28, c. 1, s. 41; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, n. 97; İbn-i Mâce, Kitâb’ut-Tahâret, n. 434, c. 1, s. 149)

Hadisin Açıklaması

KAPLAMA MESH: (Başın tamamına mesh) Hanefîlere göre müstehaptır. Mâlikilere göre Vaciptir.

Yapılış şekli: Her iki elin küçük, adsız orta parmakları birleştirilerek başın ön tarafına konur. Şahadet ve baş parmak yukarı kaldırılarak eller önden arkaya doğru başın gerisine kadar çekilir. Sonra avuçların içi başın yan kısmına konarak eller öne doğru başladığı yere kadar götürülür.

*

Abdullah bin Zeyd bin Âsım radıyallahu anh’dan rivâyete göre bir önce geçen hadise ilave olarak o, bir avuç su ile ağzına burnuna su verdi bunu üç kere yapardı dedi ve sonra bir önce geçen hadisin benzerini zikretti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/119)

Hadisin Açıklaması

Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in bir tek avuç su alıp suyun bir kısmını ağzına bir kısmını da burnuna vererek abdest aldığı da olmuştur.

*

Habban’ın rivâyetine göre babası Vasi’, Abdullah bin Zeyd bin Asım’ı Rasûlullah’ı gördüğünden bahsedip abdest alışını naklederken işitmiştir. Abdullah bin Zeyd şöyle demiştir:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem başına ellerinden artan yaşlıktan başka yeni su alarak mesh etti. Ayaklarını da temizleyinceye kadar yıkadı. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/120; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 7. n. 236, s. 211, c. 1; Tirmizî Ebvâb’ut-Tahâret, b. 27, n. 35, s. 50, c. 1)

*

Mikdâm bin Ma’di Kerib radıyallahu anh dedi ki:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e abdest suyu getirildi, abdest aldı. Üç kere ellerini yıkadı üç kere ağzına üç kere burnuna su verdi üç defa yüzünü üçer defa sağ ve sol kolunu yıkadı. Sonra başını kulaklarının içlerini ve dışlarını mesh etti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/121)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerifte kulağın dışı gibi içinin de mesh edileceği bildiriliyor. Kulak içi küçük veya şehadet parmakla mesh edilir.

*

Mikdâm bin Ma’di Kerib radıyallahu anh dedi ki:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i abdest alırken gördüm. (Sıra) başını meshe gelince avuçlarını başının ön kısmına koydu başının ense kısmına kadar çekti. Ellerini oradan geriye çevirdi, başladığı yere kadar çekti.

Mahmud bin Halid: Bunu bana Harîz (bin Osman) haber verdi dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/122)

*

Mahmud bin Halid ile Hişâm bin Halid aynı manayı rivâyette dediler ki (bu hadis-i) Velid bize bu senetle ve şu şekilde rivâyet etti:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kulaklarının içini ve dışını mesh ett. Hişam: ise bu rivâyette parmaklarını kulağının deliklerine soktu, cümlesini de ziyade etti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/123)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerif kulakları mesh anında parmakların kulağa sokulacağına delildir.

*

Ebû’l-Ezher Muğîre bin Ferve ve Yezid bin Ebû Mâlik radıyallahu anhüma’dan rivâyet edilmiştir:

Muaviye radıyallahu anh Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i abdest alırken gördüğü gibi halka (öğretmek için) abdest aldı. Başını meshetmeye gelince bir avuç su aldı suyu sol eline aktardı ve başının ortasına döktü. Başından su damladı veya nerede ise su damlayacaktı. Sonra başının önünden arkasına, arkasından önüne kadar mesh etti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/124)

*

Velid yine bir önceki hadisten aynı İsnâdla haber veriyor. Dedi ki:

Muaviye abdest uzuvlarını üçer üçer yıkayarak abdest aldı ayaklarını ise sayısız yıkadı. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/125)

Hadisin Açıklaması

Ayakları yıkarken üç diye sayı ile değil temizleninceye kadar yıkadı demektir. Diğer rivâyetlerde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ayaklarını üçer kere yıkadığı nakledilmektedir.

*

Abdullah bin Muhammed bin Akîl’den, Rubeyyi’ bint-i Muavviz bin Afra radıyallahu anh şöyle demiştir:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem (zaman zaman) bize gelirdi. (Abdullah bin Muhammed der ki:) Rubayyi’ Rasûlullah’ın ona; “Bana abdest suyunu döker misin” dediğini bildirdi. Rasûlullah’ın abdestini anlattı ve orada, şöyle dedi:

Üçer kere avuçlarını, üç defa yüzünü yıkadı. Ağzına, burnuna birer kere su verdi. Kollarını da üçer üçer yıkadı. Başının sonundan başlayıp (önüne) sonra önünden başlayıp (arkaya) iki defa mesh etti, kulaklarının içini ve dışlarını da mesh etti. Ayaklarını üçer kere yıkadı. (Tirmizî, Ebvâb’ut-Tahâret, b. 25, n. 33, s. 48, c. 1; İbn-i Mâce Kitâb’ut-Tahâret, b. 52, n. 440, s. 151)

Ebû Dâvud dedi ki: Bu Müsedded’in rivâyet ettiği hadisin manasıdır. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/126)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerif, meshederken önce başın gerisine, sonra da başın önüne meshetmenin caiz olduğunu söyleyenlerin delilidir. Meshederken eli başın arka kısmına koyup, öne doğru çekerek mesh caiz olduğu gibi eli öne koyup arkaya doğru çekmek de caizdir.

Bir de bu hadis Rasûlullah Efendimiz’in ayaklarını üçer kere yıkadığına şahittir.

*

Süfyan: bir önce geçen şu hadis-i, Bişr’in rivâyetinin bazı manalarını değiştirerek İbn-i Ukayl radıyallahu anh’dan nakletti. Süfyan rivâyetinde:

“Ağzına ve burnuna üçer kere su verdi” dedi. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/127)

*

Rubeyyi’ bint-i Muavviz bin Afra radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onun yanında abdest aldı. Başını bütünüyle, saçlarının en üst kısmından itibaren saçlarının dökülüp nihayet bulduğu yere kadar saçının şeklini bozup dağıtmadan meshetmiştir. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/128; Tirmizî, Ebvâb’ut-Tahâret, b. 25, n. 33, s. 48, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Rasûl-i Ekrem Efendimiz başını meshederken elini önce başının üst kısmına koydu, sonra üstten aşağı doğru saçların döküldüğü kısma indirdi. Bunun için saçların şekli de değişmedi.

*

Abdullah - bin Muhammed bin Akîl’ın babasından: Ona da Rubeyyi’ bint-i Muavviz bin Afra haber vermiş, demiş ki:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i abdest alırken gördüm, başının ön ve arkasını, başın yanlarını ve kulaklarını bir kere mesh etti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/129)

*

Rubeyyi’ radıyallahu anh’dan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem elindeki suyun fazlası ile başını mesh etti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/130)

*

Rubeyyi’ bint-i Muavviz radıyallahu anh’dan:

Rivâyet edildiğine göre; Rasûlullah (abdest alırken) iki (şehadet) parmağını kulak deliklerine sokmuştur. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/131; Kitâb’ut-Tahâret, b. 52, n. 441, s. 151, c. 1)

*

Talha bin Musârrıf radıyallahu anh’ın babasından, O da dedesinden rivâyet ettiğine göre şöyle demiştir:

Ben Rasûlullah’ı başını “kazal” denilen ense kısmına kadar bir kere meshederken gördüm. Müsedded dedi ki: Başın evvelinden sonuna kadar mesh etti. Hatta ellerini kulaklarının altından çıkardı.

Ebû Dâvud dedi ki: Müsedded şöyle dedi: Bunu ben Yahya’ya anlattım, Yahya ise onu kabul etmedi.

Ebû Dâvud dedi ki: Ahmed’in şöyle söylediğini işittim. “Muhaddislerin iddia ettiğine göre bu hadis-i İbn Uyeyne de kabul etmezmiş ve Talha babasına bu ne biçim sened böyle dermiş.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/132)

Hadisin Açıklaması

Kazal: Başın gerisi, kafanın başlangıcı demektir. İnsan kafasının üst kısmına Re’s, arkaya eğilen (ense) kısmına kafa, başın yan taraflarına Sudağ denir.

*

İbn-i Abbas radıyallahu anh’dan rivâyet olunmuştur:

O Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i abdest alırken görmüş. (Her azayı üçer kere yıkadığını) baş ve kulaklarını bir kere mesh ettiğini söylemiştir. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/133)

*

Ebû Ümame radıyallahu anh’dan rivâyet olunduğuna göre: O Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in abdestini anlattı da Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem göz pınarlarını mesh ederdi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Kulaklar baştandır” buyurdu, dedi. (Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 29, n. 37, s. 53, c. 1; İbn-i Mâce Kitâb’ut-Tahâret, b. 53, n. 444, s. 152, c. 1)

Süleyman bin Harb dedi ki:

Kulak meselesini Ebû Ümame söylüyor. Kuteybe dedi ki: A’meş şöyle dedi: Kulaklara mesh kıssası, Ebü Ümame’nin sözü müdür? Yoksa Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sözü müdür? Bilmiyorum. Kuteybe dedi ki: Bu hadis Sinan ibn Ebî Rebia’dan nakledilmiştir. Ebû Dâvud şöyle diyor: O (yani Sinan) Rabia’nın oğludur. Künyesi de Ebû Rebia’dır. (Ebû Dâvûd, Taharet, 50/134)

Hadisin Açıklaması

Elmak: Gözün pınarı demektir.

Abdestte göz pınarlarını parmakla yoklamalı, çünkü bu abdestin edebindendir. Orada kuru bir yerin kalmasına meydan vermemeli. Abdestte mubalağa yapmak sünnettir. Bu hadis-i şerif kulakların yıkanmasının farz olmadığına, onların baştan sayılıp yüzden sayılmadığına delildir. Çünkü baş ve kulak bir su ile mesh ediliyor.

Hanefî, Mâliki ve Ahmed bin Hanbel’e göre de bir su ile baş ve kulakları mesh caizdir.

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

ABDEST NASIL ALINIR?

Abdest Nasıl Alınır?

ABDEST DUASI

Abdest Duası

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.