Abdestin Farziyeti ile ilgili Hadisler

Abdestin farziyetinin dayanağı nedir? Abdestin farziyeti ile ilgili hadis-i şerifler...

Ebû’l-Melih’in babasından rivâyete göre:

ABDESTİN FARZİYETİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Allah hıyanetle kazanılan maldan verilen hiçbir sadakayı ve abdestsiz olarak kılınan hiçbir namazı kabul etmez.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 31/59; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, n. 139, c. 1; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 2, n. 224, s. 204, c. 1; Tirmizî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 1, n. 1, c. 1, s. 5, b. 2, n. 271, s. 100, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Hadis metninde geçen “Gulül” gizli hıyanet demektir.

Sadaka ibadettir. İbadetin kabulü için temizlik şarttır. Çalınan ve ganimet malından gizlice alınan mal temiz değildir. Kendisi temiz olmayan mal ile ibadet yapılamayacağından hiyanetle elde edilen maldan verilen sadaka da makbul değildir.

Pislikten temiz olmak gusül ve abdest, namazın şartı olduğundan bunlarsız Allah huzuruna durulamaz.

***

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’dan:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir.

“Abdesti bozulduğu vakit abdest almadıkça Allah hiçbirinizin namazını kabul etmez.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 31/60; Buharî, Kitâb’ut-Tahâret, c. 1; Müslim, Kitâb’ut-Tahâret, b. 2, n. 225, c. 1, s. 204)

*

Ali radıyallahu anh’dan rivâyet edildiğine göre; “Rasûlullah

sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Namazın anahtarı temizlik (abdest)

Tahrimesi (dışarı ile ilgiyi kesen şeyi) tekbir,

Tahlili de (dışarı ile ilgilenmeyi helal kılan şeyi) selâmdır.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 31/61; Tirmizî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 3, c. 1, s. 8; İbn-i Mâce Kitâb’ut-Tahâret, b. 3. n. 275, c. , s. 1011)

Hadisin Açıklaması

Temizlik (abdest) namazın anahtarıdır. Temizlik olmadan namaza durulamaz, durulsa da caiz olmaz.

Namazın dışarı ile alâkasını kesen başka şeyle ilgilenmeyi haram kılan tahrimesi, başlangıç tekbiridir.

Namazdan çıkaran, dışarı ile ilgilenmeyi helâl kılan fiili ise selâmdır.

Namaza tekbirle başlanır. Başka bir şeyle başlanamaz. Namazdan çıkarken selâm lafzı ile çıkılır. Başka bir şeyle çıkılmaz, İmâm-ı Azam’a göre kişi kendi iradesiyle olmak şartı ile namaza muhalif bir şeyle namazdan çıkabilir. Fakat selâm lafzı Hz. İmam’a göre de vaciptir.

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

KUR’AN’A VE SÜNNETE GÖRE ABDEST NASIL ALINIR?

Kur’an’a ve Sünnete Göre Abdest Nasıl Alınır?

ABDESTİN FARZ, VACİP VE MENDUP OLDUĞU DURUMLAR

Abdestin Farz, Vacip ve Mendup Olduğu Durumlar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.