ABD’nin Oynadığı Tiyatro ve Siyonistlerin Gazze’ye Çökme Projesi
Batı dünyasının Gazze’de oynadığı tiyatronun arkasında ne yatıyor? İsrail Refah’a saldırıda neden ısrar ediyor? ABD’nin liman projesinin ardındaki niyeti ne olabilir? İşte Dünya gündeminde öne çıkanlar...
Dünya gündemi sayfalarımızda son altı aydır olması gerektiği gibi hep Gazze var. Zira küresel gündemde Gazze’den daha önemli bir mesele yok. Uzun yıllar Filistin halkının yanında olan Norveçli Dr. Mads Gilbert de öyle söylüyor: “Uluslararası medyanın sayfalarını, ekranlarını Gazze’den daha fazla doldurması gereken hiçbir gelişme, siyasetçilerin, Filistin, Gazze ve Batı Şeria'dan daha fazla sorumluluk alması gereken hiçbir şey yok. Gözlerimizi ve kalplerimizi Gazze’ye ve Batı Şeria’ya çevirmek zorundayız.”
Evet, gözlerimiz ve kalplerimiz altı aydır Gazze’de. Uluslararası medyanın önemli bir bölümü Gazze’yi gündemden düşürmüyor. Oluk oluk akan kanı, vahşeti durdurmak için arabulucular vasıtasıyla görüşmelerin biri bitiyor, diğeri başlıyor. Dünya liderleri Siyonistlerin Gazze’de gerçekleştirdiği vahşetin, soykırımın sözüm ona önüne nasıl geçileceğini konuşuyor, tartışıyor. Ancak gelin görün ki doğusu ile batısıyla dünya altı aydır bu soykırımın önüne geçebilmenin yolunu hâlâ bulabilmiş değil. Açlıktan ölümlerin önüne dahi geçebilmiş değil.
Dünyadan yükselen tepkilere, protesto gösterilerine rağmen Siyonist yönetim bildiğini okumaya devam ediyor. Konvansiyonel silahlarla katlediyor. Açlığı, susuzluğu silah olarak kullanarak katlediyor. Hastaneleri basarak bombalayarak, hastaların tedavilerini engelleyerek, ilaca ulaşmalarının önüne geçerek katlediyor. Yardım kuyruğunda beklerken katlediyor. Katlediyor… Katlediyor… Kullanabildiği tüm öldürme metotlarını kullanarak soykırımını sürdürüyor.
BM yetkilileri 7 Ekim'den bu yana İsrail saldırılarında Gazze'de öldürüldüğü bildirilen çocuk sayısının son 4 yılda dünya genelinde yaşanan savaşlarda öldürülen çocukların sayısının toplamından fazla olduğunu söylüyor. Son 4 yıldaki savaşlarda öldürülen çocuk sayısı 12 bin 193 iken, Gazze'de öldürüldüğü bildirilen çocuk sayısı 14 bini geçti.
Yine BM raporlarında Siyonistlerin altı aydır abluka altında tuttuğu Gazze’de gıda kıtlığının gittikçe büyüdüğü, 1,5 milyon insanın çok ciddi açlık tehlikesi ile karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuyor. Şimdiye kadar insan sayısı bakımından kayda alınmış felaket düzeyinde tarihin en büyük kıtlığının yaşandığı raporlanıyor. Filistinli çocuklar ailelerinin gözleri önünde açlıktan can veriyor. Dünya yüzbinlerce insanın ölüme terk edilişini seyretmekten, hayıflanmaktan, kınamaktan, endişe etmekten öte kayda değer bir etki ortaya koyamıyor.
Batı Dünyasının Oynadığı Tiyatro ve Gazze
ABD öncülüğündeki Batı dünyası, soykırımın önüne geçmek için sadece tiyatro oynuyor. Çözüm arıyormuş, İsrail’i durdurmaya çalışıyormuş gibi yapıp “İsrail’in kendini savunma hakkın var” klişesinin ardına saklanıp soykırımın ortağı olmayı sürdürüyor. İslam dünyası ise bu vahşeti durduracak etki üretmenin çok uzağında kendi sorunlarına gark olmuş, etkisiz aktör konumunda ne yazık ki.
Velhasıl Siyonist rejimin Gazze’deki etnik temizliğini durdurması konusunda tüm inisiyatif eli kanlı Netenyahu yönetiminin insafına bırakılmış vaziyette. Biden yönetimi Netenyahu’ya daha ileri gitmemesi konusunda uyarılarda bulunuyormuş gibi gözükse de bu uyarılar, soykırım ortağı olması sebebiyle içeride eriyen oylarını toparlamaya ve bölgede yıpranan ABD imajını telafi etmeye yönelik hamleler olarak okunuyor.
BM Güvenlik Konseyi’nden ateşkes kararının çıkmasını defaatle engelleyen, Siyonist rejime on binlerce ton silah yardımında bulunan Biden’ın, İsrail’in işgalci politikaları konusunda çok da farklı düşündüğünü söylemek mümkün değil. Biden ve Netanyahu arasındaki uyuşmazlığın Washington ve Tel Aviv arasında bir çatlağa yol açabileceğini düşünmek ise en hafif tabirle abesle iştigaldir. Yani Biden’ın Refah’a saldırısına karşı çıkması insani nedenlerden dolayı değil seçim sathı mailine girilen bir konjonktürde ABD’li Müslüman seçmenin oyunu kaybetmesiyle ilintili bir durumdur.
Netenyahu Refah’a Saldırıda Neden Israr Ediyor?
Sahadaki tablo, insani açıdan ifade etmeye çalıştığımız gibi tam bir felaket. Daha da kötüye gidebileceği endişesi var. Zira Siyonist rejim, Hamas’ı tamamen yok etme gerekçesine sığınarak Gazze’yi Filistinlilerden arındırma stratejisini uygulamakta kararlı gözüküyor. Özellikle Netenyahu yönetiminin kabinesindeki aşırı sağcı ortakları etnik temizliğin daha ileri boyutlara taşınması konusunda ısrarlarını sürdürüyor. 1.5 milyon Filistinlinin sığındığı Refah’a operasyon yapma konusunda kararlı olduklarını açıklayan Netenyahu ise uluslararası baskıyı umursamadıklarını söylüyor. Refah’a girmeden savaşı kazanamayacaklarını ileri sürüyor.
Netenyahu ve ırkçı ortakları, dünyadan yükselen tepkilere rağmen neden Refah’a saldırıda ısrar ediyor? Soykırım savaşı sonrasına ilişkin planı ne? Gazze halkı Sina’ya mı sürülecek? İşgal devleti bunu başarabilir mi? Bu soruların cevaplarını bulmaya çalışalım.
-Netenyahu ırkçı ortaklarıyla birlikte soykırım savaşını uzatabildiği kadar uzatmak istiyor zira siyasi geleceği risk altında. Yine ırkçı ortaklarıyla birlikte Hamas’ı ortadan kaldırmak istiyor, çünkü Hamas işgal devletinin bekası açısından en büyük tehdit olarak görülüyor. 7 Ekim’deki Aksa Tufanı’nın Siyonist rejime çıkardığı maliyet ortada. Holokost’tan sonra en büyük felaket olarak görüyorlar Aksa Tufanı’nı.
-7 Ekim sonrası uluslararası çevrelerde çok daha güçlü bir şekilde dillendirilen iki devletli çözüm önerisi Siyonist rejimi bir hayli endişelendiriyor. Muhtemel bir Filistin devletinin kurulma zeminini tamamen ortadan kaldırmak, kurulsa bile ekonomik imkanlarını kısıtlamak açısından Gazze’nin işgal edilmesi gerektiği savunuluyor.
İşgal devletinin Refah’a saldırı düzenleme ısrarının ardındaki en önemli nedenlerden biri ise Gazze açıklarında bulunan son derece zengin petrol ve doğal gaz rezervlerine çökmek. Koridor savaşlarının ivmelendiği bir konjonktürde son derece jeostratejik öneme haiz olması Gazze’yi işgal devletinin hedefi haline getiriyor.
Gazze'yi Haritadan Silme Projesi
Çeşitli bilimsel ve teknolojik konulara yönelik çalışmalarıyla bilinen Küresel Araştırma Konseyi’nin (Global Research Council) web sayfasında yer alan bir analizde, Ortadoğu uzmanı gazeteci Felicity Arbuthnot’un bundan 10 yıl önce kaleme aldığı “Gazze'yi haritadan silmek" başlıklı makalesi Siyonist rejimin Gazze konusundaki planlarını deşifre ediyor.
“Nihai hedef sadece Filistinlileri anavatanlarından dışlamak değil, aynı zamanda milyarlarca dolarlık Gazze’nin doğal gaz rezervlerine ve 2013'teki Levant keşiflerine el koymaktan ibarettir.” tespitinde bulunulan makalede Gazze açıklarında bulunan doğalgaz rezervinin ilk tahminlere göre 177 trilyon metreküp gaz içerdiği ve bugünün değeriyle 534 milyar dolar değerinde olduğu belirtiliyor.
Kalkilya bölgesinden başlayıp Wadi Qana ve Salfit üzerinden Rantis bölgesine kadar uzanan bölgede bulunan kesinleşmiş ham petrol rezervinin ise 1.7 milyar varil olduğu ve başlangıç değerinin 142 milyar dolar olduğunun altı çiziliyor. Analizde işgal devletinin hakkı olmadığı halde bu zenginliğe tabir caizse çöktüğü vurgulanıyor.
Analizde Netanyahu'nun Ekim 2023'te Gazze Şeridi'ndeki 2,3 milyon insana karşı başlattığı savaşı, 2008-2009 yılları arasında işgal devletinin "Dökme Kurşun Operasyonu" adıyla Gazze'ye yönelik gerçekleştirilen işgalin devamı olarak nitelendiriliyor.
Analizde ayrıca 2021-22'de “Gazze kıyılarındaki doğal gazın çıkarılması konusunda Mısır ile İsrail arasında gizli görüşmelerin yapıldığı” bilgisi de paylaşılıyor. İşgal altındaki Batı Şeria'nın C Bölgesi'nde petrol rezervlerinin bulunduğu ama İsrail’in Filistinlilerin bu enerji alanlarını geliştirmelerine ve kullanmalarına mâni olduğu vurgulanıyor.
-Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı ve onun başkanlığı dönemindeki dış politika başdanışmanı Jared Kushner Netenyahu ve onun ırkçı ortaklarına akıl veriyor; “İsrail'in yerinde olsam insanları buradan çıkarmak ve sonra burayı temizlemek için elimden geleni yapardım.” Sonra tam bir emlakçı edasıyla Gazze’nin kıyı şeridinin çok değerli olduğunu ve sivillerin burayı tamamen boşalttıktan sonra değerlendirilebileceğini söylüyor.
Siyonist Rejimin Önündeki En Büyük Engel
İşgal devleti bu planı gerçekleştirebilmek için yoğun bir çaba sarf etse de bunun önündeki en büyük engel Hamas gerçeği ve Filistin halkının kırılamayan direnci. Gazze halkının tüm zorluklara, vahşete, soykırıma rağmen vatanlarını terk etmeme konusunda gösterdikleri sebat işgal devletinin Gazze’ye çökme planını engelliyor. İşgal devleti bu iki engeli aşmaya muvafık olamadı. Hamas’ı yenilgiye uğratamayan, rehin durumundaki vatandaşlarını kurtaramayan, verilen askeri kayıpları nedeniyle Netenyahu yönetimi içeride yoğun eleştirilere muhatap oluyor.
-Netenyahu’nun son iki aydır gerçekleştireceklerini söylediği Refah’a yönelik saldırıyı sürekli ertelemek zorunda kalmasının önemli nedenlerinden biri de işgal ordusunun verilen kayıplardan dolayı moral motivasyonu kaybetmesi gösteriliyor. Genelkurmay başkanının istifa noktasına gelmesi, askerlerin Gazze’de savaşmayı reddetmeleri işgal ordusundaki çöküşe işaret ediyor.
İsrailli emekli Tümgeneral Yitzhak Brik, ülkesinin Gazze Şeridi'nde Hamas'la savaşı kaybettiğini ve İsrail iç cephesinin “geniş bir bölgesel savaşa hazırlıklı olmadığını” belirtiyor. Brik, İsrail'in Maariv gazetesi için kaleme aldığı yazıda, "Birçok insana uzun süre yalan söyleyemezsiniz. Gazze Şeridi'nde ve Lübnan'da Hizbullah'a karşı yaşananlar er ya da geç yüzümüzde patlayacak ve o zaman gerçek tüm sırlarıyla ortaya çıkacaktır." diyor.
-Bir diğer neden, işlediği vahşet nedeniyle tüm dünyada Yahudilere yönelik artan öfkenin Refah’ta saldırısı sonrası çok daha artacağı beklentisi. İsrailli gazeteci ve yazar Gideon Levy’nin Gazze’de yaşananlardan dolayı "İsrailli olmaktan hiç bu kadar utanmamıştım" şeklindeki açıklaması her şeyi açıklıyor.
Dolayısıyla Netenyahu’yu Batılı dostları da taşımakta artık zorlanıyor. Kanada İsrail yönetimine silah satışını durduracağını açıklamak zorunda kaldı. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bile “Gazze, savaştan önce en büyük açık hava hapishanesiydi. Bugün ise en büyük açık hava mezarlığı. Uluslararası insancıl hukukun en önemli ilkeleri için de bir mezarlık” ifadelerini kullanmak zorunda hissediyor kendini.
İrlanda Başbakanı Leo Varadkar, "öfke ve kin İsrail’in gözlerini kör etmiş" diyerek Siyonist rejimin uluslararası hukuku ihlal ettiğini ifade ediyor.
- Dünyada isim yapmış kimi Yahudi asıllı isimlerin Siyonist rejime yönelik getirdiği eleştiriler Siyonist yönetimi en çok öfkelendiren hususlardan biri. Mesela Yahudi asıllı ABD’li Prof Jeffrey Sachs: “52 yıldır İsrail’e gidiyorum bu hükümet olabilecek en aşırı bağnaz mesiyanik hükümet. Filistinlilerle yan yana yaşamak niyeti bir yana Büyük İsrail’e ulaşmak için savaştan, etnik temizlikten başka bir şey düşünmüyor” ifadelerini kullanıyor.
Velhasıl dünya Siyonist rejime Aksa Tufanı öncesinde baktığı gibi bakmıyor. İşgal devletinin lideri de bundan oldukça mustarip ki bakın CNN ekranından dostlarına karşı nasıl hayıflanıyor:
"Uluslararası toplumdaki dostlarımıza şunu söylüyorum: Hafızanız bu kadar kısa mı? Holokost'tan bu yana Yahudilere yönelik en korkunç katliam olan 7 Ekim'i bu kadar mı çabuk unuttunuz? İsrail'in kendisini savunma hakkını reddetmekte neden bu kadar acelecisiniz? Ahlaki vicdanınızı bu kadar çabuk mu kaybettiniz?" Terör devletinin eli kanlı lideri, altı ayda 14 bin çocuğun katili bir de utanmadan dünyaya ahlak dersi vermeye kalkışıyor.
ABD’nin Liman Projesinin Ardındaki Niyet (Kutu Olabilir)
ABD’nin açlıkla mücadele eden Filistinli sivillerin gıdaya erişimini kolaylaştırmak için Gazze’de inşa edeceği limanı insanî amaçlarla gerçekleştireceğine inanmak oldukça güç. Zira İsrail gazetesi Jerusalem Post’a göre liman inşası projesi aylar öncesinde bizzat Netenyahu tarafından Biden’a önerilmiş.
- Arap medyasına yansıyan değerlendirmelerde limanın, işgal devletinin Gazze’nin bir sonraki statüsüne ilişkin şimdiye kadar açıklanmayan planın bir parçası olabileceği belirtiliyor.
- Netenyahu’nun, Biden’a sunduğu seyyar limanın seyyar olarak kalmayacağı kimi Arap ülkelerinin yapacağı finansal destek ile limanın sadece insani yardımlar için değil aynı zamanda ticari maksatla kullanılacağı belirtiliyor. Limanın, Gazze açıklarından çıkartılacak doğalgazın dünya pazarlarına ulaştırılmasının yanı sıra küresel ticarette önemli bir rol oynayabileceği vurgulanıyor.
- Liman inşasında görevli ilk etapta 1000 dolayında ABD’li askeri unsurun Gazze halkının içine nüfuz ederek işgal devletinin bir türlü beceremediği “Hamas’ı ortadan kaldırma operasyonuna” destek sağlayacağı belirtiliyor. Aynı zamanda Filistin halkının iradesini kırarak gönüllü olarak göç etmelerine zemin hazırlanacağı vurgulanıyor. Bu noktada Mısır üzerindeki baskının artırılarak yerlerinden edilen Gazze halkının BM gözetiminde Mısır topraklarına yerleştirilmesinin önünün açılabileceği vurgulanıyor.
Kaynak: Beytullah Demircioğlu, Altınoluk Dergisi, Sayı: 458
YORUMLAR