Abdulkâdir Geylânî Hazretlerinin Okuduğu Salavat

Abdulkâdir Geylânî Hazretlerinin okuduğu rivayet edilen salavat...

Abdulkâdir Geylânî Hazretlerinin okuduğu rivayet edilen salavatın Arapçası ve anlamı :

Arapçası:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ اهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُستَقِيمَ صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ

إِنَّ اللَّهَ وَمَلاَئِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلٰى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا

اَللّٰهُمَّ صَلِّي وَبَارِكْ وَسَلِّمْ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى آلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ

سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ وَسَلاَمٌ عَلٰى الْمُرْسَلِينَ ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا رَسُولَ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا حَبيبَ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا خَليلَ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا نَبِيَّ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا صَفِيَّ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا خَيْرَ خَلْقِ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا نُورَ عَرْشِ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا أَمِينَ وَحْىِ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ زَيَّنَهُ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ شَرَّفَهُ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ كَرَّمَهُ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ عَظَّمَهُ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ عَلَّمَهُ اللّٰهِ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا سَيِّدَ الْمُرْسَلينَ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا اِمَامَ الْمُتَّقِينَ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا خَاتَمَ النَّبِيّينَ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْك يَا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا شَفِيعَ الْمُذْنِبِينَ

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا رَسُولَ رَبِّ العَالَمينَ صَلَوَاتُ اللّٰهِ وَمَلٰائِكَتِهِ وَاَنْبِيٰائِهِ وَرُسُلِهِ وَحَمَلَةِ عَرْشِهِ وَجَميعِ خَلْقِهِ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلٰى آلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعينَ.

أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ عَبْدِكَ وَنَبِيِّكَ وَحَبِيبِكَ وَرَسُولِكَ النَّبِيِّ الْاُمِّىِّ وَعَلٰى آلِهِ وَصَحْبِهِ وَسَلِّمْ (3)

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ النَّبِيِّ الْمَلِيحِ صَاحِبِ الْمَقَامِ الْأَعْلٰى وَاللِّسَانِ الْفَصِيحِ (3)

اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ أَفْضَلَ صَلَوَاتِكَ أَبَدًا. وَأَنْمٰى بَرَكَاتِكَ سَرْمَدًا. وَأَزْكَى تَحِيَّاتِكَ فَضْلًا وَعَدَدًا. عَلٰى اَشْرَفِ الْخَلاَئِقِ الْاِنْسَانِيَّةِ وَمَجْمَعِ الْحَقَائِقِ الْاِيمَانِيَّةِ. وَطُورِ التَّجَلِّيَاتِ الْاِحْسَانِيَّةِ. وَمَهْبِطِ الْاَسْرَارِ الْاِلٰهِيَّةِ وَعَرُوسِ الْمَمْلَكَةِ الرَّبَّانِيَّةِ. وَوَاسِطَةِ عِقْدِ النَّبِيِّينَ. وَمُقَدِّمِ جَيْشِ الْمُرْسَلِينَ. وَقَائِدِ رَكْبِ الْأَنْبِيَاءِ الْمُكَرَّمِينَ. وَأَفْضَلِ الْخَلْقِ اَجْمَعِينَ.

حَامِلِ لِوَاءِ الْعِزِّ الْاَعْلَى وَمَالِكِ أَزِمَّةِ الْمَجْدِ الْأَسْنَى. شَاهِدِ أَسْرَارِ الْأَزَلِ. وَمُشَاهِدِ اَنْوَارِ سَوَابِقِ الْأُوَلِ. وَتَرْجَمَانِ لِسَانِ الْقِدَمِ. وَمَنْبَعِ الْعِلْمِ وَالْحِلْمِ وَالْحِكَمِ. مَظْهَرِ سِرِّ الْجُودِ الْجُزْئِىِّ وَالْكُلِّىِّ. وَاِنْسَانِ عَيْنِ الْوُجُودِ الْعُلْوِيِّ وَالسُّفْلِىِّ. ﴿رُوحِ جَسَدِ الْكَوْنَيْنِ (3)﴾ وَعَيْنِ حَياةِ الدَّارَيْنِ. اَلْمُتَحَقِّقِ بِاَعْلَى رُتَبِ الْعُبُودِيَّةِ وَالْمُتَخَلِّقِ بِاَخْلاَقِ الْمَقَامَاتِ الْإِصْطِفَائِيَّةِ اَلْخَلِيلِ الْاَعْظَمِ. وَالْحَبِيبِ الْاَكْرَمِ. سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ ابْنِ عَبْدِ للّٰهِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ. وَعَلٰى سَائِرِ الْأَنْبِيَاءِ وَالْمُرْسَلِينَ. وَعَلٰى مَلٰائِكَتِكَ الْمُقَرَّبِينَ. وَعَلٰى عِبَادِ اللّٰهِ الصَّالِحينَ. مِنْ أَهْلِ السَّمٰوَاتِ وَاَهْلِ الْاَرَضِينَ. كُلَّمَا ذَكَرَكَ الذَّاكِرُونَ. وَغَفَلَ عَنْ ذِكْرِكَ الْغَافِلُونَ. وَسَلِّمْ وَرَضِىَ اللّٰهُ عَنْ اَصْحَابِ رَسُولِ اللّٰهِ اَجْمَعِينَ

Anlamı:

İlâhi rahmetten kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım.

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

“Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. O, Rahmân’dır ve Rahîm’dir. Cezâ gününün mâlikidir. (Rabbimiz!) Ancak Sana kulluk ederiz ve yalnız Sen’den medet umarız. Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!” (el-Fâtiha, 1-7) Âmîn!..

“Allah ve melekleri, Peygamber’e çok salevât getirirler. Ey mü’minler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin.” (el-Ahzâb, 56)

Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e âline ve ashâbına salât u selâm eyle ve onları mubârek eyle!

“Senin izzet sahibi Rabbin, onların isnat etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir. Gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun! Âlemlerin Rabbi olan Allah’a da hamd olsun!” (es-Sâffât, 180-182)

  • Ey Allah’ın Rasûlü!
  • Ey Allah’ın Habîbi (sevgilisi)!
  • Ey Allah’ın Halîli (dostu)!
  • Ey Allah’ın Nebîsi!
  • Ey Allah’ın seçkin kulu!
  • Ey Allah’ın mahlûkâtının en hayırlısı!
  • Ey Allah’ın Arş’ının nûru!
  • Ey Allah’ın vahyinin emîni!
  • Ey Allah’ın kendisini zînetlendirdiği/süslediği zât!
  • Ey Allah’ın şereflendirdiği zât!
  • Ey Allah’ın keremli kıldığı zât!
  • Ey Allah’ın yücelttiği zât!
  • Ey Allah’ın öğrettiği zât!
  • Ey peygamberlerin efendisi!
  • Ey müttakîlerin imâmı!
  • Ey nebîlerin mührü ve sonuncusu!
  • Ey âlemlere rahmet olarak gönderilen!
  • Ey günahkârların şefaatçisi!

Salât ve selâm Sen’in üzerine olsun ey Âlemlerin Rabbi’nin Rasûlü! Allah’ın, meleklerinin, nebîlerinin, rasullerinin, Arş’ı taşıyan meleklerin ve bütün yaratıkların salâtları; Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına olsun.

Üç defâ:

Allah’ım, kulun, peygamberin, sevgilin, Rasûlün ve Ümmî Nebî olan Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına salât u selâm eyle!

Üç defâ:

Allah’ım, güzel yüzlü, her şeyi güzel ve sürur verici Nebî, en yüce makamın ve en fasîh lisânın sahibi olan Efendimiz Muhammed’e salât eyle!

Allah’ım, en fazîletli salâtlarını, en ziyâde bereketlerini, fazilet ve aded olarak en temiz selâmlarını dâimâ ve ebediyen; insanların en şereflisine, îman hakîkatlerinin toplanma yeri, ihsan tecellîlerinin dağı, ilâhî esrârın iniş mekânı, Rabbânî memleketin gözdesi, nebîler gerdanlığının merkezi, peygamberler ordusunun kumandanı, mükerrem nebîler kervanının önderi, bütün mahlûkâtın efdâli.

En yüce izzet sancağının taşıyıcısı, en yüce şeref kulpunun mâliki, ezel esrârının şâhidi, öncülerin nûrlarını müşâhade eden, kıdem lisânının tercümânı, ilim, hilim ve hikmetler menbaı, cüz’î ve küllî cömertlik sırrının mazharı, ulvî ve süflî varlıklar gözünün göz bebeği, (üç defâ: iki âlem cesedinin rûhu), iki dünya hayatının gözü, kulluk rütbelerinin en yücesini hak eden, ıstıfâ (seçme, süzme) makamlarının ahlâkı ile ahlâklanan, en yüce dost, en kerim sevgili Efendimiz Muhammed bin Abdullâh bin Abdulmuttalib’e, diğer nebîlere ve rasullere, mukarreb meleklerine, yerlerin ve göklerin ehlinden Allah’ın sâlih kullarına eyle! Onlara, zikredenler Sen’i zikrettiği ve gâfiller Sen’in zikrinden gâfil oldukları müddetçe salât ve selam eyle…

Allah, Rasûlullah’ın bütün ashabından râzı olsun.

Kaynak: Yrd. Doç Dr. Veysel Akkaya, Kalplere Şifa Salavat ve Dualar, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

KUR’AN’DA GEÇEN DUALAR

Kur’an’da Geçen Dualar

HADİSLERDE DUA

Hadislerde Dua

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Selamun aleyküm, Allah razı olsun ve bizi de istifade edenlerden eylesin. Allahu a'lem bu kısımdaki harekelerde bir hata olmuş.اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ زَيَّنَهُ اللّٰهِ

    اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ شَرَّفَهُ اللّٰهِ

    اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ كَرَّمَهُ اللّٰهِ

    اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ عَظَّمَهُ اللّٰهِ

    اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ عَلَّمَهُ اللّٰهِ
    Lafzatullah'ın harekesi kesra değil damme olmalı. Çünkü burada fail konumundaki fail damme ile harekelenir. Buradaki harekeyle kalırsa Allah muhafaza zamirin yerine geçmiş olur ki bu da haşa Allah'ı meful konumuna getirir. Düzeltilmesi elzemdir.
    Vallahu a'lem

    Türkçesini koyun lütfen

    Allah razı olsun. Çok gűzel ve faydalı bir hizmet olmuş.emeğinize sağlık.

    O kadar güzel hizmetki Allah Razı olsun sizden,
    lakin keşke türkçe okunuşunuda yazsaydınız olmazmıydı?

    Arapcasinin yanında neden Türkçe okunuşu yok. Faydalanamiyoruz.

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.