Abdullah Bin Mes’ûd (r.a) Kimdir?

Abdullah Bin Mes’ûd (r.a) kimdir? İlk Müslümanlardan ve aşere-i mübeşşereden biri olan Abdullah bin Mes’ûd’un (r.a.) hayatı...

Abdullah bin Mes’ûd radıyallahu anh’ın ailesi ve İslâm’dan önceki hayatı hakkında fazla bilgi yoktur.

ABDULLAH BİN MES’ÛD (R.A) KİMDİR?

Abdullah bin Mes’ûd radıyallahu anh; Babası Mes’ûd, annesinin adı Ümmü Abd’tır. Hüzelî kabilesindendir.

Abdullah bin Mes’ûd’un (r.a.) İslam’a Hizmetleri

İslâm’dan önce kendisi dürüst, terbiyeli bir insan olarak tanınan Abdullah bin Mes’ûd İslâmın yayılışını işitir işitmez İslam’a girmiş, Rasûlullah’ın yanından hiç ayrılmamış, hem hizmetinde bulunmuş, hem de inen vahyin hafızlığını yapmıştı.

Bizzat Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden 70 sûre ezberlemiştir. Abdullah bin Mes’ûd Mekke devrinde müşriklerden çok eza çekenlerdendi. Çünkü onun Mekke’de yakınlarından kimse yoktu, kendisi zayıf bünyeli idi. Buna karşılık çok cesaretli, iman ve aşkı volkan gibi kaynayanlardandı. Kur’an’ı hiç çekinmeden Kabe önünde müşriklerin arasında yüksek sesle okur, onların hücumuna hedef olurdu.

Önce Habeşistan’a hicret için çöllere düştü, sonra Medine’ye giderek Muaz bin Cebel’e misafir oldu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Medine’ye hicret buyurduğu zaman İbn-i Mes’ûd’a bir yer verdi. İbn-i Mes’ûd da orada ikamet etti.

İbn-i Mes’ûd radıyallahu anh Bedir Savaşında yaralanan Ebû Cehil’in kafasını keserek onun İslam’a yaptığı zulmün cezasını kılıcı ile vermiş oldu. İbn-i Mes’ûd hazretleri, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bütün gazalarına iştirak etmiş ve her gazada büyük hizmette bulunmuştur.

Ashabın kurrâlarındandır. Onun Kur’an okuyuşu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizi bile mest etmişti. Onun hakkında, “Kim Kur’an’ı Kerim-i indirildiği gibi okumak isterse onu Ümmü Abd’in oğlunun okuyuşu üzere okusun,” buyurmuştu. Aynı zamanda ashab-ı kirâmın fakihlerindendir. Tefsir hakkında en çok rivâyeti olan zatlardan birisidir.

Abdullah bin Mes’ûd (r.a.) Kaç Hadis Rivayet Etmiştir?

Hadis rivâyetinde çok titiz olduğu için çok hadis rivâyet etmezdi, buna rağmen kendisinden 848 hadis rivâyet olunmuştur. Bunlardan 64 ünü Buharî ve Müslim ortak olarak naklederler. 12 sini Buharî, 35 in Müslim tek olarak rivâyet ederler. İbn-i Mes’ûd radıyallahu anh hicretin 20. ci yılında Hz. Ömer tarafından Kûfe’ye kadı tayin edilmiş, Hz. Osman’ın son günlerine kadar kadı olarak kalmıştır. Sonra Kale Hazinesine Maliye Vekili olmuştur. Hz. Ebû Zer Rebze’de yalnız başına vefat ettiğinden onun cenaze namazını İbn-i Mes’ûd kıldırmıştır. Hicretin 32. ci yılı 60 yaşına basmıştır. Bir gece rüyasında Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemi görür Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi ve sellem İbn-i Mes’ûd’a “bana gel,” buyurur. İbn-i Mes’ûd da bu daveti kabul eder. Bunun üzerine hastalanır. Medine’de vefat eder. Cenaze namazını bizzat Halife Hz. Osman kıldırmış, kabrine ise Osman bin Maz’un indirmiştir.

Abdullah bin Mes’ûd’un (r.a.) Talebeleri

İbn Mes’ûd hazretleri, ashab-ı kirâm arasında en çok talebesi olan sahabidir. Her biri bir şöhret olan Alkame, Esved, Mesruk, Ubeyde, Haris, Kadı Şureyh gibi zatlar İbn-i Mes’ûd’tan feyz aldılar. İbn-i Mes’ûd hazretleri geceleri herkes uyuyunca Kur’an okur, seher vakti olunca tesbih ve istiğfarla meşgul olurdu. Son derece ibadetkâr, sünnet-i seniyenin yaşanan bir numunesi idi.

Bid’atlarla mücadele eder, sünneti yaşatmaya son derece gayret ederdi. Kûfe’de onun bıraktığı ilim ve irfanın eseri asırlarca silinmemiştir. Allah kendisinden razı olsun. (Tezkiratul Huffâr, c. 1, s. 13)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İLK SAHABİLER KİMLERDİR?

İlk Sahabiler Kimlerdir?

ABDULLAH İBNİ HÂRİS İBNİ CEZ’E (R.A.) KİMDİR?

Abdullah İbni Hâris İbni Cez’e (r.a.) Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.