Acıgöl'de Flamingolardan Tefekkür Şöleni

Türkiye'nin önemli sulak alanlarından Acıgöl'de göçe hazırlanan flamingolar Doğa Koruma ve Milli Parklar 5. Bölge Müdürlüğü ekipleri tarafından görüntülendi.

Türkiye'de Tuz Gölü'nden sonra suyu sodyum sülfat oranı yoğunluğu açısından ikinci sırada yer alan Afyonkarahisar-Denizli sınırlarındaki Acıgöl, çok sayıda kuş türüne de ev sahipliği yapmasıyla biliniyor.

Yerli ve yabancı pek çok kuş gözlemcisi tarafından ziyaret edilen gölde, yaklaşık 20 familyadan 160'ın üzerinde kuş çeşidi bulunduğu tahmin ediliyor.

Bölgede allı turna olarak da bilinen flamingoların en önemli üreme alanlarından olan Acıgöl'deki besin kaynakları, hayvanların tüylerinin renklerini de etkiliyor.

Açık pembemsi allı turnalar, gölün doğal güzelliğine renk katarken, fotoğraf tutkunlarını da bölgeye çekiyor.

Doğa Koruma ve Milli Parklar 5. Bölge Müdürlüğü ekipleri, Acıgöl'de sulak alanın gözlemlenmesi ve hayvan sayılarıyla ilgili çalışma başlattı.

Havadan görüntülenen gölde, sonbahar olmasına rağmen flamingoların sayılarındaki artış dikkati çekerken, görsel şölenleri de hayranlık uyandırdı.

"Gölde 20 familyadan 160'ın üzerinde kuş türü yaşıyor"

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Doğa Koruma Biyoizlem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:

"Acıgöl, Türkiye'nin en önemli sulak alanları arasındadır. Başta flamingolar olmak üzere, barındırdığı yaklaşık 20 familyadan 160'ın üzerinde kuş türü yaşamaktır. Bu kuş çeşitliliği gerek yurt içi gerekse yurt dışından kuş gözlemcilerinin ve doğa fotoğrafçılarının ilgisini çekmektedir. Acıgöl'ün diğer bir önemli özelliği ise sodyum sülfat üretiminde dünyada 6. sırada yer almaktadır. Ülkemizdeki ise Tuz Gölü'nden sonra sodyum sülfat oranıyla ikinci sırada yer alıyor."

Acıgöl'ün, doğa fotoğrafçılarının ve kuş gözlemcilerinin uğrak yeri olduğunu aktaran Erişmiş, temmuz ayından itibaren Acıgöl'de flamingo sayısının arttığını ifade etti.

Erişmiş, gölde, Angit ördeği (Tadorna ferruginea), Yeşilbaş ördeği (Anas platyrhynchos) ve Suna (Tadorna tadorna) gibi türler olduğunu kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.