Açlık, İç Savaş ve Soykırımın Vurduğu Ülke

Afrika'nın en genç ülkesi olan ve 2011'de Sudan'dan ayrılan Güney Sudan, iç savaş, açlık ve soykırım tehlikesiyle yüz yüze. Uluslararası kurumların hakkında rapor hazırlamaktan öteye geçmediği Güney Sudan'da istikrarsızlık ve iç savaş nedeniyle 2 milyon kişi göçe zorlandı, on binlerce kişi hayatını kaybetti.

2011 yılında Sudan'daki referandum sonucu bağımsızlığını ilan ederek Afrika'nın en genç ülkesi haline gelen Güney Sudan, aradığı istikrarı 'ayrılık'ta bulamadı.

Bir türlü istikrarı sağlayamayan Güney Sudan'da devam eden iç çatışmalarda çok sayıda insan hayatını kaybetti, 2 milyona yakın kişi, Güney Sudan ordusu ve ona bağlı milis güçler tarafından göçe zorlandı.

Uluslararası insan hakları örgütleri ve Birlemiş Milletler'in sıkça uyarıda bulunduğu Güney Sudan, 'soykırım' tehlikesi ile yüz yüze.

İKİ MİLYONDAN FAZLA İNSAN AÇLIK TEHLİKESİ ALTINDA

Güney Sudan'da 2011'den itibaren devam eden iç çatışmalarda onbinlerce insan hayatını kaybetti. 2 milyon kişi yer değiştirdi veya komşu ülkelere sığındı. Yaklaşık 2 buçuk milyon kişi ise açlık tehlikesi ile karşı karşıya.

Arap ve Müslüman olan Kuzey'den ayrılan Güney Sudan'ın ayrılık sonrası ekonomisi ciddi derecede zarara uğradı. Ülke ekonomisi açısından petrol hayati bir öneme sahip iken, Güney Sudan'ın milli geliri neredeyse bin 500 dolar.

Güney Sudan'da yapılan etnik temizlik, BM raporlarına yansıdı. Güney Sudan'ın ilk devlet başkanı olan ve hala devlet başkanlığı görevini yürüten Salva Kir, bu etnik temizlikten ve Güney Sudan'da köylerin yakılıp yıkılmasından sorumlu tutuluyor. BM denetçileri, halkın göçe zorlandığını belirtiyor. Kesin rakamlar bilinmiyor ancak, 2 buçuk milyondan fazla kişinin ülkeyi terk etmek durumunda kaldığı raporlara yansıyor. Hayatını kaybedenler ise on binlerle ifade ediliyor. Güney Sudan'da nüfusun yarısının (6,1 milyon) insani yardıma muhtaç olduğu, bu sayının 2017 yılında yüzde 20 ila 30 artmasının beklendiği kaydediliyor.

'Ayrılık' Güney Sudan'a istikrar getirmedi

AYRILIK GÜNEY SUDAN'A İSTİKRAR GETİRMEDİ

2011 yılında Sudan'dan bağımsızlığını ilan ederek ayrılan Güney Sudan, soykırım tehlikesiyle yüz yüze. 2013'ten bu yana, 2 milyona yakın kişi ordu ve orduya bağlı gruplar tarafından göçe zorlandı.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Güney Sudan'da nefret söylemini, tahrikleri ve şiddeti bitirmek için liderler üzerinde baskı oluşturulması ve silah ambargosu uygulanması için ivedi önlem alınmaması halinde ülkenin soykırıma sürükleneceğini ifade etti. Ban, Güney Sudan'daki istikrarsızlığın bölgeyi tehdit ettiğini vurgulayarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine (BMGK), tüm tarafların savaşma kabiliyetini azaltacak silah ambargosu koyması çağrısında bulundu. BM Genel Sekreteri, "Eğer başarısız olursak, Güney Sudan kitlesel vahşete doğru sürüklenecektir." dedi.

BMGK GÜNEY SUDAN'I SİLAHLANDIRIYOR

BM Genel Sekreteri Ban'ın yaptığı uyarılara ve hazırlanan raporlara rağmen, BMGK, kıyımların önünü açan silahların satılması için Güney Sudan'a silah ambargosu uygulanması tasarısını reddetti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne ABD tarafından sunulan ve Güney Sudan'a silah ambargosu uygulanmasını öngören tasarı kabul edilmedi. Tasarıya BM Güvenlik Konseyi üyelerinden 7 ülke 'evet' oyu verirken, Çin, Japonya, Rusya, Angola, Mısır, Malezya, Venezuela ve Senegal 'çekimser' oy kullandı.

Kaynak: Yeni Şafak / fotoğraf: bbc

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.