Adalet Timsali Bir Aile

Efendimizin (s.a.v) aile hayatında adaletin yeri ve önemi nedir? Ailede adalete sağlamanın önemi nedir?

Fahr-i Kâinât Efendimiz, 25 yaşından 53 yaşına kadar Hazret-i Hatice Vâlidemiz ile saâdetli bir aile hayatı yaşadı.

Firâset ve sadâkatiyle Hazret-i Hatice, Peygamberimiz’in maddî ve mânevî en büyük destekçisi idi. Öyle ki; Efendimiz’in hayatının her senesinde nice çileler eksik olmasa da, sadece Hazret-i Hatice’nin vefât ettiği yıla, Senetü’l-Hüzün adı verilmiştir.

Hazret-i Hatice’nin vefâtından sonra, Peygamberimiz; hicreti müteâkip -Cenâb-ı Hakk’ın murâdı üzere, muhtelif hikmetlerle- birden fazla evlilikler yaptı. Yakın dostu Hazret-i Ebûbekir’in kızı Hazret-i Âişe dışındaki hanımları, dul idiler. Bu evliliklerin bazısı siyâsî, bazısı akrabalık bağlarını güçlendirme, bazısı sahip çıkma ve himâye etme niyetiyle idi. Bunların hiçbiri nefsânî bir arzu sâikıyla değildi.

Hazret-i Âişe ise; genç ve zeki bir Annemiz olarak, Peygamberimiz’in 2000’den fazla hadîs-i şerîfini ümmete nakletti. İbn-i Abbas’ın ifadesiyle, Hazret-i Âişe’nin ilminden istifâde etmeyen müçtehid yoktur.

Efendimiz; ailede adâlete ve kul hakkına çok dikkat etmiş, eşler arasında taksimâta riâyet etmiştir. Evlâtlar arasında da eşitliğe riâyet edilmesini emretmiştir.

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Hazret-i Fâtıma’nın evinde kaldığı bir gün, torunları olan Hasan ve Hüseyin efendilerimiz su istediler. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, önce Hazret-i Hasan’a su verdi. Hazret-i Fâtıma -radıyallâhu anhâ-, Efendimiz’in Hasan’ı daha çok sevdiği hükmüne vardı. Efendimiz de;

“–Hayır! İlk defa Hasan istedi.” buyurdular ve sonra da şöyle ilâve ettiler:

“–Bağış ve ihsanlarınızla çocuklarınıza müsâvî (eşit) muâmelede bulunun. Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım.” (İbn-i Hanbel, I, 101; İbn-i Hacer, el-Metâlibu’l-Âliye, IV, 69; Heysemî, IV, 153)

Adâletsizlik, aile fertleri arasına menfî duyguların yerleşmesine sebebiyet verir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2025 Ay: Nisan, Sayı: 242

İslam ve İhsan

AİLE İÇİ HAK VE ADALETİN ÖNEMİ

Aile İçi Hak ve Adaletin Önemi

AİLEYİ BESLEYEN TEMEL DEĞERLER

Aileyi Besleyen Temel Değerler

PEYGAMBERİMİZİN ADALETİ İLE İLGİLİ ÖRNEKLER

Peygamberimizin Adaleti ile İlgili Örnekler

PEYGAMBER EFENDİMİZİN AİLE HAYATI

Peygamber Efendimizin Aile Hayatı

PEYGAMBERİMİZİN AİLE HAYATI NASILDI?

Peygamberimizin Aile Hayatı Nasıldı?

PEYGAMBERİMİZİN EVLİLİK VE AİLE HAYATI NASILDI?

Peygamberimizin Evlilik ve Aile Hayatı Nasıldı?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.