Adam Olamayışımızın Sebepleri Nelerdir?

Yüzakı Dergisi, Aralık [2015] sayısında; ümmet olarak, millet olarak ideal mânâda «adam olamayışımız»ın sebeplerini masaya yatırıyor.

Kaht-ı ricâl... Adam kıtlığı... Nüfus çok, insan ganî... Fakat yetişmiş adam zor bulunuyor.

YETİŞMİŞ ADAM

Demek ki yetişme ve yetiştirme meselesi. Eğitim ve terbiye meselesi...

Dün hem nefsinin hem kıtaların zimâmını elinde tutabilen kudretli adamlar yetiştirenmedeniyetimiz, neredeyse sıfıra ircâ oldu.

Şimdi yeni baştan talebe olma zamanı. O medeniyetin kurucu rehberine, baş muallimine, Hazret-i Fahr-i Kâinâta; O (s.a.v.)’E TALEBE OLMAK

İç âlemimizde huzurun, dış dünyadaki sulh ve sükûnetin, dirâyet ve kudretin şifresini O öğretmişti cedlerimize...

İstanbul’un fethi hedefini koyarak bizi Anadolu’ya O sevk ettiği gibi; dârusselâm, selâmet yurdu, yani cennet hedefini koyarak, cennet fidanı, rahmet insanı, irfan şahsiyeti, yürek yiğidi olmaya da O tevcih etmişti.

İKİ YÜZYILIN ACISI

Yüzümüz ak, sözümüz pâk, bakışımız ibretli, nazarımız şefkatli, elimiz merhametli, pazumuz kuvvetli, ayağımız devletli idi O’na talebe iken... O’nun müstesnâ rahlesinden kaçıp, kirli tezgâhlara çırak olmayı mârifet sandık.

Şimdi; Ne dünyaya ne ukbâya yaramayan darmadağınık bir hâlimiz var.

Hâlbuki; Bir elimizde usturlâb, bir elimizde hak Kitap vardı O’na talebe iken...

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ; muharref dîni ve zalim medeniyetiyle batının, kendi ürettiği çöpü İslâm’ın bahçesine atarak  bir taşla iki kuş avlamaya çalıştığını ortaya koyarak ilân etti:

Ağızları şeytan, dilleri dinsiz, ruhları hırsız, nefisleri vampir milletlerin 200 yıldır İslâm topraklarında döktükleri milyonlarca masum kanın ve aldıkları milyonlarca suçsuz canın ve kirlettikleri milyonlarca masum ve mazlum yüreğin haddi hesabı yok. Müslüman memleketlerden çaldıkları zenginliklerin yine haddi hesabı yok. İki yüzyılın acı gerçeklerine karşı uydurdukları tüm bahanelere bu yüzden milyonlarca yuh ve lânet!

TERTEMİZ BİR KALBİN SANATI

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; O’nun Muhteşem Ahlâkı makaleler dizisinde; «İbâdet, Ahlâk ve Şahsiyeti» faslını kaleme aldı. Peygamber Efendimiz’in rûhâniyet içinde ibâdet hayatı ve zarâfet sembolü ahlâkının, tertemiz bir kalbin sanatı olduğunu tebârüz ettirdi.

Hazret-i Mevlânâ’dan gönüllerimize akseden pırıltılar ise, günahkâra şefkat ve müsamaha mevzuu oldu; «Gülü Güzelleştiren Sabır» başlığı altında...

Yazarlarımız; ümmet olarak, millet olarak ideal mânâda «adam olamayışımız»ın sebepleri masaya yatırıldı:

İnanç-davranış, söz-fiil uyumsuzluğu, insan yetiştirirken soğuk ve kuru bilgi nakliyle yetinip sıcak ve yakın alâkanın kaybedilmesi... Muhabbet ve şefkat lisanı, ülfet ve ünsiyetin ehemmiyeti...

TEHECCÜD VE ZİKRULLAH

Bir insan yetiştirme mektebi olarak tasavvuf... Tasavvufun iki ana esası: Teheccüd ve Zikrullah... Kâmil insanı yetiştiren medeniyet okulumuzdaki ana ders kitabı: Kur’ân... Hâfızlığın beyne katkıları...

Mahkeme hâtıralarıyla neslin yetiştiği aile ocağının başına gelen felâketler...

Tarihin insan yetiştirmede en büyük hamlelerini yapan şahsiyetlerden İmâm-ı Rabbânî, Nizâmülmülk; ilim tarihimizin yetişmiş büyük şahsiyetlerinden Ali Kuşçu; devlet adamı yetiştiren ailelerden bir misal olarak Köprülü Mehmed Paşa; son devir münevver devlet ricâlinden Said Halim Paşa dosyamızdaki sîmâlar...

Şiirler... 22 Aralık’ta idrak edeceğimiz Mevlid Kandili vesilesiyle na‘tlar...

Ecdâdın izinde, vicdan çağrısında, gönül davetinde mısralar...

Ayrıntılı Bilgi: www.yuzaki.com.tr

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.