Âdetli ve Lohusa Kadına Yasak Olan Şeyler

Âdetliyken ve lohusalık döneminde neler yapılmaz? Kadınların âdet ve lohusa hallerinde yapılmayacaklar/yapamayacakları şeyler…

Âdetli veya lohusa kadının dinen yapamayacağı şeyler...

ÂDETLİ VE LOHUSA KADINA YASAK OLAN ŞEYLER

  1. Namaz:

Âdetlinin ve lohusanın namaz kılmaları ve secde yapmaları haramdır.

Namaz ister farz, ister vacip, ister sünnet, ister nafile ve isterse geçmiş bir namazın kazası olsun. Secde de ister Kur’ân-ı Kerîm’deki secde âyetlerinin okunması ve dinlenmesiyle yapılacak olan tilâvet (okuma) secdesi olsun, isterse şükür secdesi olsun. Dolayısıyla âdetlinin ve lohusanın, her nasılsa, okudukları ya da duydukları secde âyetinden ötürü secde yapmaları gerekmez. Çünkü kendilerinde bunun için gerekli olan ehliyet yoktur.

Ancak namaz vakitleri girdiğinde bu durumda olan kadının abdest alıp evinin namaza ayırdığı köşesinde namaz kılacak kadar bir süre oturması ve tesbih ve hamd ile meşgul olması güzel (müstehap)’dir. Böylece uzun süre ayrı kalacağı namaza karşı usanç duymamış olur. Bir rivâyette de böyle yapan kadına kıldığı en güzel bir namaz sevabı verilir, denir.

  1. Oruç:

Âdetli ve lohusanın her türlü oruç tutmaları haramdır. Ancak bu durumda tutmadıkları oruçlarını sonradan kaza ederler. Hattâ oruçlu iken, akşam olmadan az önce kan gelse, o günün orucu bozulur ve onun da kazası gerekir.

  1. Kur’ân-ı Kerîm Okuma:

Âdetli ve lohusanın, Kur’ân-ı Kerîm’den, bir  âyetten az da olsa, okumaları haramdır. Çünkü Hazret-i Peygamberimiz: “Âdetli kadın da cünüp de Kur’ân’dan bir şey okumasın.” buyurmuşlardır.

Bu, Kur’ân-ı Kerîm’i, Kur’ân olarak okuma hâlindeki hükümdür. Kur’ân’dan olan sözlerle duâ, ya da zikir kastetmesi hâlinde, okuyacağı şeyler uzunca bir âyet kadar varsa hüküm yine aynıdır. Ama, “bismillâh”, “elhamdülillâh” gibi kısa ifadelerse bu câizdir. Hattâ sırf duâ kastıyla okunması hâlinde, meselâ: “Fâtiha”nın tamamının bile okumasında sakınca yoktur, diyenler de vardır.

Âdetli ya da lohusa ve hattâ cünüp olan birisi, Kur’ân öğreticisi ise her iki kelimeden birini atlamak sûretiyle kesik kesik okur ve öğretir.

Sadece ağzı yıkamak, Kur’ân okumayı helâl kılmaz. Nitekim sadece elleri yıkamak da dokunmayı helâl kılmaz.

  1. Kur’ân’a Dokunma:

Tam bir âyetin yazılı olduğu şeye, âdetlinin ve lohusanın dokunması da haramdır.

Dokunma konusunda, Kur’ân’ın yazılı kısmı ile yapraklarının boş bulunan beyaz kısmı ve Mushaf’a bitişik olan cildi eşittir.

Kur’ân-ı Kerîm’e, ondan ayrı bir şeyle, meselâ: ona bitiştirilmemiş bir ciltle ya da elbisenin yeniyle dokunması câizdir.

Zikir ve duâ mecmualarını tutmak câiz ise de hoş değildir, tutmamak daha iyidir.

Kur’ân-ı Kerîm’in yabancı dillerle yapılmış tercümelerine el sürmek de mekruhtur.

  1. Mescide Girme:

Bu durumdaki kadının, beklemeksizin geçmek şeklinde de olsa mescide girmesi haramdır. Mescidlerin, üzeri de mescid hükmündedir.

Bir zarûret bulunması durumu müstesnâdır. Böyle durumlarda da mümkünse teyemmüm yaparak girmesi daha güzel olur.

  1. Tavaf Yapma:

Âdetlinin ve lohusa kadının Kâbe’yi tavaf etmeleri de haramdır. Bu durumda iken tavaf yapmışsa tavâfı geçerlidir (sahih), ancak bir hatâ ve bir günah işlemiştir, bu yüzden büyük başlardan bir ceza kurbanı kesmesi gerekir. Tavâfın, mescidin içinde yapılmasıyla dışında yapılması arasında fark yoktur.

  1. Cinsel İlişki:

Âdetli ve lohusa kadına cimâ yapması haramdır…

* * *

Âdetlinin âdeti, lohusanın da lohusalığı sona erdiğinde, bir an önce yıkanmaları; bu mümkün değilse teyemmüm yapmaları gereklidir. (Daha geniş bilgi için bakınız; Doç. Dr. Faruk Beşer, Hanımlara Özel İlmihal, Nûn Yayınları; Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları)

Kaynak: Sevde Kahraman, Şebnem Dergisi, Sayı: 9

İslam ve İhsan

ÂDET DÖNEMİNDEKİ BİR KADININ İBADET HAYATI

Âdet Dönemindeki Bir Kadının İbadet Hayatı

ADET VE LOHUSA OLAN KADINLARA HARAM OLAN ŞEYLER

Adet ve Lohusa Olan Kadınlara Haram Olan Şeyler

KADINLARIN ÖZEL HÂLLERİ (ÂDET, LOHUSALIK VE İSTİHÂZE) İLE İLGİLİ HADİSLER

Kadınların Özel Hâlleri (Âdet, Lohusalık ve İstihâze) ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.