Adı İmam Hatip Okullarıyla Özdeşleşen Mahmut Celalettin Ökten Vefatının 63. Yılında Anılıyor

İlmi bilgisinin yanında başarılı öğretim metotları dolayısıyla "Celal Hoca" olarak anılan, Türkiye'nin ilk imam hatip okulunun müdürü Mahmut Celalettin Ökten'in vefatının üzerinden 63 yıl geçti.

Türkiye'nin dini, ilmi, kültürel ve sosyal hayatında önemli yeri olan imam hatip okullarının kurulması fikrinin ilk sahibi ve ilk program yapımcılarından Ökten, vefatının 63. yılında anılıyor.

Ökten, genç yaşlarda ettiği "Ya Rabb'i, eğer bana Kur'an-ı Kerim'in dilinden anlamayı na­sip edersen, ölünceye kadar senin dininin tellalı olacağım." duası istikametinde, öncü nesillerin yetiştirilmesinde önemli çalışmalara önayak oldu.

Dini ilimler alanında isim yapmış köklü bir aileye mensup olan Ökten, Trabzon'da 1882 yılında dünyaya geldi. Küçük yaşta önce babası Salih Zihni Efendi'yi, sonra da annesi Güller Hanım'ı kaybetti.

Babaannesinin himayesinde büyüyen Ökten, küçük yaşta hafızlık eğitimini tamamladı. Rüştiyeyi bitirdikten sonra Trabzon İdadisine kaydolan Ökten, bir yandan da medrese eğitimine devam etti. Ökten, idadide okuduğu yıllarda dedesi Ömer Feyzi Efendi'nin yerine Trabzon Çarşı Camisi'nin imam hatipliğini yaptı.

İstanbul'a 1905'te gelen ve Darülfünun Edebiyat Şubesinden 1911'de mezun olan Ökten, ardından İstanbul Sultanisi Arapça öğretmeni olarak göreve başladı.

Ökten, Darülfunun'da okuduğu dönemde hocaları Babanzade Ahmed Naim, İzmirli İsmail Hakkı ve Mehmed Akif'in yakın ilgi ve sevgilerine mazhar oldu. Arap edebiyatını Ali Fehmi (Cabiç) ve Şev­ket Efendi'den okuyan Ökten, Fatih dersiamlarından Mustafa Asım ve Muğ­lalı Ali Rıza Efendi'den de kelam ve usul-i fıkıh konusunda özel dersler aldı.

İlmi bilgisinin yanı sıra başarılı öğretim metodu sayesinde kısa zamanda "Celal Hoca" ünvanıyla anılmaya başlanan Ökten, kentin çeşitli okullarında edebiyat, felsefe ve mantık dersleri verdi.

İMAM HATİPLERİN MÜFREDATI İÇİN DE ÇALIŞTI

Vefa Lisesinde felsefe hocasıyken 1947'de emekliye ayrılan, 1949'da Maarif Vekaletince İstanbul'da açılan imam hatip kursuna müdür ve öğretmen olarak atanan Ökten, bu vesileyle, sadece pratik bilgiler vermeyi hedef alan bu tip kursların yeterli olmadığını gördü ve bunların orta dereceli okullar haline getirilmesi gerektiği kanaatine vardı.

Bu amaçla da dönemin Maarif Bakanı Tevfik İleri başta olmak üzere pek çok kişiyle görüşen Ökten, İleri'nin de desteğiyle bu okulların ders müfredatı üzerinde çalıştı.

İmam hatip okullarının müfredatına hem dini hem de fen ilimlerinin konulması için büyük çaba harcayan Ökten, kendi ifadesine göre, "kimi zaman bu okulların müfredatına yabancı dil, sosyoloji, felsefe, fizik, kimya gibi derslerin konulmasına karşı çıkan hocalarla, kimi zaman da bu okullarda Arapçanın ders olarak yer almasına karşı çıkan, Kur'an-ı Kerim'in Türkçe tercümesinden ve Latin harfleriyle yazılan kitaplardan okutulmasını isteyenlerle" mücadele etti.

Ökten'in bu süreçte birçok yetkiliyle yaptığı görüşmeler sonrasında, imam hatip okullarının açılması yönünde karar alındı. Ökten, 1951'de eğitim hayatına başlayan İstanbul İmam Hatip Okulunun ilk müdürü oldu.

Ömrü boyunca ilim, irfan yolunda koşarak örnek gösterilen, imam hatip okullarının açılması ve yaygınlaşması için mücadele eden Ökten, bu okullarda hocalık ve idarecilik görevlerini üstlendi.

İMAM HATİPLERİN TARİHİNDE UNUTULMAZ YERE SAHİP

Mahmut Celalettin Ökten, okula atanmasının ardından kimi zaman elinde süpürgeyle temizlik, kimi zaman tamirat yaptı, çoğu zaman da tahta karşısına geçip öğrencilerine ders anlattı.

Dönemin zor şartlarında imam hatip okullarının yaşaması ve gelişmesi için çalışan "Celal Hoca"nın adı, bu okullarla özdeşleşti. Böylece "Celal Hoca"nın, bu okulların tarihinde çok önemli ve unutulmaz bir yeri oldu.

Arapça, Farsça ve Fransızcayı iyi derecede bilmesinin yanı sıra İslami ilimlerle beraber Batı bilim ve düşüncesine hakim olan Ökten, resmi derslerinin yanında Beyazıt'taki Soğanağa Camisi'nde de 6 yıl süreyle cumartesi günleri, İmam Gazali'nin "İhya-u Ulumid-din" adlı kitabını okuttu, ayrıca İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünde 2 yıl ilm-i tevhid ve kelam dersleri verdi.

Gayretli, aynı zamanda sabırlı ve kanaatkar anlayışla eski kültürün yeni nesle aktarılmasında başarılı hizmetlerde bulunan Ökten, oldukça sade bir hayat yaşadı.

Ökten, Doğu ve Batı kaynaklarından tercüme ederek sarf, nahiv, edebiyat, kelam, İslam felsefesi, felsefe ve ahlaka dair kitap ve makaleleri derledi.

İslami ilimlerde modern metodoloji ve sosyolojinin uygulanmasını arzu eden, klasik kelamın, çağın insanı ve İslam dünyasının ihtiyacını karşılayacak yeni ilmi kelam haline getirilmesini gerekli gören Ökten'in bu amaçla hazırladığı, tamamlanmamış çalışmaları da bulunuyor.

Arap edebiyatını çok iyi bilen ve güçlü bir hafızaya sahip olan Ökten, 1000 cildi aşkın eserden oluşan kitaplığını da Süleymaniye Kütüphanesi'ne bağışladı.

Hayata 21 Kasım 1961'de veda eden Ökten'in cenazesi, Edirnekapı Sakızağacı Şehitliği'ndeki aile kabristanına defnedildi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

CELALETTİN ÖKTEN KİMDİR?

Celalettin Ökten Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.