Adı İstanbul Olan Başka Bir Şehir Daha Var

Türkiye’ye resmi ziyarette bulunan Nijer Başbakanı Brigi Rafini’nin tercih ettiği beyaz renkteki yerel kıyafeti dikkat çekti.

Nijer Başbakanı Brigi Rafini, Çankaya Köşkü’ne geldiği sırada hafif kar yağışı ve rüzgarın olması nedeniyle ağzını beyaz örtü ile kapattığı sanılmıştı. Ancak öyle olmadığı ve bunun bir gelenek olduğu ortaya çıktı. Nijer Başbakanı Rafini’nin üzerindeki beyaz yerel kıyafet, “Çölün mavi insanları” olarak bilinen Tuareglerin giydiği yerel bir giysiydi. Tuareglerin kendilerini gerçek Osmanlı torunu olarak nitelendiriyorlar. Nijer Başbakanı’nın da Türkiye ziyareti sırasında bu Tuareg kıyafetini tercih etmesi bir dostluk mesajı olarak algılandı.

TUAREG GELENEĞİ

Nijer Başbakanı’nın yüzünü peçe gibi kapatmasının da bir Tuareg geleneği olduğu öğrenildi. Çünkü Tuaregler ‘kadınların yerine erkeklerin peçe taktığı Müslüman topluluk’ olarak da biliniyorlar.

ADI İSTANBUL OLAN AFRİKA ŞEHRİ

Osmanlı Devleti’nin en uzak toprağı olan Fizan’ın güneyinde yer alan Nijer’de Osmanlı kültürünün izlerine hâlâ yaşatan Tuareqglerin başkenti, Sahra Çölü’nün ortasındaki Agadez ya da diğer adıyla İstanbulewa... İstanbul’a 5000 km uzaklıktaki Tuaregler kendilerine Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezit’in torunu olarak görüyorlar.

Bölgede hâkim olan genel kanıya göre, Agadez’i yöneten Sultan İbrahim Umaru Yıldırım Bayezit Han’ın soyundan geliyor. Sultan Bayezit’in, oğlu Yunus’u bölgeye vali atamasından sonra kendilerine “İstanbul’dan gelenler” anlamında “İstanbuleva” diyen Nijerliler, Türkleri bağrına basıyor. İstanbulewa kentinde Osmanlı sancağı dalgalanıyor.

İstanbuleva’da yaşayan Tuareg halkının Türklerin kültür bağlarıyla büyük bir benzerlik gösteriyor. Kadınlarındaki giyim tarzı Türkmen giyim tarzına çok benziyor.

 

İslam ve İhsan

NİJER'DE OSMANLI SANCAĞI DALGALANIYOR

Nijer'de Osmanlı Sancağı Dalgalanıyor

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.