Afganistan’da Açlık ve Yoksulluk En Çok Evlerinden Olmuş Aileleri Etkiliyor

Afganistan’da yaşanan açlık ve yoksulluk en çok ülke içinde yerinden edilmişleri etkiliyor.

Taliban’ın 15 Ağustos’ta Afganistan’da kontrolü ele almasının ardından çoğu yardım kuruluşunun ülkeyi terk etmesi, çatışmalardan kaçarak kamplara sığınanları kendi başına mücadele etmek zorunda bıraktı.

Kamplardaki durumun son aylarda giderek kötüleştiği, temel ihtiyaçlara yönelik yardımların neredeyse hiç yapılmadığı görülüyor. Kamptaki ailelere göre, sadece bir iki dernek dışında son 3 aydır hiçbir yardım kuruluşu tarafından yardım yapılmadı.

Geçmişte Taliban ile eski yönetim askerleri arasında yaşanan çatışmalardan kaçarak kamplara sığınanlar, havanın soğumasıyla kendi kurdukları derme çatma çadırlarda zor şartlarda hayata tutunmaya çalışıyor.

Ülkede yaşanan açlık ve kuraklık kamp sakinlerini derinden etkiliyor ve aileler, kışın yaklaşmasıyla bir lokma ekmek bulabilmek için kara kara düşünüyor. Geleceğe dair umutların tükendiği kampta, açlık, işsizlik, maddi imkansızlık, çocukların eğitimden mahrum kalması ve sağlık hizmetlerinin olmaması en büyük sorunların başında geliyor.

SAVAŞTA TAHRİP OLAN EVLERİNİ TAMİR EDECEK PARALARI YOK

Afganistan’ın kuzeyindeki Belh vilayetinin merkezi Mezar-ı Şerif kentinin doğusunda bulunan Hamdard Kampı’nda yaklaşık 2 bin kişi bulunuyor.

Afganistan’ın kuzeyindeki Faryab, Cüzcan, Sar-i Pul ve Belh vilayetlerinde yaklaşık 2 yıl önce Taliban ile eski yönetim askerleri arasında yaşanan çatışmalardan kaçarak Hamdard Kampı’na sığınan ailelerin durumu giderek kötüleşiyor.

Kamptakilerin bazıları dilencilik yaparak, bazıları da günlük işlerde çalışarak geçimlerini sağlamaya çalışırken savaşta tahrip olan evlerini yeniden tamir edecek paraları olmadığı için mecburen burada kalmaya devam ediyorlar.

Hamdard Kampı sakinlerinden Gül Kamer, 1,5 sene önce yaşanan çatışmalar üzerine Cüzcan vilayetinin Akça ilçesinden kaçarak Mezar-ı Şerif kentindeki bu kampa sığındıklarını söyledi.

Yaklaşık 3 ay öncesine kadar yardım kuruluşlarının kendilerine az da olsa yardım yaptığını ifade eden Kamer, Taliban’ın gelmesiyle yardım kuruluşlarının ülkeyi terk ettiğini ve artık neredeyse hiç yardım yapılmadığını belirtti.

Kamer, “Havalar soğumaya başladı. Son birkaç aydır yardımlar kesildi. Çok zor durumdayız. Yiyecek ekmeğimiz ve yakacak odunumuz yok.” dedi.

Yaklaşık 2 sene önce Faryab vilayetinin Almar ilçesinde yaşanan çatışmalardan kaçarak kampa sığınan 7 çocuk annesi Halime Surhab da havanın soğumasıyla kara kara düşünmeye başladıklarını ve bu kışın nasıl geçeceğini tahmin bile edemediklerini kaydetti.

Taliban yönetimi öncesi az çok yardım aldıklarını dile getiren Surhab, “Taliban’ın ülkeye hakim olmasıyla ne devlet ne özel kurumlardan bize yardım yapıldı. Doğru düzgün çadırımız bile yok. Soğuk havada zor durumda yaşamaya çalışıyoruz. Eğer yardım edilmezse bu kış özellikle kamptaki çocukların durumu çok kötü olabilir.” diye konuştu.

SOĞUKTAN 4-5 AİLE AYNI ÇADIRDA ISINMAYA ÇALIŞIYOR

Haftada sadece birkaç gün pamuk tarlasında çalıştıklarını ve kazandıkları para ile ancak birkaç kuru ekmek alabildiklerini aktaran Surhab, soğuktan korunmak için topladıkları çöpleri çadırda yaktıklarını, böylece 4-5 aile tek çadırda ısınmaya çalıştıkları anlattı.

İmkanların yetersiz olmasıyla kampta hastalıkların arttığını belirten Surhab, hastaları tedavi ettirecek paralarının dahi olmadığını vurguladı. Surhab, “Bu kış kampta insanlık faciasının yaşanmasından korkuyoruz.” dedi.

Belh vilayetinin Devlet Abad ilçesinde yaşanan şiddet olayları yüzünden yaklaşık 2 sene önce Hamdard Kampı’na yerleşen 9 çocuk babası Sıraceddin Mevlana, kampta bulunanların birçoğunun dilencilik yaptığını ancak elde ettikleri paranın geçimlerine yetecek kadar olmadığını söyledi.

Son birkaç aydır sadece 2 dernek dışında hiçbir kurum tarafından kamptakilere yardım yapılmadığını aktaran Mevlana, bu nedenle durumun giderek kötüleştiğini bildirdi.

AÇLIK VE YOKSULLUK NEDENİYLE 5 KİŞİ ÖLDÜ

Hamdard Kampı’nda son birkaç ay içinde açlık ve yoksulluk nedeniyle 5 kişinin hayatını kaybettiğini belirten Mevlana, bu gidişle bu sayının daha da artmasından endişe edildiğinin altını çizdi.

Kamptaki çocukların çoğunun giyecek elbise ve ayakkabısının bulunmadığını kaydeden Mevlana, “Yardım kuruluşlarının yakından gelip bizim halimizi görmesini ve bize yardım etmesini istiyoruz.” dedi. Kamptakilerin çoğunun evlerinin savaş nedeniyle harabeye döndüğünü aktaran Mevlana, evlerini yeniden inşa edecek ve hatta evlerine kadar gitmek için dahi parasının bulunmadığını belirtti.

Mevlana, “Son günlerde sıcak yemek bulmak bir yana kuru ekmek bulmak için de çok zorlanıyoruz. Hatta çocuklarımız çoğu gece aç uyuyor. Dünya bizim sesimiz duymuyor.” diye konuştu.Afganistan Göçmenler Bakanlığının kayıtlarına göre, ülkede halihazırda yurt içinde yerinden edilmiş 3 milyondan fazla kişi bulunuyor.

ÜLKE NÜFUSUNUN YARIDAN FAZLASI AÇLIKLA BOĞUŞUYOR

Taliban, halihazırda kuraklık ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından muzdarip olan Afganistan’da yönetime gelmesinden bu yana yoksulluk ve açlık daha da artmaya başladı.

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP) Sözcüsü Vahidullah Amani, 15 Kasım’da bir televizyon kanalına verdiği demeçte, son zamanlarda Afganistan’da tam bir gıda kıtlığıyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Ülke nüfusunun yarıdan fazlasının yeterli gıdaya erişiminin olmadığını vurgulayan Amani, bu durumun ilerleyen zamanda daha da kötüye gideceği uyarısında bulundu.

Taliban Sözcüsü Yardımcısı Ahmadullah Vesik de ülkede devam eden açlığa çare bulabilmek için uluslararası yardım kuruluşlarıyla temas halinde olduklarını kaydetti. Afganistan’da artan yoksulluk nedeniyle günlük gıda ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan çok sayıda aile, geçim sıkıntısı nedeniyle çocuklarını satışa çıkarıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

AFGANİSTAN’DA AÇLIK UYARISI

Afganistan’da Açlık Uyarısı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.