Ahiret Günü ve Hesap Verme Bilinci

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “Ahiret Günü ve Hesap Verme Bilinci” başlığıyla yayınlandı.

“Ahiret Günü ve Hesap Verme Bilinci” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde, kıyametin mutlaka kopacağı, dünya hayatının bitip sonsuz ahiret hayatının başlayacağı belirtildi.

Hutbede, o gün, dünya hayatına ait gizli aşikâr, iyi kötü bütün niyetler ve davranışların ortaya döküleceği ifade edilerek herkesin yaptığının karşılığını alacağı vurgulandı.

İşte 01.07.2022 tarihli cuma hutbesi.

AHİRET: HESAP VERME BİLİNCİ

Muhterem Müslümanlar!

Ensar’dan bir sahabi gelerek Peygamber Efendimiz’e (s.a.s) selam verdi ve şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resûlü! En faziletli mümin kimdir.” Peygamberimiz (s.a.s), “Ahlak bakımından en güzel olandır” buyurdu. Gelen kişi “Peki, en akıllı mümin kimdir” diye tekrar sordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyurdu: “Müminlerin en akıllıları, ölümü en çok hatırlayanlar ve ölümden sonrası için en güzel şekilde hazırlananlardır.” 1

Aziz Müminler!

Cenâb-ı Hak, insana iki hayat bahşetmiştir. Bunlardan ilki içinde yaşadığımız imtihan dünyasıdır. Bu dünya ölümle birlikte sona erer ve ahiret hayatı başlar. Ölüm asla bir yok oluş değil, ebedi hayata geçişin ilk kapısıdır. Ölüm, geri dönüşü olmayan bir geçittir. Artık insan, tekrar dünyaya dönüp salih ameller işlemeyi ne kadar arzu etse de bu mümkün olmayacaktır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Nihayet onlardan birine ölüm gelip çatınca, ‘Rabbim! Beni geri gönder de, geride bıraktığım dünyada iyi işler yapayım’ der. Hayır! Onun söylediği bu söz, boş laftan ibarettir...” 2

Kıymetli Müslümanlar!

Kıyamet mutlaka kopacak, yaşadığımız dünya hayatı bitecek ve sonsuz ahiret hayatı başlayacaktır. İlahi kudretin iradesiyle insanlar yeniden dirilecek, mahşerde toplanacak ve mizan kurulacaktır. İşte o gün, hesap verme günüdür.

O gün, dünya hayatına ait gizli aşikâr, iyi kötü bütün niyetler ve davranışlar ortaya dökülecek ve herkes şu ilahi nidaya muhatap olacaktır:

“Oku şimdi amel defterini! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter!” 3

O gün, diller susacak, azalar konuşacaktır. Rabbimiz bu hakikati şöyle bildirmektedir:

“O gün, onların ağızlarını mühürleriz; yapmış olduklarını elleri bize anlatır, ayakları da şahitlik eder.”4

O gün, kimseye zulmedilmeyecek, herkese sadece yaptığının karşılığı verilecektir. Hiç kimse, ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinin, gençliğini nerede tükettiğinin, malını nereden kazanıp nereye harcadığının, bildiği ile amel edip etmediğinin hesabını vermeden bir yere kımıldayamayacaktır. 5

Değerli Müminler!

Allah’a ve ahiret gününe inanan bir mümine yaraşan, ölüm gelmeden önce kendini hesaba çekmektir. Dünyayı oyun ve eğlence yeri değil, Rabbimizin rızasını kazanma yeri olarak görmektir. İslam’ın dosdoğru çizgisinden; Kur’an-ı Kerim’in rehberliğinden, Peygamber (s.a.s) Efendimiz’in sünnet-i seniyyesinden asla ayrılmamaktır. Allah’ın koyduğu sınırlara titizlikle uymak, helal haram çizgisine riayet etmektir. Fıtratı bozan yönelim ve davranışlardan, aklı uyuşturan alkol ve bağımlılıktan, aile ve toplumu ifsat eden zina ve ahlaksızlıktan, ocakları söndüren kumardan uzak durmaktır. Her amelin kaydedildiğini ve günü geldiğinde hepsinden hesaba çekileceğini unutmamaktır. Hutbemi Yüce Rabbimizin şu ayet-i kerimesi ile bitiriyorum: “Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna, hiçbir çocuğun da babasına fayda veremeyeceği günden korkun! Şüphesiz Allah’ın vaadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın.” 6

Dipnotlar:

1) İbn Mâce, Zühd, 31 2) Mü’minûn, 23/99,100 3) İsrâ, 17/14 4) Yâsîn, 36/65 5) Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 1 6) Lokmân, 31/33.

Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

AHİRET YOLCULUĞU

Ahiret Yolculuğu

AHİRET HAYATININ AŞAMALARI NELERDİR?

Ahiret Hayatının Aşamaları Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.