Âhiret Hayatına Ne Kadar Hazırsınız?
Unutmayalım ki âhirette hiç kimse; “dünyada az yaşadım, çok yaşadım” derdinde olmayacak. Geçen hayatının ne kadar hayırla veya şerle dolu olduğunun derdinde olacak…
Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede:
“Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.” (en-Nâziât, 46) buyuruyor.
DÜNYA HAYATI MI, ÂHİRET HAYATI MI?
O hâlde kısacık dünya hayatına ne kadar ehemmiyet veriyoruz, esas ve ebedî olan âhiret hayatına ne kadar?..
Unutmayalım ki âhirette hiç kimse; “dünyada az yaşadım, çok yaşadım” derdinde olmayacak. Geçen hayatının ne kadar hayırla veya şerle dolu olduğunun derdinde olacak…
Herkes bu dünyaya bir kapıdan, yani ana rahminden giriyor. Nefsânî ve rûhânî davranış ve hislerle dolu engelli bir koşu yeri olan dünya hayâtını yaşıyor. Bu dar koridoru geçtikten sonra, nihâyet mezar kapısından ebedî âleme intikal ediyor.
İKİ KAPILI BİR HAN
İşte dünya, iki kapılı bir han misâli, Hazret-i Âdem’den günümüze kadar bu şekilde sayısız insanla dolup dolup boşaldı. Peki onlar şimdi nerede? Bir müddet sonra biz nerede olacağız? Meçhûl… Ama şurası kesin ki, zâlimlere de mazlumlara da, âbidlere de fâsıklara da ölüm gelip çattı ve şimdi hepsi ebedî hayâtın başlangıcı olan kıyâmeti bekliyor…
ÂNI SONSUZLA DEĞİŞMEK HANGİ AKLIN KÂRIDIR?
Şöyle bir düşünecek olursak, üzerine basıp geçtiğimiz yer, bugüne kadar gelen milyarlarca insanın toprağa dönmüş cesetleriyle doludur. Sanki üst üste çakışmış milyarlarca gölge gibi… Yarın bizler de toprağın sînesine amellerimizle gömülerek bu kesif gölgenin içine süzüleceğiz. Ondan sonra ebedî bir hayat ve sonsuza yolculuk başlayacak. O hâlde biraz durup düşünelim: Ânı, sonsuzla değiştirmek, hangi aklın kârıdır?!
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Kâainat İnsan ve Kur'ân'da Tefekkür, Erkam Yayınları