Âhirete Ne Kaldı?
Abdurrahman bin Avf'dan -radıyallâhu anh- ümmete örnek teşkil eden kıymetli bir söz ve davranış...
Abdurrahman bin Avf -radıyallâhu anh- ticaretle meşgul olan, varlıklı sahâbîlerdendi.
Oruçlu olduğu bir gün, kendisi için zengin bir iftar sofrası hazırlanmıştı.
Yemeklere baktı, baktı ve şöyle dedi:
“Mus‘âb bin Umeyr -radıyallâhu anh-, Uhud Savaşı’nda şehîd edildi. O, benden daha fazîletli idi. Ama kefen olarak bir hırkadan başka bir şeyi yoktu. Onunla başı örtülse ayakları, ayakları örtülse başı açık kalıyordu.
Sonra dünyalık olarak bize her şey verildi. Doğrusu iyiliklerimizin karşılığının dünyada verilmiş olmasından, (âhirete bir şey kalmamasından) korkuyorum.”
Daha sonra Abdurrahman bin Avf -radıyallâhu anh- ağlamaya başladı ve yemeği bırakıp sofradan kalktı. (Buhârî, Cenâiz, 27)
Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- ve birçok sahâbî dünya nimetlerinden istifâde husûsunda isrâfa düşmekten ve şu âyetin şümûlüne girmekten korkarlardı:
“İnkâr edenler ateşe arz olunacakları gün (onlara şöyle denir):
«–Dünyadaki hayatınızda bütün güzel şeylerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı alçaltıcı bir azap göreceksiniz!»” (el-Ahkāf, 20) (Kurtubî, el-Câmi‘ li-Ahkâmi’l-Kur’ân, 46/20)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2021 Ay: Kasım, Sayı: 201