Ahlak Değişir mi?

Ahlâk değişir mi? Kişinin değişimi nasıl olur? İstersek değişebilir miyiz? İşte cevabı...

Çocuk dünyaya tertemiz olarak gelir. Eğer anne ve babası tarafından iyi terbiye edilir, güzel huylarla süslenirse iyi ahlâklı olarak yetişir. Şayet iyi terbiye edilmez, ruhunu kötü huylar bir kara leke gibi kaplarsa ondan güzel ahlâk ve iyi davranışlar beklenmez.

Nasıl ki, bedenimizi rahatsız eden hastalıklar ilâçla tedavi edilirse ruhumuz da çirkin huyların atılarak yerlerine iyi huyların yerleştirilmesi ile tedavi edilebilir.

AHLÂKINIZI GÜZELLEŞTİRİNİZ

Sevgili Peygamberimiz: “Ahlâkınızı güzelleştiriniz”[1] buyurarak kötü ahlâkın düzelebileceğini belirtmiştir.

Kendisinde bulaşıcı hastalık olan bir hasta ile oturup kalkan kimse aynı hastalığa yakalanabilir. Kötü ahlâklı insanlarla arkadaşlık edenler de onların davranışlarından etkilenir ve zamanla iyi huylarını kaybederek kötü ahlâklı olurlar. Bu sebeple, iyi ahlâk sahibi olmak ve bunu devam ettirebilmek için iyi bir ahlâk eğitimi görmek yanında bilgili ve iyi ahlâklı insanlarla arkadaşlık etmek, kötülerle düşüp kalkmaktan sakınmak lazımdır.

Sevgili Peygamberimiz:

– İyi kimselerle arkadaşlık etmeyi, güzel kokular satılan bir dükkanda oturmaya benzetmiştir. Dükkan sahibi o kimseye bir şey ikram etmese bile oranın güzel kokularından yararlanır.

– Kötü kimselerle arkadaşlık etmeyi de demirci dükkanında oturmaya benzetmiştir. Orada oturan kimseye ya bir ateş kıvılcımı sıçrar, veya fena kokusundan rahatsız olur.[2]

İşte bunun gibi iyi kimselerle arkadaşlık edene, iyilerin güzel ahlâkı tesir eder, o da iyi huylu olur. Kötü ahlâklı insanlarla arkadaşlık yapanlara da onların kötü davranışları tesir eder ve zamanla o kimsenin iyi huyları bozulur, kötü ahlâklı olur.

Bize düşen görev; arkadaş seçiminde dikkatli olmak, iyi ve bilgili kimselerle dost olmak, onların söz ve sohbetlerinden yararlanmak, kötü insanlardan uzak durmaktır. Ancak; kötü davranışlardan kurtarmak amacı ile insanlara yaklaşmalı ve iyi ahlâk sahibi olmalarına yardımcı olmalıyız.

[1]   A. Hamdi AKSEKİ, Ahlâk Dersleri, S. 19

[2]   Camiu’s-Sağir.

İslam ve İhsan

HER DOĞAN İSLAM FITRATI ÜZERİNE DOĞAR

Her Doğan İslam Fıtratı Üzerine Doğar

SALİH AMEL VE GÜZEL AHLAK İÇİN OKUNACAK DUA

Salih Amel ve Güzel Ahlak İçin Okunacak Dua

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.