Ahlak Kurallarının Toplum İçin Önemi Nedir?

Ahlak kurallarına neden ihtiyaç duyulur? Ahlak kurallarının toplum için önemi nedir? Ahlaki kuralların toplum üzerindeki etkisi...

Ahlak kuralları; İnsanların kendilerine ve diğer insanlara karşı olan görev ve sorumluluklarını düzenleyen davranış kurallarıdır. (Editörün notu)

ALLAH KURALLARININ TOPLUM İÇİN ÖNEMİ

İslam’da ahlak kurallarının yaptırım gücü sadece toplumun kınaması veya birtakım cezai önlemler değil, kalplere yerleşen Allah korkusu ve sorumluluk duygusudur.

Bu sebeple Müslüman, kendisini kimsenin görmediği ve vicdanı ile baş başa kaldığı yerlerde bile ölçülü davranır, ahlak kurallarına uyar.

İnançlı bir insan, bütün davranışlarının Allah tarafından gözetlendiğini bilir. Dünyada yaptığı her iş ve davranıştan kıyamet gününde sorguya çekileceğine, iyi davranışlarda bulunanların, bunun mükâfatını göreceğine, kötülük yapanların da cezalandırılacağına inanır ve ona göre davranır.

Yüce Allah şöyle buyuruyor:

“Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu(n mükâfatını) görür. Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu(n cezasını) görür.” (99/Zilzâl, 7-8.)

Bu inancı taşıyan Müslüman, bütün davranışlarına dikkat eder, kimseye kötülük yapmaz, elinden geldiği kadar iyilik etmeye çalışır.

Böyle bir inanca sahip olmayan ve başkaları tarafından da duyulup kınanmayacağını anlayan kimse ise fırsat bulunca her türlü kötülüğü yapabilir. Çünkü kalbinde Allah korkusu, vicdanında sorumluluk duygusu taşımayan kimsenin davranışlarını devamlı olarak kontrol etmek, her insanı takip edecek bir polis görevlendirmek mümkün değildir. Fakat her insanın kalbine manevi bir bekçi yerleştirmek mümkündür.

Bunun için,

“Hikmetin başı Allah korkusudur.” denilmiştir.

Büyük şairimiz M. Âkif Ersoy da bu hususu şu mısraları ile ne güzel ifade etmiştir:

Ne irfandır veren ahlaka yükseklik, ne vicdandır,

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.

Yüreklerden çekilmiş farzedilsin havf-ı Yezdan’ın,

Ne irfanın kalır te’siri kat’iyyen ne vicdanın. (Safahat, s. 251.)

İşte o manevi bekçi, insandan hiçbir zaman ayrılmayan, her zaman ve her yerde kendisi ile beraber bulunan ve ona daima sorumluluğunu hatırlatan Allah korkusudur.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet

İslam ve İhsan

DİNİMİZDE AHLAKIN ÖNEMİ NEDİR?

Dinimizde Ahlakın Önemi Nedir?

ŞU VASIFLAR BİR MÜ’MİNİN GÜZEL AHLÂKINDANDIR

Şu Vasıflar Bir Mü’minin Güzel Ahlâkındandır

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.