Ahzâb Suresi 69. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Ahzâb Suresi 69. ayeti ne anlatıyor? Ahzâb Suresi 69. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Ahzâb Suresi 69. Ayetinin Arapçası:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَكُونُوا كَالَّذ۪ينَ اٰذَوْا مُوسٰى فَبَرَّاَهُ اللّٰهُ مِمَّا قَالُواۜ وَكَانَ عِنْدَ اللّٰهِ وَج۪يهًا
Ahzâb Suresi 69. Ayetinin Meali (Anlamı):
Ey iman edenler! Siz de bir vakit Mûsâ’ya eziyet eden kimseler gibi olmayın ki, neticede Allah, hakkında söyledikleri bütün yakışıksız sözlerle onun hiçbir alakası olmadığını ortaya çıkarmıştı. O, Allah katında pek şerefli ve itibarlı bir kuldu.
Ahzâb Suresi 69. Ayetinin Tefsiri:
57. âyette kâfir ve münafıkların Resûlullah (s.a.s.)’e eziyetlerinden söz edilmişti. Burada da mü’minler, Hz. Mûsâ misal verilerek, Efendimiz (s.a.s.)’e eziyet verecek şeylerden uzak durmaya çağrılırlar.
Hz. Mûsâ’ya yapılan eziyetle alakalı olarak Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurur:
“İsrâiloğulları çıplak yıkanıyorlardı. Mûsâ (a.s.) ise, güzelce örtünürdü ve bedenini saklardı. Bir kesim onun hakkında: «Onun hayaları şişkindir ve onun baras hastalığı vardır, yahut da, onda başka bir hastalık bulunmaktadır» demişlerdi. Bir gün Şam topraklarında bulunan bir pınarda yıkanmaya gitti. Elbiselerini bir taşın üzerine bıraktı. Taş elbisesiyle birlikte uçup gitti. Mûsâ çıplak olarak taşın arkasından gidiyor ve: «Ey taş elbisemi ver, ey taş elbisemi ver» diyordu. Nihayet bu hâliyle İsrâiloğulları’ndan bir topluluğun yanına kadar geldi. Baktıklarında onun kendi aralarında yaratılışı en güzel ve sureti en mutedil birisi olduğunu anladılar. Söylediklerinin hiçbirisi onda yoktu. İşte bu âyette anlatılan husus budur.” (Buhârî, Gusl 20; Müslim, Hayz 75)
Bunun dışında da yahudilerin Mûsâ (a.s.)’a yaptıkları eziyetler vardı. Allah Teâlâ bu hususlarda hep Hz. Mûsâ’ya yardımcı olmuş ve onu aklamıştır. Bu âyetten anlaşıldığına göre, müslümanlar arasında iman henüz kalplerine tam yerleşmemiş olanlar, çeşitli vesilelerle Resûlullah (s.a.s.)’i suçluyor, ona eziyet ediyorlardı. Hz. Zeynep’le evliliği etrafında koparılan dedikodulara katılanlar olduğu gibi, Hz. Âişe’ye atılan çirkin iftiraya iştirak edenler de olmuştu. Bazan de ganimetlerin taksimi hususunda hakkına razı olmayıp, Efendimiz (s.a.s.)’i üzücü davranışlarda bulunanlar oluyordu. Nitekim bunlardan birini Abdullah b. Mesûd (r.a.) şöyle anlatır:
“Huneyn savaşında elde edilen ganimetleri taksim ederken, Resûlullah (s.a.s.) bazı kişilere diğerlerinden fazla hisse verdi. Akra b. Hâbis’e yüz deve, Uyeyne b. Hısn’a da bir o kadar verdi. Arapların ileri gelenlerine de o günkü taksimde biraz fazla pay verdi. Bunun üzerine bir kişi:
«–Vallahi bu taksimde adâlet ve hakkâniyet yoktur, Allah rızâsı da gözetilmemiştir!» dedi. Ben de:
«–Allah’a yemin ederim ki, ben bunu Resûlullah (s.a.s.)’e söyleyeceğim» dedim. Gittim, adamın söylediklerini anlattım. Bunun üzerine Allah Resûlü’nün mübârek yüzü, üzüntüsünden kıpkırmızı kesildi.
«–Allah ve Rasûlü de adâlet etmezse, hiç kimse adâlet etmez» buyurdu ve şöyle devam etti:
«–Allah, Mûsâ’ya rahmet etsin. O bundan daha ağır bir ithâma mâruz kalmıştı da, sabretmişti.»” (Buhârî, Edeb 53; Müslim, Zekât 145)
Hâsılı mü’minlerin, ister hayattayken olsun ister vefâtından sonra olsun Allah Resûlü (s.a.s.)’i incitecek her türlü düşünce, söz ve fiillerden uzak durmaları istenmektedir. Netice de Allah Teâlâ, temizlik ve nezâhetin zirvesinde olan Habîb-i Edîbi’ni temize çıkaracak, fakat ona eziyet edenler yaptıklarına pişman olacaklardır.
O halde:Ahzâb Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Ahzâb Suresi 69. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...