Ailede Hak ve Sorumluluklarımız
Ailede hak, görev ve sorumluluklarımız nelerdir? Ailede karı-kocanın birbirlerine karşı vazifeleri…
Bugün âilelerde yaşanan problemlerin temelinde, erkek ve kadınların birbirlerinin hak ve vazifelerini bilmemeleri veya bunlara riâyet etmemeleri yatmaktadır.
AİLEDE HAK, GÖREV VE SORUMLULUKLARIMIZ
Kadınların Kocalarına Karşı Vazifeleri
Merhum Mûsâ Topbaş Efendi’nin âilede vazifeler hakkındaki ikazlarından bazıları şunlardır:
“Kadınların kocalarına hizmet etmesi, İslâm’ın vâciplerindendir. Kocanın, hanımı üzerinde hakkı çoktur. Kadın, kocasının meşrû emir ve sözlerine itaat etmeli, Hakk’ın rızâsına bu yolla kavuşmalıdır.” Nitekim hadîs-i şerîfte buyruldu ki:
“Beş vakit namazını kılan, yılda bir ay orucunu tutan, ırzını koruyan ve kocasına itaat eden kadına cennet kapıları ona açıktır.” (Buhârî, Miskat, II, 202.)
Yine hadis kitaplarında Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh-’ın rivâyeti ile bildirilir. Bir gün âhiret hâtunu Fâtıma-i Zehrâ -radıyallâhu anhâ- Rasûlullâh’ın huzûruna geldi. Rasûlullâh’ı görünce ağladı. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“Ey Fâtıma, seni ağlatan nedir?” buyurdu. Fâtıma -radıyallâhu anhâ-:
“-Yâ Rasûlallâh! Dün gece, Ali ile aramızda bir konuşma oldu. Kasıtsız söylediğim bir söz yüzünden Ali bana kızdı. Ali’nin kızdığını görünce, özür diledim, benden râzı olmasını, yüzüme gülmesini istedim.” dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
“-Yavrum, bilmez misin ki, kocanın rızâsı, Allah Teâlâ’nın rızâsına sebeptir. Rızâsızlığı da onun rızâsızlığına sebeptir. Ey Fâtıma! Ne mutlu o kadına ki, kocası ondan râzı olur. O ise, her gece ve gündüz, kocasının rızâsını arar. Böyle olan kadının bu hâli, bir sene ibâdet etmesinden daha iyidir.
Ey kızım! Kadınlar için amellerin en üstünü, kocasının emrine itaattir. Allah Teâlâ’nın farzlarından sonra ve kocasının emrine itaatten sonra kadınlar için yün eğirmek, iplik bükmekten üstün iş yoktur. Bir saat yün eğirmek, iplik bükmek yahud dokumak için otrumak, kadınlar için bir sene ibâdet etmekten daha iyidir. Dokudukları her bir iplik için amel defterlerine bir şehid sevabı yazılır. Kocasının hakkını gözetince, Cennetteki makamını, dünyada iken görmedikçe vefât etmez. Kadının kocası ile bir saat, bir müddet oturması, Kâbe’yi tavâf etmesinden daha iyidir. Ey Fâtıma! Erkek hanımından râzı olunca, o kadın, cennete, cennetin hangi kapısından isterse girer.”
Bana Secde Etme!
Mûteber hadis kitaplarında Büreyde rivâyeti ile yazılır. Bir bedevî, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gelip:
“-Yâ Rasûlallâh! Ben îman ettim. Lâkin bana bir mûcize göstermeni isterim. Böylece yakînim artsın.” dedi. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, “Ne istersin?” buyurdu.
“-Şu ağacı çağır, huzuruna gelsin.” dedi. Rasûlullâh:
“-Ey ağaç! Allâh’ın Rasûlü’nün sözünü tut ve buraya gel.” Buyurdu. O ağaç, köklerinden sökülüp geldi. Bütün dalları, kök iplikçikleri ile beraber huzurda duru ve Rasûlullâh’a selâm verdi. Köylü, bu hâli görünce, “Yeter, yeter!” dedi.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“-Ey ağaç, yerine git ve köklerini toprağa sal ve dik dur!” buyurdu. Köylü bunu da görünce, Rasûlullâh’ın ayaklarına kapandı ve:
“-Ey Allâh’ın Rasûlü, müsaâde et de sana secde edeyim.” dedi.
Bir bedevî gelerek Peygamber Efendimizden mûcize istemiş, Peygamberimiz de onun isteği üzerine karşılarındaki ağacın kendilerine doğru gelmesini emretmişti. Bu mûcizeyi gören bedevî, Peygamberimize secde etmek isteyince Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
“-Bana secde etme! Çünkü secde Allah Teâlâ’ya mahsustur. Eğer Allah’tan başkasına secde etmek câiz olsaydı, ümmetimin kadınlarına, kocalarının, onlar üzerindeki haklarının büyüklüğünü bilmeleri için, kocalarına secde etmelerini emrederdim.” (Tirmizî, Radâ 10)
Bir hadîs-i şerîfte de:
“-Kocasını üzen kadın, onu râzı edinceye kadar, Allah Teâlâ’nın lânetinde olur.” buyurdu.
Kocanın Karısı Üzerindeki Hakları
Bir kadın, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in huzuruna geldi ve:
“-Yâ Rasûlallâh, kocaların, hanımlarının üzerindeki haklarının neler olduğunu bana bildir de yerine getirebileceksem evleneyim, yoksa evlenmeyeyim.” dedi. Rasûlullah buyurdu ki:
“-Kocasının kadın üzerindeki haklarından biri, nefsini ondan men etmemektir. Biri de, kocasından izinsiz, nâfile oruç tutmamaktır. İzinsiz nâfile oruç tutarsa, açlık ve susuzluk çekmiş olur, orucu kabul edilmez. Bir hakkı da, kocasından izinsiz evden dışarı çıkmamaktır. Eğer izinsiz evden çıkarsa, gökteki meleklerin, rahmet ve azab meleklerinin lânetinde olur. Ondan izinsiz evinden dışarı bir şey vermemektir. Verirse, sevbı başkasına, günâhı kendisine olur.”
Kocaların Hanımlarına Karşı Vazifeleri
Erkeklerin hanımları üzerinde hakları olduğu gibi, hanımların da beyleri üzerinde hakları vardır. Bunlar altı haktır. Erkeklerin bu altı hakkı gözetmeleri lâzımdır:
- Hanımı ile güzel huylu, güler yüzlü olmalıdır. Allah Teâlâ, âyet-i kerîmede:
“Onlarla iyi hayat sürün.” (en-Nisâ, 19) buyurmuştur.
Keşf ve Beyân tefsirinde diyor ki:
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Ebûbekir -radıyallâhu anh-’a şöyle buyurmuştur:
“-Ey Ebâbekir, erkek, hanımın yüzüne güler yüzle bakarsa, defterine bir köle âzâd etmiş sevabı yazılır. Tebessüm ederse, hac ve umre sevâbı yazılır.”
- Dışarı işleri ona yaptırmamalı, yabancı erkeklerin görmesinden korumalıdır. Yoksa vâkî olacak fesâdın günâhı, kocasına olur. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ev işlerini Hazret-i Fâtıma’ya, dışarı işlerini Hazret-i Ali’ye vermişti. Buyurdu ki:
“-Hanımının evde oturması için, işlerini, ihtiyaçlarını gören, hanımını yabancı erkeklerin görmesinden koruyan, Ümmet-i Muhammed’in düşmana esir düşenlerini satın almış, âzâd etmiş gibidir.”
- Şeriatın (İslâm hukukunun) ilim ve edeplerini ona öğretmeli, onun bilemesi ve yapması gereken farzları, vâcipleri, namaz, oruç ve diğerlerini öğretmelidir. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdu ki:
“Kıyâmette en şiddetli azap, hanımını câhil bırakıp ona din bilgilerini öğretmeyenedir. Kıyâmet günü, ikisini de, ateşten minber üzerinde oturturlar. Kadın, kocasına; «Allah seni rüsvay etsin. Bana dünyada mâruf (iyi, güzel, doğru) olanı emr, münker (kötü, çirkin, yanlış) olanları nehy etmedin. Yüzümü dünyadan yana çevirip âhirete kıymet verdirmedin. Kendini de, beni de helâk eyledin.» der. Sonra zebânîler, ikisini de Cehennem tarafına sürerler.” Diğer bir hadîs-i şerîfte de:
“Her biriniz birer çobansınız ve her biriniz güttüğünüzden sorumlusunuz. Devlet yöneticisi bir çobandır ve yönettiği kişilerden sorumludur. Evin erkeği, bir çobandır ve âile fertlerinden sorumludur. Evin hanımı, kocasının evi içinde bir çobandır ve yetkili olduğu alanlardan sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malı üzerinde bir çobandır ve bunun yönetiminden sorumludur.” (Buhârî, Cumua, 11; Müslim, İmâra, 20) buyruldu.
- Hanımına helâl yedirmeli, helâl elbise giydirmelidir. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“-Haramdan hâsıl olan ete, ateş daha uygundur.” buyurdu.
- Nafakasından kısmamalıdır. Hanımının malını, parasını ondan izinsiz yememelidir. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“Evlenip de mehir vermemeye niyet eden, kıyâmette Allah Teâlâ’ya, hırsızlar zümresinden sayılarak mülâkî olur.” buyurdu. (Riyâzu’n-Nâsihîn)
- Hanımının sıkıntı ve huysuzluklarına katlanmalı, sevâba kavuşmalıdır. Buhârî ve Müslim’de Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’ın bildirdiği hadîs-i şerîfte:
“Kadınlara nasihat ediniz. Muhakkak ki, onlar kaburga kemiğinden yaratılmışlardır. Elbette kaburga, kemiklerin en eğrisi olan, en üsttekindendir. Doğrultmaya kalkarsanız, kırarsınız; kendi hâline bırakırsanız eğri kalır. Onlara daima nasihat ediniz.” buyruldu. (Buhârî, 3109; Müslim, 1478/60; Neseî, İşretü’n-Nisâ, 258)
Onlara sertlik ve zorlamayı hadden aşırı yapmayın. Onları tamamen kendi hâllerine de bırakmayın. Tatlı dil, güzel söz ile idare edin. Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh-’in rivâyeti ile bildirilen hadîs-i şerîfte:
“Hanımını haksız olarak dövenin, ben ki Muhammed’im, kıyâmette hasmı olurum. Hanımını dövme!.. Hanımını döven, Allah Teâlâ’ya ve Rasûlü’ne âsî olur.” buyruldu. (Riyâzu’n-Nâsihîn)
Urve bin Mes’ûd -radıyallâhu anh- Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’den bildirir. Buyurdu ki:
“Sâliha bir hanım, bin sâlih erkekten iyidir.”
Bunun te’vili (yorumu) şöyle olur: Bir kadın sâlihe ve afîfe (iffetli) olunca, bin erkek onun fitnesinden sâlim olur. O kadın, salâh üzere (doğru bir şekilde) yaşamazsa, bin kişinin, onun yüzünden günaha düşmesi mümkündür.
Yâ Rabbi, sâliha kadınlar hürmetine bizi ve bütün hanımları, Senin ismet perdende bulundur. Haramlardan, yabancılardan ve âhir zaman fitnelerinden muhafaza eyle. Âmin.
Kaynak: Zahide Topçu, Şebnem Dergisi, Sayı: 105-106-107
YORUMLAR