Ailenin Önemi ile İlgili Hadisler

Peygamberimiz (sav.) aile hakkında ne buyurmuştur? İslam’da ailenin önemi ve değeri ile ilgili hadisler...

Aile sözlükte, “Aynı evde birlikte yaşıyan, en küçüğü karı kocadan, daha genişi anne, baba, çocuk, akrabâ ve yakınlardan meydana gelen topluluk, ev halkı” demektir.

AİLENİN ÖNEMİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Abdullah (b. Mes‘ûd) anlatıyor:

Biz Hz. Peygamber’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yanında olan ve (evlenme) imkânı bulamayan gençlerdik. Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bize şöyle buyurdu: “Ey gençler topluluğu! Evlenme imkânı bulanınız evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan çevirmek ve iffeti korumak için en iyi yoldur. Evlenme imkânı bulamayan da oruç tutsun. Çünkü oruç, onun için bir tür korumadır.” (Buhârî, Nikâh, 3)

*

Enes (b. Mâlik)’ten(ra) nakledildiğine göre,

Hz. Peygamber’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ashabından bazı kimseler Hz. Peygamber’in -sallâllâhu aleyhi ve sellem- eşlerine gelerek, onun yalnız başına iken yaptığı ibadetleri sordular. (Kendi ibadetlerini az görerek) birisi “Kadınlarla evlenmeyeceğim.”, birisi “Et yemeyeceğim.”, birisi de “Yatakta uyumayacağım.” dedi. Onların bu sözlerini duyan Rasûlullah, önce Allah’a hamdedip O’nun yüceliğini dile getirdikten sonra şöyle buyurdu: “Bazılarına ne oluyor da bu sözleri söylüyorlar? Hâlbuki ben namaz da kılarım, uyurum da; oruç da tutarım, tutmadığım da olur; kadınlarla da evlenirim. Her kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.” (Müslim, Nikâh, 5)

*

Abdullah b. Amr’dan nakledildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter.” (Ebû Dâvûd, Zekât, 45)

*

Ebû Eyyûb’un naklettiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Dört şey peygamberlerin sünnetlerindendir: Utanma duygusu, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek.” (Tirmizî, Nikâh, 1)

*

Ebû Mes‘ûd’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Bir kişi, sevabını Allah’tan umarak ailesine harcama yaptığında, bu harcama onun için sadaka olur.” (Buhârî, Îmân, 41; Müslim, Zekât, 48)

*

Huzeyfe’den nakledildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Kişinin ailesi, malı, nefsi, çocuğu ve komşusu ile imtihanı vardır. Oruç, namaz, sadaka ve iyiliği emredip kötülükten sakındırma işte bu imtihan için kefaret olur.” (Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 4; Müslim, Fiten, 26)

*

Abdullah b. Zem‘a’dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Sizden biriniz hanımını köle döver gibi dövmesin. Sonra günün sonunda bir de aynı yatağı paylaşırsınız!” (Buhârî, Nikâh, 94)

 

Hz. Âişe şöyle demiştir:

“Rasûlullah-sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Allah yolunda cihad dışında eliyle hiçbir şeye vurmadı. Ne bir kadına ne de bir hizmetçiye!” (Müslim, Fedâil, 79)

*

Saîd b. Zeyd’in işittiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Malını savunurken öldürülen kişi şehittir. Dinini savunurken öldürülen kişi şehittir. Canını savunurken öldürülen kişi şehittir. Ailesini savunurken öldürülen kişi şehittir.” (Tirmizî, Diyât, 21)

*

Abdullah b. Ömer (ra), Rasûlullah’ı  -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle derken işittiğini nakletmiştir:

“Hepiniz birer çobansınız/sorumlusunuz ve hepiniz yönettiklerinizden mesulsünüz. Devlet başkanı bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin erkeği bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Evin kadını da bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür. Köle de efendisinin malı üzerinde bir sorumludur ve yönettiklerinden mesuldür.” (Buhârî, İstikrâz, 20)

*

Câbir b. Abdullah’tan(ra) nakledildiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir konuşmasında insanlara şöyle seslenmişti:

“Kadınlar konusunda Allah’tan korkun! Çünkü siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve Allah’ın adıyla (nikâh kıyarak) onları kendinize helal kıldınız.” (Müslim, Hac, 147)

*

Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Mümin bir kimse mümine olan eşine nefret beslemesin; (çünkü) onun bir huyunu beğenmezse de hoşlanacağı başka bir huyu mutlaka vardır.” (Müslim, Radâ‘, 61)

*

İsmail b. Muhammed’in, babası aracılığı ile dedesi Sa‘d b. Ebû Vakkâs’tan naklettiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Üç şey insanoğlunun mutluluğundan, üç şey de insanoğlunun bedbahtlığındandır. İnsanoğlunun mutluluğundan olan şeyler; iyi huylu bir eş, oturmaya müsait bir ev ve uygun bir binektir. İnsanoğlunun bedbahtlığından olan şeyler ise kötü huylu bir eş, kötü bir ev ve kötü bir binektir.” (İbn Hanbel, I, 169)

*

Süleyman b. Amr b. Ahves’in, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile Veda Haccı’na katılmış olan babasından naklettiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

“Dikkat edin sizin kadınlarınız üzerinde haklarınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlarınız üzerindeki hakkınız, sevmediğiniz kimseleri evinize sokmamaları ve hoşlanmadığınız kimselerle konuşmamalarıdır. Dikkat edin sizin üzerinizde onların hakkı ise yedirme ve giydirme konusunda onlara iyi davranmanızdır.” (Tirmizî, Radâ‘, 11)

*

İbn Abbas’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“En hayırlınız, ailesine hayırlı davranandır. Ben de sizin aranızda ailesine karşı en hayırlı davrananım.” (İbn Mâce, Nikâh, 5)

*

Saîd b. Hakîm, babası aracılığıyla dedesi Muâviye el-Kuşeyrî’den naklediyor:

“Rasûlullah’ın -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yanına giderek, ‘Hanımlarımız hakkında ne dersiniz?’ diye sordum. O da şöyle buyurdu: ‘Yediklerinizden onlara da yedirin, giydiklerinizden onlara da giydirin, onları dövmeyin ve kötülemeyin.’” (Ebû Dâvûd, Nikâh, 40-41)

İslam ve İhsan

AİLE NEDİR?

Aile Nedir?

İSLAM’IN BİREY VE AİLEYİ KORUMAK İÇİN ALDIĞI SOSYAL ÖNLEMLER

İslam’ın Birey ve Aileyi Korumak İçin Aldığı Sosyal Önlemler

AİLE İLE İLGİLİ 40 HADİS

Aile ile İlgili 40 Hadis

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.