Akıllı Kadın Kimdir?

Akıllı kadınla evlenen kimse, her şeye nail olmuştur. Akıllı kadın, kıymet biçilemeyen bir hazinedir. Ona sahib olan, ona karşı merhametli olsun ve nezaketle muamele etsin, aziz tutsun.

Akıllı kadından maksat: Allah’ı ve peygamberini layıkı veçhile bilen ve her hususta ubudiyet vazifesini yerine getiren, kocasına hürmetkâr olan ve onun her isteğine meşru olmak şartıyla inkıyâd eden kadındır.

Akıllı kadın denince, bugünkü cemiyette düzme, dıştan yapmacık ahlâklı, şeytanî zekâ, kurnazca hareketler yapan, acaib huylu insanlar akla gelmemelidir. Bazı kurnaz kadınlar vardır ki, herkesle geçimlidir, güler yüzlüdür, herkesin takdirini kazanmıştır. Tatlı dillidir. Adeta ağzından bal akar, zahirî hiç bir kusuru görünmez. Halbuki kocasına karşı daima isyankârdır. Evlilik vazifesini yerine getirmez, kocasını daima horlar, küçük görür, kocasını alsa beğenmez, dırdır eder, ne sabah bir kahvaltı hazırlayıp önüne koyar, ne de akşam güler yüzle karşılar. Çünkü evde yoktur, ya komşudadır yahud da sokakta.

TALİHSİZ KOCA

Zaman gelir, o talihsiz kocanın karşısına kader icabı bir kadın çıkıverir, ondan hakaret yerine güler yüz ve iltifat görür, gayr-i ihtiyari kalbi ona meyleder, ona ısınır, onu sever ve meşru şekilde evlenir. Bu çevrede duyulur, derler ki (iç halini bilmezler) güzel, tertemiz, güzel huylu kadının üzerine bu ne ihanet? Üstelik bu kadın ne kadar çirkin, ne kadar ruhsuz ve alımsız.

Bu bahsettiğimiz kurnaz, huysuz, kadın tipleri akıllıca kocalarını mes’ud etme yollarını bilselerdi, hem Cenâb-ı Hakk’ın rızasını kazanırlar, hem de kendileri dünyada iken cennet hayatı yaşarlardı.

Kaynak: Âile Saâdeti, Sâdık Dânâ, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Aldatilan kadin napmali kocası vazgeçmeye a 3 çocuklu kendini mi düşünecek çocuğumu Ekonomik özgürlüğü olmayan Çocukları için üzülen kabullenemeyenkadi. Ne yapmalı

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.