Akran Zorbalığı Önlenebilir mi?

Akran zorbalığı, ancak aileler, okul idarecileri, öğretmenler ve hatta devlet kurumları arasında sağlanacak uzun dönemli işbirliğiyle önlenebilir. Bu tür davranışları, empatik ve cesur akranlar durdurabilir. Çocuklarımıza empati kazandırmak ve cesaret aşılamaksa, bizim sorumluluğumuz.

Amerika’da yaygın olarak tartışılan “çocuklar arasında akran zorbalığı” kavramıyla tanıştığımda, ilk tepkim, “bu bizde yaygın değil” demek olmuştu.  Zamanla ne kadar yanıldığımı anladım.

Hep masumiyetle özdeşleştirdiğimiz çocuklarımızın her kültürde birbirlerine son derece acımasız davranabildiklerini, bu davranışların özellikle 7 yaş civarında ve daha sonra ortaokul yıllarında yükselişe geçtiğini ve yetişkinlerin de bunu görmezden geldiğini öğrendim.

Türkiye’ye döndüğümde, bir tanıdığım bana kreşteki çocuğunun her gün hırpalandığını, öğretmeninin ise, “çocuklar kendilerini savunmayı öğrenmeli, meseleleri kendileri halletmeli” diyerek şikayetlerini dikkate almadığını anlattığında ise, bu kadar eğitimli bir ailenin dahi zorbalık karşısında sessiz kalmasına şaşırmıştım.

Konuyu araştırdıkça gördüm ki, evde çocuğuna asla şiddet uygulamayan aileler dahi, öğretmen, doktor ya da benzeri bir yetkili “bu normaldir” dediğinde, çocuklarının şiddet görmesine ses çıkaramayabiliyor, durumu “hayatın bir gerçeği” olarak kabulleniyor. Oysa çocukların ne büyüklerden ne de başka çocuklardan şiddet görmesine izin verilmeli.

Şiddetinse farklı türleri var. Zorbalık denince akla ilk gelen fiziksel saldırı olsa da, sözel zorbalık da bu davranış türünün geniş bir kısmını oluşturuyor. Fiziksel şiddetin sözlerden daha çok can acıttığına inanılabilir. Örneğin Amerikalıların sık tekrar ettiği bir tekerleme der ki, “sopalar ve taşlar kemiklerimi kırabilir, ama sözcükler beni acıtamaz”. Oysa zorbalığa dair yapılan çalışmalar, sözlerin sopalar ve taşlar kadar can acıtabildiğini, çocuklarda yetişkinliğe uzanan derin yaralar ve travmalar yaratabildiğini gösteriyor.

ERKEKLERİN MARUZ KALDIĞI ZORBALIK DAHA AZ GÖRÜNÜR

Sözlü zorbalıkla ilgili büyük yanılgılardan biri de bunun daha çok kızlar arasında yaygın olduğu, erkek çocukların sadece fiziksel şiddete maruz kaldığı, ama dedikodu mağduru olmadıkları yönünde. Oysa çalışmalar bu tezi doğrulamıyor; erkek çocuklar da kızlar kadar dedikodu mağduru oluyor, yalnızca dedikodunun türü değişebiliyor. Örneğin kızlar erkeklere fazla yakınlık gösterdikleri yönünde dedikoduların kurbanı olurken, erkek çocuklar da tam tersine yeterince erkekçe hareket etmedikleri şeklinde dedikoduların mağduru olabiliyorlar.

Ancak erkek çocuklar mağdur olmayı kendilerine yediremedikleri için, bunu yetişkinlere daha az yansıtıyor, bu da erkeklerin maruz kaldığı zorbalığın daha az görünür olmasına neden oluyor.

EN ÇOK GÖZDEN KAÇAN ZORBALIK

En çok gözden kaçan zorbalık türünün duygusal zorbalık olduğu söylenebilir. Zira bir çocuğa hiç şiddet uygulamadan, ona büyük zarar vermek mümkün. Korkutma, şantaj, ad çıkarma, aşağılama, ırk, din, dil, etnisite ve algılanan cinsel yönelim gibi kişisel özelliklerini hor görme, yalnızlaştırma, dışlama ve arkadaş baskısı gibi hareketler, kimliğini oturtmak için çabalayan, kendine dünyada bir yer ve çevre edinmeye çalışan, gelişmekte olan bir çocuk için olabilecek en zor şeylerden biridir.

Cinsel taciz ise konunun farklı bir boyutu. Çocuklar da akranlarını taciz edebilir. Cinsel zorbalık, sözel olarak yapılabileceği gibi, teşhircilik, röntgencilik, cinsel teklifte bulunma, cinsel taciz, fiziki kontak ve cinsel saldırıyı da içerebilir.

Siber zorbalıksa son yıllarda cep telefonları ve Instagram, Facebook, Twitter, Snapchat gibi sosyal medya platformlarının yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan yeni bir zorbalık türü. Internet ortamında birini aşağılamak, ona iftira atmak ve rahatsızlık vermek, onu tüm dünyaya karşı “rezil etmek” son derece kolay olduğu için çok tehlikeli ve mağdurları intihara kadar sürükleyen vakalar görüldü. Suçluların bulunması ve cezalandırılmasının güçlüğü, hatta çoğu zaman bunları cezalandıracak bir yol olmaması durumun ciddiyetini daha da arttırıyor.

Zorbalığın zararlarıysa geçici değil, kalıcı. Zorbalık mağdurları da, zorbalığı gerçekleştirenler de diğer akranlarına oranla bunalıma girme, okulda daha başarısız olma, okulu terk etme, yetişkinlikte duygusal ve davranışsal sorunlar yaşamaya daha yatkın olurlar. Zorbalar ise büyüdüklerinde suç işlemeye de daha eğilimli olurlar.

Peki, akran zorbalığını önlemek için neler yapılabilir?

HERKESE DÜŞEN GÖREVLER VAR

Zorbalığın engellenmesi ancak aileler, okul idarecileri, öğretmenler ve hatta devlet kurumları arasında sağlanacak uzun dönemli işbirliğiyle gerçekleştirilebilir.

Zorbalık konusundaki yaygın tutumlara baktığımızda ailelerde ve eğitimcilerde “çocuklar kendini savunmayı öğrenmeli, biz her kavgaya karışmamalıyız, erkek çocuğu dövecek de, dövülecek de” benzeri yaklaşımlarla karşılaşıyoruz.

Kaynak: El Cezire Türk

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.