Akşemsettin Hazretleri'nin Fatih'e Tavsiyeleri
Akşemsettîn Hazretleri'nin mânevî sahada olduğu kadar zâhirî sahada da Fatih Sultan Mehmet'e çok büyük yardımları olmuştur. İşte Akşemseddin'in Sultan Mehmet'e bazı tavsiyeleri...
Akşemsettîn Hazretleri'nin, Sultan Mehmet Hân’a olan duâ ve niyazları yanında zuhûr eden birtakım aksaklıkları giderme bakımından verdiği nasihatler de oldukça mühimdir. Gerçekten de Akşemsettîn Hazretlerinin, boğazdan Bizans’a erzak ve yardım getiren düşman donanmasına engel olunamaması karşısında atını denize süren Fâtih’i irşâden yaptığı tavsiyeler, târihî bir kıymet arz eder. O mâneviyat sultânı, talebesi olan genç Sultân’a der ki:
“Saf ve temiz selâmları ulaştırdıktan sonra Pâdişâhımıza arz olunur ki donanma mürettebâtının ihmâlinden doğan hâdise, kalplere hayli üzüntü ve hoşnutsuzluk verdi. Eldeki bir fırsatın kaçırılmasına mahzûn olduk. Zannımca bu hatânın sebeplerine gelince;
- Birincisi; ihlâsla gayrette bir anlık za‘fiyet gösterilmesi ve siz Sultânımızın idârî hususlardaki tâlimatlarının ihmâl veya ihlâl edilmesidir.
- İkincisi; bu zayıf kulun, ettiği duâ ve birtakım mânevî işâretlere binâen verdiği fetih müjdesine îtibâr edilmemesidir.
Daha birçok mahzur sayılabilir. O hâlde Sultânım! Taarruzda iken yumuşaklık göstermeyip disiplini muhâfaza ediniz! Kim itaatsizlik etti ise, kimin ihmâli varsa, araştırıp şiddetle cezâlandırılmalı, azl ve tâzîr edilmelidir. Böyle yapılmazsa, yarın kaleye hücûm ile surların dibindeki hendeklerin doldurulması gerektiğinde önemsemeyip gevşeklik gösterirler. Bilirsiniz bâzıları cezâdan korkar.
Umudumuz, imkân ölçüsünde gerek fiilen, gerek emir vermek ve hükmetmek husûsunda ciddî ve gayretli olup azmi elden bırakmamanızdır. Aynı şekilde ihmâlkâr davrananları cezâlandırma işini, merhamet ve insâfı az birine bırakınız ki gerektiği şekilde cezâlarını infâz eylesin! Allah Teâlâ buyuruyor:
«Ey peygamber! Kâfirlerle ve münâfıklarla savaş! Karşılarında çetin ol! Onların yeri Cehennem’dir. O ne kötü dönüş yeridir.» (et-Tevbe, 73)
Önden gitmeyenlerin kalbinde zafiyet vardır. Onlar, münâfık hükmündedir ve kâfirlerle Cehennem azâbında beraber olacaklardır.
Maslahat îcâbı himmetinizi yüksek tutun! Sonunda mahzun, mahcup ve mağmûm olmayalım... Huzûr-i ilâhîye ferah, mansûr ve muzaffer olarak gidelim...
Hüküm Allâh’ındır. Ancak kul, elinden geldiği kadar gayret ve çalışmada kusur etmemelidir. Rasûlullah ve ashâbının sünneti budur.
Sultânım! Bu gece kalbi kırık bir şekilde Kur’ân-ı Kerîm tilâvet eyleyip yatmıştım. Allâh’a çok şükür ki nicedir vâkî olmayan müjdeler gerçekleşti. Hazretinize söylediklerimiz fuzûlî kelâm sayılmasın! Bunlar, siz Hünkârımıza olan muhabbetimizdendir.”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları
YORUMLAR