Âl-i İmrân Suresi 101. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 101. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrân Suresi 101. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Âl-i İmrân Suresi 101. Ayetinin Arapçası:
وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَاَنْتُمْ تُتْلٰى عَلَيْكُمْ اٰيَاتُ اللّٰهِ وَف۪يكُمْ رَسُولُهُۜ وَمَنْ يَعْتَصِمْ بِاللّٰهِ فَقَدْ هُدِيَ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ۟
Âl-i İmrân Suresi 101. Ayetinin Meali (Anlamı):
Allah’ın âyetleri size okunup dururken, üstelik O’nun Rasûlü de aranızda bulunurken, siz nasıl olur da tekrar inkâra dönersiniz? Şunu bilin ki, Allah’ın dinine sımsıkı sarılan kimse, kesinlikle doğru yola ulaştırılır.
Âl-i İmrân Suresi 101. Ayetinin Tefsiri:
Bu
âyetlerin iniş sebebiyle alakalı şöyle bir olay anlatılır: Medine’de bulunan
Evs ve Hazrec kabileleri, İslâm gelmeden önce birbiriyle savaş halinde idiler.
Buâs adı verilen bu savaşlarda her iki taraftan çok sayıda insan ölmüş, son
olarak da Evs kabilesi Hazrec kabilesine üstün gelmişti. müslüman olduktan
sonra ise İslâm’ın bereketiyle eski düşmanlıklarından vazgeçmişler ve kardeş
olmuşlardı. Birlik ve beraberlik içinde düşmanlarına karşı tek yumruk haline
gelmişlerdi. Bir gün yahudi ileri gelenlerinden Şâs b. Kays, Evs ve Hazrec’e
mensup bir grubun ülfet ve muhabbetle sohbet ettiklerini gördü. Bu manzara
karşısında içi kin ve öfkeyle doldu. Derhal yanında bulunan genç bir yahudiye,
onların yanlarına varıp, Buâs gününü, daha önce vuku bulmuş savaş ve ayrılık
günlerini hatırlatmasını söyledi. Genç, kendine verilen vazifeyi başarıyla
yerine getirdi. Karşılıklı okunan şiirler ve yapılan konuşmalar neticesinde
hatıralar canlandı, tartışmalar ilerledi. Karşılıklı sövüşmeler ve kavga
başladı. Nihayetinde Evsliler ve Hazrecliler toplanıp Medine dışında taşlık bir
yere çıkarak karşılıklı savaş vaziyeti aldılar. Durumu öğrenen Allah Resûlü (s.a.s.)
hemen oraya gelerek: “Ey müslümanlar! Allah aşkına sakin olun. Bu ne
câhiliyet davası! Ben aranızdayken, Allah sizi İslâm’a ulaştırmış, size İslâm’la
ikramda bulunmuşken, sizi câhiliye kötülüklerinden uzaklaştırıp küfürden
kurtarmış ve aranıza bir ülfet vermişken halâ câhiliyet davası güdüp eskiden
olduğu gibi yeniden küfre mi döneceksiniz?” buyurdu. Böylece ortalık sakinleşerek
yahudilerin tutuşturduğu fitne ateşi söndü. Bunun üzerine bu âyetler nâzil
oldu. (bk. Taberî, IV, 32-33; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, VIII,
139)
Dolayısıyla
burada mü’minler, kendilerine hidâyet rehberi olarak lütfedilen Kur’ân-ı Kerîm’in
ve yine önlerinde en büyük örnek şahsiyet olan Peygamberimiz (s.a.s.)’in
kıymetini bilerek, Ehl-i kitabın tuzaklarına düşmemeleri ve doğru yola
erişebilmek için Allah’ın dinine sımsıkı sarılmaları hususunda ciddi bir
şekilde ikaz edilmektedirler:
Âl-i İmrân Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 101. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...