Âl-i İmrân Suresi 30. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 30. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrân Suresi 30. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Âl-i İmrân Suresi 30. Ayetinin Arapçası:
يَوْمَ تَجِدُ كُلُّ نَفْسٍ مَا عَمِلَتْ مِنْ خَيْرٍ مُحْضَرًاۚۛ وَمَا عَمِلَتْ مِنْ سُٓوءٍۚۛ تَوَدُّ لَوْ اَنَّ بَيْنَهَا وَبَيْنَهُٓ اَمَدًا بَع۪يدًاۜ وَيُحَذِّرُكُمُ اللّٰهُ نَفْسَهُۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ۟
Âl-i İmrân Suresi 30. Ayetinin Meali (Anlamı):
Kıyâmet günü herkes dünyada iken yaptığı iyilik ve kötülükleri önünde hazır bulacak; ama kendisi ile günahları arasında çok uzun bir mesafe olmasını isteyecek. Allah sizi azabından sakındırıyor. Çünkü Allah, kullarına çok şefkatlidir.
Âl-i İmrân Suresi 30. Ayetinin Tefsiri:
Göklerde ve yerde olanları bilen Allah, elbette kullarının kalplerinden geçenleri de bilir. Dolayısıyla, ister gizli tutun ister açığa vurun, kalplerinizde kâfirlere karşı oluşan dostluk meylini Allah mutlaka bilmektedir. Ayrıca o kâfirlerle dostluk kurmanızı yasaklamasına rağmen, yine de siz bundan vazgeçmezseniz, Cenâb-ı Hakk’ın sizi cezalandırmaya da gücü yeter. Hâsılı Allah’ın muttali olmadığı ve cezalandırmaya gücünün yetmediği hiçbir kötülük ve isyan bulunmadığına göre O’nun emrine aykırı davranmaktan sakınmak gerekir. Çünkü yapılan bütün ameller en sağlam usullerle kayda geçirilip, kıyamet günü kulun karşısına çıkarılacaktır. Hayır veya şer her ne yaptıysa orada onları hazır halde bulacaktır. Günahlarından uzaklaşmayı ve onlarla kendi arasında çok uzun mesafeler konmasını isteyecektir. Fakat bu talebin ona bir faydası olmayacaktır. Nitekim şu âyet-i kerîme bu hususa daha da açıklık getirmektedir:
“Herkesin amel defteri önüne konulacak; sen günahkârların o defterde yazılı olanlardan dolayı ödleri patlayacak şekilde korktuklarını göreceksin. Hayretler içinde: «Yazıklar olsun bize! Bu nasıl defter ki, küçük büyük demeden, hiçbir şeyi dışarıda bırakmadan ne yapmış, ne söylemişsek hepsini saymış dökmüş!» diyecekler. Böylece yaptıkları her şeyi amel defterlerinde bulacaklar. Rabbin hiç kimseye zulmetmez.” (Kehf 18/49)
Yüce Rabbimiz, gönderdiği ilâhî tâlimatlarla bizleri kendi azabından ve gazabına uğramaktan sakındırmaktadır. Çünkü O, kullarına karşı sonsuz şefkat ve merhamet sahibidir. Ancak O’nun şefkat, merhamet ve muhabbetine erişmek için de insanlığa Üsve-i Hasene[1] olarak lütfettiği Resûl-i Ekremi’ne ittiba şarttır:
[1] Üsve-i Hasene: Kendisine uyulması gereken ve son derece faydalı olan en güzel örnek. Resûlullah (s.a.s.)’in vasfı. Ahzâb sûresi 21. âyette Efendimiz (a.s.) böyle vasfedilmektedir.
Âl-i İmrân Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 30. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...