Âl-i İmrân Suresi 92. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 92. ayeti ne anlatıyor? Âl-i İmrân Suresi 92. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Âl-i İmrân Suresi 92. Ayetinin Arapçası:
لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَۜ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِه۪ عَل۪يمٌ
Âl-i İmrân Suresi 92. Ayetinin Meali (Anlamı):
Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça gerçek iyiliğe erişemezsiniz. Küçük büyük her ne verirseniz, Allah onu kesinlikle bilir.
Âl-i İmrân Suresi 92. Ayetinin Tefsiri:
Asr-ı
Saadette ve ondan sonraki dönemlerde sevdiğinden vermenin çok güzel örnekleri
sergilenmiştir:
Rivayete
göre bu âyet-i kerîme nâzil olunca Ebû Talha (r.a.) Allah Resûlü (s.a.s.)’e
gelip:
“-
Yâ Rasûlallah, en çok hoşuma giden malım, Beyraha’dır[1]. Bu araziyi, Allah’ın sana göstereceği yere sarfet!”
dedi. Peygamberimiz (s.a.s.):
“- Gerçekten çok iyi. Burası, çok verimli ve değerli bir yerdir.
Ben bu araziyi akrabaların arasında taksim etmeni uygun görüyorum” buyurdu ve
Ebû Talha da burasını akrabaları arasında taksim etti. (Buhârî, Zekât 44; Müslim,
Zekât 43)
Yine
Hayber arazisi taksim edilirken Hz. Ömer’e de bir miktar yer düşmüş ve
Peygamber Efendimiz’e gelerek:
“-
Yâ Rasûlallah! Hayber’den bana bir miktar yer düştü ki, yanımda ondan daha
kıymetli bir malım yoktur. Onu ne yapmamı istersin?” diye sorunca Allah Resûlü
ona aslını elinde tutmasını ve mahsulünü muhtaçlara dağıtmasını tavsiye
etmiştir. Bunun üzerine Hz. Ömer, geliri lazım gelen yerlere sarfedilmek üzere
bu araziyi vakfetmiştir. (Buhârî, Şurut 19)
Emevi
halifelerinden Ömer b. Abdülaziz (r.h.), bol miktarda şeker alıp muhtaçlara
dağıtırdı. Sebebi sorulduğunda şöyle cevap verdi: “Çünkü ben, şekeri çok
severim. Allah Teâlâ da sevdiğimiz şeylerden kendi yolunda harcamadıkça gerçek
iyiliğe eremeyeceğimizi haber vermektedir.” (Kurtubî, el-Câmi‘, IV, 133)
İmam
Kuşeyrî bu âyetin tefsirinde şu açıklamayı yapar: “Birr’e ulaşmak isteyen,
sevdiklerinden bir kısmını vermelidir. Bârî Teâlâ’ya ulaşmak isteyen ise, bütün
sevdiklerini vermelidir. Birr’e ancak sevdiğini vererek ulaşabileceğine göre,
zevklerini Allah’a tercih ederek Bârî Teâlâ’ya nasıl ulaşabileceksin?” (Kuşeyrî,
Letâifu’l-işârât, I, 159)
Kâşânî
de der ki: “Sahibini Allah’a ulaştıran her fiil birr’dir. Allah’a yaklaşmak
ise, ancak O’ndan başka her şeyden el etek çekmekle mümkün olabilir. Allah’dan
başka bir şeyi seven kişi, bu sevdiği sebebiyle Allah Teâlâ’yla arasına bir
perde çekmiş; sevgisini Allah’tan başkasına yönelttiği için de mânen tehlikeli
bir duruma düşmüş olur.”
Bu
bakımdan müslüman, sevdiği mallar başta olmak üzere her türlü imkanıyla Hak
yolunda cömertlik ve infak halinde olacak, fakat Allah’ın helal kıldığı şeyleri
haram yapma yoluna cüret etmeyecektir. Hz. Yakub’un durumuna gelince:
[1] Burası, Medine’de o dönem
itibariyle Mescid-i Nebevî’nin karşısında bulunan verimli bir arazi idi. Şu an
ise Mescid-i Nebevi’nin içinde kalmaktadır.
Âl-i İmrân Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Âl-i İmrân Suresi 92. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...