A'lâ Suresi 14. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
A'lâ Suresi 14. ayeti ne anlatıyor? A'lâ Suresi 14. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
A'lâ Suresi 14. Ayetinin Arapçası:
قَدْ اَفْلَحَ مَنْ تَزَكّٰىۙ
A'lâ Suresi 14. Ayetinin Meali (Anlamı):
Doğrusu kurtuluşa ermiştir her türlü kötülük ve günahlardan arınan,
A'lâ Suresi 14. Ayetinin Tefsiri:
Şüphesiz
kendini arıtan; Kur’an’ın ve Peygamberin öğütlerine kulak verip kalbini küfür,
şirk ve kötü ahlâktan, bedenini madi mânevî pisliklerden, zekât verip malını
kul hakkından temizleyen böylece takvâ ve haşyet duygularını geliştirip artıran
ve Allah huzurunda temize çıkmak için çalışıp çabalayan; kalbiyle ve diliyle
Allah Teâlâ’yı zikredip O’nu sürekli hatırda tutan ve farz namazlar başta olmak
üzere vacip ve sünnet diğer namazlara da devam eden felâha erer; korktuklarından
kurtulur ve umduklarına kavuşur.
İnsanın
sorumlu olduğu bütün fiil ve davranışlar üç grupta toplanabilir. Birincisi
kalpten yanlış inanç ve bozuk düşünceleri temizlemektir ki ayetteki اَلتَّزَكّ۪ي (tezekkî) buna tekâbül eder. İkincisi
Allah zü’l-celâli zâtı, sıfatları ve fiileriyle tanıyıp sürekli Allah bilinci
ile yaşamaktır ki buna da ayetteki اَلذِّكْرُ
(zikir) karşılık gelir. Üçüncüsü ise Allah’a kulluk ve mahlukatına hizmetle
sürekli meşgul olmaktır ki ayetteki اَلصَّلٰوةُ
(salât) kelimesi de bunu karşılar. Zira salât, tevazu ve huşûdan ibarettir.
Dolayısıyla bu üç lafızla müslümanın sorumlu olduğu bütün vazifelere işaret
edilmiştir. Kalbini Allah bilinciyle aydınlatan kişinin diğer bütün azalarından
bu tevazu ve huşûun göstergeleri ortaya çıkar.
Cenâb-ı
Hak secdeye elverişli yüzler, ibret almaya elverişli gözler, hizmete elverişli
bedenler, mârifete elverişli kalpler ve ve muhabbete elverişli gönüller
yaratmıştır, Eğer insan dili tevhid okuyan, kalbi Allah’ı tanıyan ve bedeniyle
kulluk eden biriyse üzerindeki bu nimetlerin kıymetini bilmesi gerekir. Fakat
o, kendini kurtuluşa götürecek işler yapmıyor bilakis dünya hayatını tercih
ediyor; orada hemen elde edebileceği yeme, içme, eğlenme ve benzeri zevklerin
peşine düşüyor ve bütün varlığını o uğurda harcıyabiliyor. Âhiret mutluluğunu
temin edecek hayırlı, temiz ve güzel işleri erteleyebiliyor. Halbuki nimetleri
ve lezzetleri itibariyle âhiret hayatı, şüphesiz dünyadan çok daha iyi, üstün
ve ebedidir. Orada hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir
beşer aklının düşünmediği emsalsiz nimetler bulunmaktadır. Diğer yönden dünya
gelip geçici, cennetteki hayat ise ebedidir, süreklidir. Onda asla kesinti
olmayacaktır. O halde dünya hayatını tercih edip günden güne korkunç uçurumlara
doğru yuvarlanarak sonunu berbat etmektense, âhiret hayatını tercih edip orada
huzur ve mutluluğa erdirecek sâlih ameller işlemek, dünyadaki sıkıntı ve
zahmetlere de bu gayeyle sabretmek daha uygun bir yol olacaktır.
Kur’an’ın
bu eşsiz mesajlarına mü’min, kâfir veya Ehl-i kitap tüm insanlar kulak
vermelidir. Zira:
A'lâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
A'lâ Suresi 14. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...