A'lâ Suresi 5. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

A'lâ Suresi 5. ayeti ne anlatıyor? A'lâ Suresi 5. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

A'lâ Suresi 5. Ayetinin Arapçası:

فَجَعَلَهُ غُثَٓاءً اَحْوٰىۜ

A'lâ Suresi 5. Ayetinin Meali (Anlamı):

Sonra da onları çürüyüp kararmış artıklara çevirdi.

A'lâ Suresi 5. Ayetinin Tefsiri:

O yüce Rab, insanların ve hayvanların faydalanmaları için yaylaları, mezraları, otlakları, bağ, bahçe ve ormanları, oralardaki her türlü bitkileri, yeşillikleri, ağaçları, meyve ve sebzeleri ilâhî kudretiyle terütâze yetiştirip çıkarmaktadır. Sayıları milyonlarla ifade edilen bu bitkilerden her biri, Allah Teâlâ’nın ayrı bir tecellisinin ve ezeli plandaki takdirinin bir gereği olup, taşıdıkları çeşitli renk, tat, koku ve güzelliklerle insan ve hayvanlara faydalı oldukları gibi, ayrıca kendilerini çıkaran o yüce gücün varlığına, birliğine ve kudretinin üstünlüğüne delalet etmektedirler. O yüce Rab, sadece yeşillikleri çıkarıp ilkbaharı getiren değil, aynı zamanda onları kurutup karartarak sonbaharı da getirendir. Bir tarafta baharın getirdiği yeşillikler, temiz hava, bitkilerin açması, diğer tarafta ise bitkilerin solması, kurumuş yapraklar haline dönüşmesi, rüzgarların dağıtmasıyla birlikte derelerde nehirlerde çerçöp olarak akması manzaraları bulunmaktadır.

Ayette zikredilen غُثَٓاءً  (ğusâ), sel sularının meralardaki otları ve çöpleri birbirine katarak sürükleyip getirdiği ve derelerin etrafına fırlattığı ot, çöp ve yapraktan oluşan sel kusuğudur. اَحْوٰى  (ehvâ) ise karamsı, esmer, koyu yeşil ve isli renklere denmektedir. Bu lafızlar yaylalar ve otlaklardaki yeşil bitkilerin kuruyup dökülerek veya hayvanlar tarafından yenilip dışarı atılarak sel sularının süpürüp sürükleyeceği gübreler haline getirilmesini ifade eder ki, o zaman kömür gibi siyah veya esmer yanıcı bir madde olur. Bu ayette yeraltı katmanlarında taşkömürünün teşekkülüne bir işaret olabileceği zamanın geçmesiyle daha iyi anlaşılmaktadır.

Yemyeşil otlak ve ekinlerin bir zaman sonra çürüyüp kararmış atıklara çevrilmesi, kendi varlığımız ve sağlığımız da dâhil şu an fevkalade göz kamaştırıcı olan dünya nimetlerinin birgün böyle yok olup gideceğine işaret etmektedir. Öyleyse insan, dünyanın gelip geçici nimetlerine takılıp kalmamalı; kendisini ebedî cennet nimetlerine götürecek Kur’an gibi emsalsiz bir rehbere sımsıkı sarılmalıdır. Resûlullah (s.a.s.)’e bir daha unutmayacak ve unutulmayacak şekilde vahyedilen o Kur’an’a:

A'lâ Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

A'lâ Suresi 5. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.