Alâüddin Attâr Hazretleri’nden Hikmetli Sözler ve Tavsiyeler
Alâüddin Attâr -rahmetullâhi aleyh- Hazretleri’nden hikmetli sözler ve tavsiyeler...
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur: “Din, nasihattir.” (Müslim, Îmân, 95)
Cenâb-ı Hakk’ın insanlığa muhteşem ikrâmı, ebedî ve mükemmel mûcizesi olan Kur’ân-ı Kerim; baştan sona hikmettir, öğüttür, nasihattir, ibret dolu kıssa ve bin bir hissedir.
Başta sahâbî efendilerimiz olmak üzere, bütün Hak dostları Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in zamana yayılmış zirve mâhiyette, müstesnâ talebeleridir.
Altından kalkamayacağını anladığın mevzuları Allâh’a ve Rasûlü’ne havale et!
- Allâh’a havale, O’nun Kitâbı’na;
- Rasûlü’ne havale de O’nun Sünneti’ne müracaat etmek demektir.
“Boynuna ağır yük yüklenmiş bir kuş düşün;
bu kuş hiç uçabilir mi?!.
- Bunun gibi;
➢Sâlikte de dünyaya bağlılık çoksa, o da Allâh’a doğru kanat açamaz ve talep vâdisine adım atamaz!”
(Ârif Rîvgerî, Ârifnâme, s. 6)
ALÂÜDDİN ATTÂR HAZRETLERİ’NDEN HİKMETLİ SÖZLER VE TAVSİYELER
- Şayet (Hakk’ın) cemâli olmasaydı, celâli cihânı yakardı.
- Celâli olmasaydı bu sefer cihânı cemal nûruyla yakardı.
(Çerhî, Şerh-i Esmâ-i Hüsnâ, s. 26; Çerhî, Cemâliyye-Havrâiyye, s. 34)
DÜKKÂNIN ÖNÜNDE SAT!
Nakşibend -rahmetullâhi aleyh-, ilmin getirebileceği gurur ve kibri kırmak için ona çarşılarda elma satmasını tavsiye etti. Alâüddîn Attâr -rahmetullâhi aleyh- derhâl şeyhinin emrine itaat edip elma satmaya başladı.
Ancak ağabeyi ve kardeşi bu durumdan rahatsız oldular. Varlıklı bir aileye mensup birinin, kendilerince basit bir iş yapması ağırlarına gittiği için, Hâce Alâüddîn’i kınamaya başladılar.
Bunu duyan Bahâüddîn Nakşibend -rahmetullâhi aleyh-, Hâce Alâüddîn’e, gidip kardeşlerinin dükkânı önünde elma satmasını söyledi.
Hâce Alâüddîn -rahmetullâhi aleyh- tenkitlere aldırmadan bunu da yaptı. (Reşahât, s. 163-164)
- Kur’ân-ı Kerîm’in neredeyse tamamı, tevâzu ve hiçliğe işaret eder.(Yâkub Çerhî, Risâle-i Ünsiyye [Ney-Nâme içinde], s. 117)
GÖNÜL RÂBITASI
- Sohbet, sünnet-i müekkededir.
- Her gün veya iki günde bir, Hak dostlarıyla sohbet edip, bunların âdâbına hakkıyla riâyet etmek gerekir.
- Eğer zâhirî uzaklık vâkî olursa, sâlikin ayda bir veya iki ayda bir, zâhir ve bâtınla alâkalı hâllerini bilvesile şeyhine veya vekiline bildirmesi gerekir. (Reşahât, s. 184)
İNCİTMEDEN
- İlim ve takvâya îtinâ göstermek, yani mahviyet içinde bulunarak elde edilen mânevî hâlleri gizlemek lâzımdır.
- Tarîkat ehlinin her birine kendi mertebesine göre tavsiyelerde bulunmak îcâb eder.
- Kalbe gelen havâtıra/düşüncelere dikkat ederek ona mukayyed olup, gönül ehlini incitmekten sakınmak gerekir. (Reşahât, s. 176)
YARDIM, GAYRET İLE...
- Büyük Hak dostları, Allâh’ın yardımının ve muvaffakiyetin ancak gayretle mümkün olduğunu ifade etmişlerdir. Yani çalışıp gayret eden muvaffak olur.
Aynı şekilde mürşidin rûhâniyetinin tâlibe yardımı, onun mürşidinin emirlerini yapma husûsundaki gayreti nisbetindedir. Sa‘y u gayret olmazsa fazla bir netice alınamaz.
- Mürşidin tâlibe teveccühünün tesiri birkaç günlüktür. Devamlı tesiri olmaz.
Mâlûmdur ki;
- Mürşidin müridlerine teveccühü, hep Hak Teâlâ’nın lutfetmesi iledir...
Biz Bahâüddîn Nakşibend Hazretleri’nin yanında bütün vakitlerimizi mânevî yoldaki sa‘y u gayretle geçirirdik... (Reşahât, s. 169-170)
- Dâimâ ehlullah ile beraber olmak, akl-ı meâdın (âhirete ehemmiyet verip oraya hazırlanan aklın) ziyâdeleşmesine vesile olur. (Reşahât, s. 184)
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdetten Günümüze HİDÂYET REHBERLERİ, Yüzakı Yayıncılık
YORUMLAR