Allah Ahirette Nasıl Tecelli Edecek?

Allah ahirette ne zaman tecelli edecek? Ahirette Cenâb-ı Hakk’ın tecellî etmesi kısaca...

Semâ ehlinin yeryüzüne nüzûlünden sonra Cenâb-ı Hak -sübhânehû ve teâlâ- tecellî eder. Bu esnâda bütün ümmetler ve melekler saf saf dizilmiştir.

ALLAH’IN AHİRETTE TECELLİ ETMESİ

Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulmuştur:

“Onlar, ille de buluttan gölgeler içinde Allâh’ın (emrinin) ve meleklerinin gelmesini[1] mi beklerler? Hâlbuki o zaman iş bitirilmiş olur. Bütün işler yalnızca Allâh’a döndürülür.” (el-Bakara, 210)

“Yeryüzü, Rabbinin nûru ile aydınlanır, kitap konulur, peygamberler ve şahitler getirilir ve aralarında hakkâniyetle hüküm verilir. Onlara aslâ zulmedilmez.” (ez-Zümer, 69)

Bir diğer âyet-i kerîmede ise, o zor ve dehşet verici kıyâmet gününden bir sahne, bizlere şöyle nakledilmektedir:

“Yeryüzü parça parça döküldüğü, Rabbin(in emri) geldiği ve melekler saf saf dizildiği zaman (her şey ortaya çıkacaktır).” (el-Fecr, 21-22)

Hadîs-i şerîfte kulların, Cenâb-ı Hak tecellî ettiğinde, O’nun heybet, kudret ve azametine dayanamayarak düşüp bayılacakları haber verilmektedir. İlk olarak kendine gelecek olan da Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’dir.[2]

Abdullah bin Ömer -radıyallâhu anh- şöyle anlatır:

“Bir gün Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i minberin üzerinde şöyle buyururlarken gördüm:

«Allah -azze ve celle-  semâları ve yerleri dürüp toplayarak iki eline alacak ve:

“Allah benim! Melik benim! Nerede yeryüzü melikleri? Nerede cebbârlar, nerede mütekebbirler?!” buyuracak.»

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bunları söylerken mübârek parmaklarını yumup açıyorlardı. O esnâda minbere baktım; kökünden sallanıyordu. Öyle ki kendi kendime; «Minber devrilerek Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i düşürür mü?!» diye endişeleniyordum.” (Bkz. Müslim, Münâfikûn, 23-26)

O gün insanların saflar hâlinde dizilerek huzûr-i ilâhîye arz edileceği, âyet-i kerîmede şöyle beyân edilmektedir:

“Hepsi de saf saf Rabbinin huzûruna arz edilmişlerdir. (Onlara:)

«Andolsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi huzûrumuza geldiniz. Hâlbuki size vaad edilen şeylerin tahakkuk edeceği bir zaman tâyin etmediğimizi sanmıştınız, değil mi?» (denir.)” (el-Kehf, 48)

Cenâb-ı Hak bu âyet-i kerîmede, kullarının bir gün Allâh’ın huzûruna dönüp gelecekleri hususunda dünya hayatındayken sergiledikleri büyük gafleti de ifâde etmiş olmaktadır. Lâkin artık her şey bitmiş olduğundan, orada pişmanlığın hiçbir faydası olmayacaktır!

Dipnotlar:

[1] Âyet-i kerîmede “Allâh’ın gelmesi” şeklinde zikredilen beyan, Cenâb-ı Hakk’ın Mahşer yerinde, keyfiyeti bizce meçhul bir sûrette, dilediği şekilde tecellî edecek olması ve kullarını hesâba çekmeye başlayacağını ifâde etmektedir. Bazı müfessirler de bu ifâdeyi; “Cenâb-ı Hakk’ın emrinin ve şiddetli azâbının geleceği” şeklinde anlamışlardır.

[2] Bkz. Buhârî, Husûmât, 1.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

AHİRET HAYATININ EVRELERİ NELERDİR?

Ahiret Hayatının Evreleri Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.