Allah Bizi Duyar!
Müşriklerin “Allah, bizim açık veya gizli sözlerimizi duyuyor mudur?” sözleri üzerine nâzil olan ayetler.
Mekkeli müşrikler, Cenâb-ı Hakk’ın sıfatları husûsunda tam bir cehâlet içerisindeydiler:
İbn-i Mesut’tan rivâyet edildiğine göre karın yağları çok (şişman), kalblerinin anlayışı kıt iki Kureyşli ve Sakîf’ten bir hısımları Beyt’in yanında oturmuş konuşuyorlardı. Birbirlerine:
“–Ne dersiniz, acaba Allah bizim sözlerimizi duyuyor mudur?” dediler. Birisi:
“–Herhalde bazısını duyar, bazısını duymaz.” dedi. Bir diğeri:
“–Eğer bir kısmını duyuyorsa hiç şüphesiz hepsini duyar” dedi. Öbürü:
“–Açık konuşursak duyar, gizli konuşursak duymaz” dedi. Diğeri:
“–Açıktan söylediğimizi duyuyorsa gizli konuştuklarımızı da duyar” dedi. Bunun üzerine şu âyet-i kerimeler nâzil oldu:
“Siz ne kulaklarınızın, ne gözlerinizin, ne de derilerinizin aleyhinize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Yaptıklarınızın çoğunu Allah’ın bilmeyeceğini sanıyordunuz. Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zan var ya, işte o sizi helâke sürükledi ve hüsrâna uğrayanlardan oldunuz.”[1]
Dipnot:
[1] Fussilet, 22-23. Bkz. Buhârî, Tefsîr 41/1, 2, Tevhîd, 41; Müslim, Sıfâtü’l-Münâfikîn 5; Tirmizî, Tefsîr 41/3248.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi.