Allah Bizi Neden İmtihan Ediyor?

Allah bizi neden imtihan ediyor? Kur’ân-ı Kerîm kıssaları ve düşündürdükleri.

Kur’ân-ı Kerîm’de, kendilerine verilen ilâhî îkazları umursamadıkları için üzerlerine ilâhî azap kamçısı inen kavimlerden misaller verilmektedir. Bu kıssalar, geçmişte kalmış târihî hâdiselerden ibâret değildir. O kavimlerin daldıkları gafletten, kıyâmete kadar gelecek bütün insanlığı îkaz gâyesi taşımaktadır.

ALLAH BİZİ NEDEN İMTİHAN EDİYOR?

Maalesef o bedbaht kavimlerin zulüm ve haksızlıklarını irtikâb eden, zayıf ve bîçâre insanları âdeta modern köleler hâline getiren, insanı sadece ekonomi çarkının bir dişlisi olarak görüp sömüren, eşcinsellik gibi bir sapkınlığı “insan hakkı”(!) diye lanse eden ve buna îtiraz edilmesini dahî suç sayan niceleri, bugün dünya sahnesinde arz-ı endâm ediyor.

Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede:

“Şayet Allah insanları yapıp ettikleri yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerin üstünde tek bir canlı bırakmazdı…” (Fâtır, 45) buyuruyor. Yani ilâhî imtihan sırrına binâen, o zâlimlerin cezâsını çoğunlukla âhirete tehir ediyor.

Tarihte ilahlık iddiâ eden mağrur Nemrud’u topal bir sinekle helâk eden, Kâbe’yi yıkmak için fil ordusuyla Yemen’den yola çıkan Ebrehe’yi Ebâbil kuşlarıyla yenilmiş ekin yapraklarına döndüren Cenâb-ı Hak, zaman zaman gurur ve kibir şaşkınlarına hadlerini bildiren, insanlığa istikâmetlerini düzeltmelerini ihtâr eden birtakım kahır tecellîleri de yaşatmaktadır.

Nitekim 2020 ve 2021 yıllarında, tarihte belki de hiç olmadığı kadar cihâna yayılmış bulunan salgın hastalık da ibret nazarıyla okunması gereken mühim bir hâdisedir. Bir virüs, bütün insanlığı tedirgin edip âciz bıraktı. Bilimdeki ilerlemelerin, yüksek teknolojinin, paranın, güç ve kudretin, yeri geldiğinde ne kadar çâresiz kalabileceğini hatırlattı.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İNSANIN EN BÜYÜK İMTİHANI

İnsanın En Büyük İmtihanı

KORKULARIMIZ İMTİHAN VESİLESİ OLUR MU?

Korkularımız İmtihan Vesilesi Olur mu?

İLÂHÎ İMTİHAN SIRRI

İlâhî İmtihan Sırrı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.