“Allah Cehennemi Vacip Kılar, Cenneti de Haram Eder” Hadisi
Allah'ın (c.c) cehennemi vâcip, cenneti de haram kıldığı kişiler kimlerdir? Hangi günahlarından dolayı böyle bir cezaya uğrarlar? Dr. Murat Kaya anlatıyor...
Ebû Ümâme İyâs İbni Sa’lebe el-Hârisî radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Yemin ederek bir müslümanın hakkını alan kimseye, Allah cehennemi vâcip kılar, cenneti de haram eder.”
Bir adam dedi ki:
- Ya Resûlallah! Şayet o küçük ve değersiz bir şey ise?
Bunun üzerine Peygamberimiz:
“Misvak ağacından bir dal bile olsa böyledir” buyurdu. (Müslim, Îmân 218. Ayrıca bk. Nesâî, Kudât 30; İbni Mâce, Ahkâm 8)
- Ebû Ümâme İyâs İbni Sa’lebe
Ensârdan olan bir sahâbîdir. Daha çok, künyesi olan Ebû Ümâme adıyla meşhurdur. Hz. Peygamber, Bedir Gazvesi’ne giderken, Ebû Ümâmê’nin annesi çok hasta idi. Buna rağmen Bedir’e gitmek istemiş, ancak Peygamberimiz onun cihada çıkmasına izin vermeyerek annesine bakmasını istemişti. Hz. Peygamber, Bedir’den döndüğünde, Ebû Ümâme’nin annesi ölmüştü. Allah Resûlü, defnedilmiş olduğu halde onun üzerine cenaze namazı kıldı.
Ebû Ümâme, Peygamberimiz’den üç hadis rivayet etmiştir. Onun hadislerini oğlu Abdullah, Mahmûd İbni Lebîd ve Abdullah İbni Ka’b İbni Mâlik rivayet etmişlerdir.
Allah ondan razı olsun.
- Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Hadiste geçen yemin, yalan yere edilen yemindir. Yalan yemin ile veya helâl olmayan herhangi bir yolla, bir müslümanın hakkını almak, zulümdür. Yalan yere yemin eden kimse, bu hareketinin helâl olduğuna inanarak böyle davranırsa, dinden çıkar, kâfir olur. Bu takdirde ebediyyen cehennemde kalır. Yemini helâl görmez, fakat bile bile yalan yere yemin ederse, o takdirde de bu yalancılığının ve zulmünün cezasını cehennemde çeker. Ancak, ebediyyen cehennemde kalmaz. Allah Teâlâ’nın, böyle bir kimseye cehennemi vâcip, cenneti haram kılmasının sebebleri bunlardır.
Bir müslümanın alınan hakkını sadece maddî haklardan biri olarak düşünmek doğru olmaz. Müslümana yapılan iftira, haksız yere verilen ceza, namus ve haysiyetine söz söylemek gibi şeyler de birer haktır. Hatta bunlar, maddî şeylerden daha önemli ve önceliklidir.
Hadiste “müslümanın hakkı” diye özellikle belirtilmesi, gayr-ı müslimin hakkının helâl sayıldığı gibi bir düşünceyi akla getirebilir. Oysa gayr-ı müslimin hakkı da aynı şekilde haramdır. Müslümanın hakkını almanın hükmü ne ise, gayr-ı müslimin hakkını almanın hükmü de aynıdır. Bu hakkın az veya çok, küçük veya büyük olması da haksızlığın hükmünde bir değişiklik meydana getirmez.
Bu hadis 1717 numara ile tekrar gelecektir.
- Hadisten Çıkarmamız Gereken Dersler Nelerdir?
- Başkalarının hakkını gasbetmek haramdır. Hakkın azı da çoğu da müsâvîdir.
- Helâl olduğuna inanarak yalan yere yemin eden ve başkasının malını gasbeden kimse, iman dairesinin dışına çıkar ve ebediyen cehennemde kalır. Ancak helâl saymayan ve tövbe eden böyle değildir.
- Kul hakkının azı da çoğu da haramdır.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları