Allah Dostlarını Zirveleştiren Sır
Büyük Allah dostu Nakşibend Hazretleri, öyle bir tevâzû ve mahviyet içinde yaşamıştı ki, mânâ fezâsındaki ulvî mevkiine rağmen, kendisini dâimâ kapı eşiğinde görmüştü. Allah Teâlâ da onu bu tevâzuuna mukâbil yüceltmiş, insanlara sevdirmiş ve katında ulvî bir makam olan, irşad ve terbiye vazifesine lâyık kılmıştı.
Şâh-ı Nakşibend Hazretleri buyurur:
“Âlem buğday ben saman,
Herkes yahşi ben yaman!”
Yani herkes iyidir, kötü olan benim… Allah dostlarını zirveleştiren sır, bu tevâzû hâlinde gizli. Necip Fâzılʼın;
“O erler ki gönül fezâsındalar
Toprakta sürünme ezâsındalar
Yıldızları tesbih tesbih çeker de
Namazda arka saf hizâsındalar…” mısrâları da, bu hâlin tercümânı…
ULVÎ MAKAM
Büyük Allah dostu Nakşibend Hazretleri de, öyle bir tevâzû ve mahviyet içinde yaşamıştı ki, mânâ fezâsındaki ulvî mevkiine rağmen, kendisini dâimâ kapı eşiğinde görmüştü. Allah Teâlâ da onu bu tevâzuuna mukâbil yüceltmiş, insanlara sevdirmiş ve katında ulvî bir makam olan, irşad ve terbiye vazifesine lâyık kılmıştı. Bir başka şâir bu sırrı ne güzel hulâsa eder:
Mazhar-ı feyz olamaz düşmeyicek hâke nebât,
Mütevâzı olanı rahmet-i Rahman büyütür…
“Tohum toprağa düşmedikçe yetişip gelişme bereketine mazhar olamaz. Bunun gibi, nefsini yerle bir gören mütevâzı kullara da Allah rahmetiyle nazar kılıp onları büyütür, yüceltir.”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları, 2013