Allah Dostlarının En Bâriz Özelliği
Allâh’ın rahmeti, bazen küçük bir hayırda bazen de büyük hayırlardadır. Aynı zamanda kahrı da bazen küçük bir günahta bazen de büyük günahlardadır. Dolayısıyla amellerimizi bu gerçeğe göre mîzan etmeli ve değerlendirmeliyiz.
İnsana bu kıvamı kazandıran sır da, hiç şüphesiz ki ilâhî muhabbettir. Bu muhabbet, iki cihan saadetini kazandıracak bir nasiptir. Kulu yeşerten, maddeten ve mânen genç ve zinde eyleyen bir iksir-i ilâhîdir. Bu bakımdan Hak dostlarının en bâriz vasfı ve gayesi, dâima muhabbet olmuştur.
Hazret-i Mevlânâ buyurur:
“Hak âşıkları, muhabbet deryasının balıklarıdır. Onlar vuslat suyuna kanmazlar…”
“Sen de mânâ ehli ile düş kalk da, onlardan hem lütuflar, ihsanlar elde et, hem de mânevî güç kazan, ilâhî muhabbetle genç ve dinç kal!”
MUHABBETİN EN MÜHİM TECELLÎSİ
Muhabbetin en mühim tecellîsi; gönülden bütün mâsivâyı, yani Allah’tan başka her şeyi, bilhassa dünya hırsı, haset, kin ve nefreti temizlemesidir. Eğer bunlar kalpten çıkarılamamışsa o kalbe muhabbet henüz yerleşmemiş demektir.
Allah ve Rasûlüʼnü gerçekten seven gönüller, ehl-i dünyanın fânî ve nefsânî çekişmelerinin girdabına kendilerini kaptırmazlar. Onlar daimâ, ebedî âlemin vuslat iklimine doğru koşarlar. Böylece iki dünyaları da huzur içinde geçer. Dünyanın en buhranlı zamanlarında bile, rûhî çöküntü yaşamazlar, gönül bakımından dâimâ güçlü ve zinde kalırlar.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Ebedî Fecre Doğru Muhabbet ve Mârifet, Yüzakı Yayınları.