Allah Hüzünlü Kalbi Sever
Allâh’ı seven, O'nun mahlûkâtını da sever. Sevmek ise, içi boş bir sözden ibâret değildir. Gerçek bir muhabbet, sevdiğinin derdiyle dertlenip onu kendine zimmetli bilmek, onun uğrunda cân u gönülden fedakârlık göstermek ve elindeki nîmetleri onunla seve seve paylaşabilmektir.
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Müminler ancak kardeştirler...” (Hucurât, 10)
Resûlullah buyurdular:
“Mü’min kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir.” (Hâkim, IV, 352; Heysemî, I, 87)
“BİR KALPTE HÜZÜN VARSA...”
Ebû'l-Hasan Harakânî Hazretleri buyurur:
“Türkistan’dan Şam’a kadar olan sahada bir din kardeşimin parmağına batan diken, benim parmağıma batmıştır; birinin ayağına çarpan taş, benim ayağımı acıtmıştır. Bir kalpte hüzün varsa, o kalp benim kalbimdir.”
Bu ifâdeler; İslâm’daki kardeşlik hukûkunun, kâmil ruhlarda nasıl idrâk edildiğine dâir, müşahhas bir misaldir. Yine bu ifâdeler, şahsî menfaat hesaplarının ve dünyevî endişelerin dar hudutlarını aşarak, kendini ümmetin saâdet ve selâmetine vakfeden fedakâr mü’minlerin gönül ufkunu sergilemektedir. Kendi varlık ve benliğinden geçerek, Allah ve Resûlü’nde fâni olan sâlih kulların hâlet-i rûhiyesini dile getirmektedir.
Yaratan’dan ötürü yaratılanlara şefkat ve muhabbeti kendisinde bir tabiat-i asliye hâline getirmiş olan büyük velîlerden Hâce Ubeydullah Ahrâr Hazretlerini, bir gün şiddetli bir üşüme tutar. Ateş yakıp ısıtmaya çalışırlar, fakat nâfile. Hâce Hazretleri yine şiddetli titremeye devam eder.
Tam o esnâda Hazret'in bir mürîdi, titreyerek kapıdan içeri girer. Mürîd, oraya gelirken içi soğuk suyla dolu bir hendeğe düşmüştür. Hemen onu kurulayıp ısıtırlar. O ısınınca, Hâce Hazretlerinin de üşümesi son bulur.
İşte mü’min, imkânlarının ulaşabildiği her yerdeki din kardeşlerini kendisine zimmet bilmeli, onların ıztırâbını sînesinde hissetmelidir.
Allâh’ı seven, O'nun mahlûkâtını da sever. Sevmek ise, içi boş bir sözden ibâret değildir. Gerçek bir muhabbet, sevdiğinin derdiyle dertlenip onu kendine zimmetli bilmek, onun uğrunda cân u gönülden fedakârlık göstermek ve elindeki nîmetleri onunla seve seve paylaşabilmektir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler, Erkam Yayınları