Allah İçin Bir Araya Gelen Kimseler
Ebû Hüreyre ile Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bir topluluk Allah’ı zikretmek üzere bir araya gelirse melekler onların etrafını sarar; Allah’ın rahmeti onları kaplar; üzerlerine sekînet iner ve Allah Teâlâ onları yanında bulunanlara över.” [1]
Bu hadis bir önceki uzun hadîs-i şerîfin özeti mahiyetindedir. Kur’an ve hadis okuyup dinleyerek, onların meâllerini, tefsir ve açıklamalarını öğrenerek, vaaz ve nasihatlere kulak vererek veya Allah’ı anıp zikrederek O’na bağlılıklarını sunan kimselere Cenâb-ı Hakk’ın ikramları anlatılmaktadır. Meleklerin Allah’ı zikredenlerin etrafını nasıl alıp onları dinlediğini, Cenâb-ı Mevlâ’nın bu kullarını meleklerin yanında nasıl anıp onlardan hoşnut olduğunu yukarıdaki hadisten pek güzel öğrendik. Rahmetini onlardan esirgemeyeceğini, korktuklarına uğramayacaklarına dair onlara güvence verdiğini gördük. Allah Teâlâ’nın kendisini zikreden kullarıyla meleklerine karşı övüneceğini 1453 numaralı hadiste bir kere daha göreceğiz.
Zikreden mü’minlerin üzerine sekînet inmesine gelince; bu sözle onları Allah’ın rahmetinin kuşatacağı ve bu sebeple gönüllerine derin bir huzur ve itmi’nan geleceği, kalplerindeki sıkıntının gideceği, Allah’a olan saygılarının daha artacağı anlatılmaktadır. Gönüllerine mânevî bir huzur hâkim olan kimseler hem dünya hem âhiret bahtiyarlığını yakalamış olurlar; şeytanın aldatmacalarına kolay kolay pabuç bırakmazlar.
SEKİNET NASIL İNER?
Sekînetin nasıl indiği hususunda insanı derin hayretler içinde bırakan bir hadîs-i şerîf vardır. Ashâb-ı kirâmdan Üseyd İbni Hudayr bir gece Kur’an okurken birdenbire atı şahlandı. Buna aldırmayan Üseyd okumaya devam etti. At yine şahlandı. Üçüncü defa yine aynı hal meydana gelince, atın yanında oğlunun yattığını ve çocuğa bir zarar gelebileceğini düşünerek Kur’an okumayı bıraktı. Bu sırada başını kaldırıp yukarı bakınca, içinde pırıl pırıl kandiller yanan, buluta veya gölgeliğe benzeyen bir şey gördü. Sonra bu nesne göğe doğru yükselip kayboldu. Ertesi gün bu olayı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e anlattığı zaman, Efendimiz ona keşke okumaya devam etseydin, buyurduktan sonra, onun sekîne olduğunu, bir başka rivayete göre melek olduklarını ve Kur’an dinlemek için geldiklerini söyledi (Buhârî, Menâkıb 25, Fezâilü’l-Kur’ân 11; Müslim, Müsâfirîn 241-242; ayrıca bk. 1000 numaralı hadis).
Şu halde nerede olursa olsun mü’minler bir araya gelip kendilerine Allah’ı hatırlatan, O’nun kudretini düşündüren, O’nun lutuflarını anmaya vesile olan sohbetler yapmalı, Kur’an okumalı ve hep birlikte Cenâb-ı Mevlâ’nın rahmetini aramalıdır.
Bu hadîs-i şerîf daha uzun bir hadis içinde 247 numarayla geçti. “Allah’ın evlerinden birinde toplanıp aralarında Kur'ân-ı Kerîm’i müzâkere eden” kimselerin de bu hadiste vaadedilen lutuflara nâil olacağına dair benzeri bir rivayet 1025 numarayla açıklandı.
HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ
1- Allah’ı anmak üzere bir araya gelen kimseleri O’nun melekleri, rahmeti, bereketi çepeçevre kuşatır.
2- Cenâb-ı Hakk’ı ananların gönüllerine huzur gelir.
3- Allah Teâlâ kendisini ananları, meleklerinin yanında anarak onlarla övünür.
[1] Müslim, Zikr 39, 38. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 14; Tirmizî, Daavât 7; İbni Mâce, Mukaddime 17.
YORUMLAR