Allah İçin Hicret Eden Sahabinin Mükâfatı
Allah için küçücük bir fedakârlıkta bulunan kişiye Cenâb-ı Hak nice lütuflarda bulunur. Hicret gibi büyük fedakârlıkların mükâfatı ise daha büyüktür.
Ümmü Eymen (r.a.) Allah’a ve Resûlü’ne hicret etmek üzere yola çıkmıştı. Oruçluydu. Yanında ne yiyecek ne binek ne de su kabı vardı. Tihâme çöllerinin şiddetli sıcağı altında yol alıyordu. Açlıktan ve susuzluktan ölmek üzereydi. İftar vakti geldiğinde başının üzerinde bir hışırtı işitti. Başını kaldırdığında beyaz bir iple asılmış bir kova gördü. Kendisi şöyle der:
“–Kovayı aldım, kanıncaya kadar içtim. Ondan sonra artık bir daha susamadım.”
Ümmü Eymen (r.a.) acaba susar mıyım diye kızgın güneşin altında oruç tutar, Kâbe’yi tavaf ederdi, ancak yine de susuzluk hissetmezdi. Bu durum ölünceye kadar böyle devam etti.[1]
Allah için küçücük bir fedakârlıkta bulunan kişiye Cenâb-ı Hak nice lütuflarda bulunur. Hicret gibi büyük fedakârlıkların mükâfatı ise daha büyüktür.
Dipnot:
[1] Abdurrazzak, Musannef, IV, 309; Ebû Nuaym, Hilye, II, 67; İbn-i Hacer, İsabe, VIII, 170; İbn-i Sa‘d, VIII, 224.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Haram’dan 111 Hatıra, Erkam Yayınları